Dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemde, Türkiye için olmazsa olmaz; "güney" sınırlarımız kadar önemli ve hayati coğrafya "Balkanlardır".
ABD, İngiltere eksenli yeni stratejilerin "içeriğine" bakılırsa; Rusya'nın "zayıflatılma" projesi, sadece Rusya ile sınırlı kalmayacak...
Türkiye'nin sınırlarının korunması ise, "Kızılelma" hedeflerinin esasen; Batıya doğru genişlemesine, derinden bağlıdır. Orta Asya ve Kafkaslar içerisinde yapılması mümkün olanlar, zaten yapılıyor. Lakin Balkanlar, Kızıl Elmanın "kalbi" ve öteye taşınmasının "anahtarıdır".
-Ecdadın hareket serüvenine iyi bakarsak, Batı "vazgeçilmezimiz" olmuştur. Türklerin İslam Bayraktarlığı "mefkûresinin" en fazla kalıcı "meyve" verdiği "merkez", "Balkanlardır!"
-Rusya ile Orta Asya ve Kafkaslarda anlaşabilmemizin de "anahtarı", "Balkanlardır!"
-Almanya'nın Türkiye içerisine yönelik "Alevilik" üzerine "inşa" etmek istediği planların önüne geçmesi, Yunanistan'ın "kışkırtıcı" eylemlerini engellemesi, Bulgaristan'ın "hileli" eğilimlerine dur demesinin "anahtarıdır" "Balkanlar!"
Türk devleti, kadim devletlerimizin "stratejilerini" hep "zinde" tuttu. Ve Balkanlar'da yurt-yurt, oba-oba, aile-aile genel yapıya hâkim oldu. Dolayısıyla oradaki varlığımızın pekişmesi, dünden daha da anlamlı ve önemli bir hal almaya başladı.
ABD ve İngiltere "keskin" sınırları belirleme yolunu seçti. Kendi blokunu, Batılı ülkeler ile belirlemektedir.
Ukrayna'ya gerçek anlamda "vermediği" destekle, Ukrayna'nın kendisinden "olmadığını" anlatmış oldu...
Yani Ukrayna'yı parçalamaya yol açan stratejileriyle; esasen Ukrayna'yı sorun olarak ortadan kaldırdı.
Bunu kime yaptırdı?
Kendisiyle aynı "ırktan" ve "dinden" olan Rusya'ya.
Nasıl mı yaptı?
Politikaları ve Ukrayna içindeki yapılanmalarıyla...
Bu olay, bize ciddi "ders" vermektedir. Batıdan Türkiye'ye yönelik gelecek olan tüm kışkırtmalara karşılık, Balkanlar ve Kıbrıs'taki varlığımızla engel olmak durumundayız. Yani Batıya, Batı ile cevap vermeliyiz.
Tabii ki, orada var olarak...