Anne, beni beklerken ağaran saçlarından özür diliyorum.

Özür diliyorum ağıtlarla dövdüğün dizlerinden. Bıraktığım ellerinden özür diliyorum. Diyarbakır'ın çarşılarından sana gonca kolyeler alıp takamadığım boynundan özür diliyorum Anne. Gözlerin , ben geleceğim diye tam kapamadığın gül bahçenin kapısı. Her sabah yokluğumu gören gözlerinden özür diliyorum .

Anne, bana güzel günler örsene ısınayım. Bana böldüğün ekmekler gibi sana özlemim taze. Kurduğun sofralarda kardeşlerimle sıkışıp aynı çorbaya uzandığımız gibi , yine kardeşlerimle sıkışıp aynı kalbe uzandığım günleri çok özlüyorum Anne.

Öyle zalimler ki , Anne ağıdını büküp büküp boyunlarına siyasi puşi yaptılar. Kendi evlatlarının tenleri şezlonglarda renk değiştirirken ,ağlaya ağlaya solan anne yüzlerine kahkahalarını sıvadılar.

Bir annenin feryadı sizin yüzsüzlüğünüzü yırtar " Diyarbakır'da evlat bırakmadınız" diye ağlayan annenin ahı boynunuza o puşilerden daha sıkı dolanacak !

Sanmayın ki vazgeçecekler! Küfürler savurduğunuz o anneler Diyarbakır'ın hüzünlü gerdanına çiçek gibi dizilmeye devam edecekler. Siz ittifak içinde olduklarınızın iplerini çekerken , onlar onurlu evlat hasretlerini çekmeye devam edecekler!

Dağlarda çiçek, bağda evlat bırakmadınız! O annelere sarılacakları fidan bırakmadınız! Masalarda izbe siyasetinizi birbirinize yamayıp garsondan hesap istemeye benzemez bu hesap! Siz hesap ettiklerinizin hesabını o annelere vereceksiniz.

Sizi besleyen dünyanın göbeğini kaşıyan Avrupa'dan yardım dilenmeye devam edin. Siz bu annelerden özür dileneceksiniz! Pusu başlarının eteklerini değil, evlatlarını beklemekten nasır tutan o annelerin ayaklarını öpeceksiniz!

Diyarbakır Analarını görüyorsunuz değil mi ?

Hz. Hacer'in İsmail için Safa ile Merve arasında koşturması gibi bu anneler de evlatları için acıdan acıya feryatla koşturuyor . Garipler.. O hüznün garibi. Büyük bozkırlar var içlerinde evlatsız geçirdikleri her günün zehrini koşturdukları büyük bozkırlar.

HDP'li vekillerin il binasına girerken ne yaptıklarını da görüyor musunuz? O annelerin kalplerine nasıl bastıklarını, salına salına yürüyen pembe pimli çamur bombaları lakayt bir ağızla kan ukalalığıyla o anneleri nasıl görmezden geliyor görüyorsunuz değil mi.

Bunların fakiri oldukları tek şey şeref. Koca bir taşı kaldırdığında altından hangi sürüngenler çıkıyorsa, bunların makyajlı beyinlerini kaldır, o çocukları yiyen bütün sürüngenleri göreceksin.

Bunların güldükleri her dişin altında, bastırmak istedikleri bir evladın sesi var.

Çaldıklarını geri getireceksiniz !

Battaniyeyle kaçırdıklarınızın bir yatağı var! Annelerinin olsaydı da üstünü örtseydim dediği o evlatları geri vereceksiniz!