Azerbaycan Meclisinde ayakta alkışlar…

NATO zirvesi ve Erdoğan'ın Azerbaycan ziyareti, yeni Türkiye gerçeğini de anlatıyor.

Cumhur İttifakı, güçlü ve büyük Türkiye adımlarını atarken, muhalefet bloğu ise sadece tekere taş koymakla meşgul.

Ülkesine ayak bağı olma misyonu üstlenmiş bir muhalefet, Türkiye'yi gerçekten yoruyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Azerbaycan Meclisine girişte dakikalarca ayakta alkışlanması hepimizi duygulandırdı. Böyle bir lidere sahip olmakla gurur duyduk.

Bu duyguları yaşarken aklımıza CHP Genel Başkan Yardımcısı iken Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz'ün lâfları gelmedi mi?

Tam da Ermenistan'ın saldırıya geçtiği ve Türkiye'nin devreye girdiği günlerde ( 28 Eylül 2020) söylediği şuydu:

"Maalesef gelen haberlerde, Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor..."

Söylentilere yaslanıp Türkiye'yi dünyaya jurnalleyen bu ifadeler, bir CHP Genel Başkanına ait.

Başka bir ülkede böyle emekli bir diplomat olsa sokağa çıkacak yüzü olmaz.

CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu, bu düşman safında duruşa itiraz etmemiştir.

Çünkü kendisi de aynı yolun yolcusu olmuştur.

"Doğu Akdeniz'de ne işimiz var", "Libya'da ne işimiz var?", "PYD/YPG mi bize saldıracak, onlar vatanlarını konuyor", "Afrin'in içine girilmesin" diyen de odur...

AK Parti iktidarında bakanlık, başbakanlık yapmış zatlara bakınız. Türkiye dış politikada önemli geçitlerden geçerken onlar Erdoğan'ı yıpratmanın, devlet sırlarını faş etmenin peşindeler. Akşener'in derdi de milli meseleler değil.

HDP zaten PKK terör örgütünün partisi. Milli hiçbir meselede bugüne kadar milletten/devletten yana bir tavır koymadı.

Böyle muhalefet olur mu?

Türkiye'yi yoran, FETÖ'nün ülkemizi dışarıya jurnalleme ihanetine paralel duran muhalefetin bu ülkeye hayrı dokunur mu?

Muhalefet, Türkiye'yi yoruyor. Muhalefetin destekçisi medya da milli hiçbir hassasiyeti gözetmiyor.

Tam anlamıyla muhalefet ve medyası, "Erdoğan gitsin, isterse Türkiye batsın" algı operasyonu yürütüyor.

Bakınız, ekranlarda da gördük. NATO zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan yerinde otururken ABD Başkanı Biden ona doğru yöneliyor. Erdoğan da saygı ve nezaket gereği doğrulurken yumruk teması yapıyor. Videoda çok net görülmesine rağmen bir anki görüntü alınıyor ve "Erdoğan Biden'ın elini öptü" fotoğrafları İngiliz ve Fransız gazetelerinde manşete çekiliyor.

Batı'daki basın özgürlüğünün ikiyüzlülüğü, en çirkin ifadesiyle sırıtıyor.

İçerde de Cumhuriyet gazetesi ve ODATV aynı algıyı oluşturmaya çalışıyor.

Hadi elin medyasını anladık. İçimizdekilerin bu tavrı/duruşu nedir?

İnsan kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına hakaret için bu derece alçalır mı?

Mesela muhalefet bloğu, her fırsatta "Türkiye yalnızlaştı" diye erken seçime malzeme taşırken, şu son üç gündeki atmosferden hiç etkilenmiyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO zirvesinde ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Yunanistan, İspanya ve Hollanda liderleriyle ikili görüşmeler yaptı. Her görüşmeden sonra da olumlu şeyler söylendi.

Ardından Azerbaycan'da tarihî rüzgârlar esti.

Bütün Türk dünyasını heyecanlandıran bir geliş var.

Muhalefetin takozlarına rağmen yarınlar Türkiye'nindir.

Cumhur İttifakı, Türkiye'ye, kendimize, kendi değerlerimize güvenenlerin gönül ve karar birliğidir.

Muhalefet bloğu ise iktidarı, kaos beklentilerine dayanarak devirmeye çalışan, hırslarının esiri olmuş politikacıların beraberliğidir.

Doğru yerde duranlar kazanacak...