Son günlerin en popüler tartýþma konusu 'Kürt Sorunu...' Þüphesiz, 'Millet Ýttifaký'nýn baskýn partileri, açýk açýk HDP'yi bileþenlerinden biri olarak gösteremedikleri için arkasýndan dolaþýp bu tip jestler yapmayý tercih ediyorlar. Ya Demirtaþ'a göz kýrpýyorlar ya da yükselttikleri siyasete... Kürt Sorunu tartýþmasýnýn çýkýþ noktasý da iþte bu.
**
"Sorun" baþlýðý altýnda deðerlendirilen 'demokratik haklar' meselesinde çok ciddi bir adým atýldýðý ortada. Bunu herhalde; senelerce kimlikleri inkar edilen yaþadýklarý yerlerin adlarý deðiþtirilen, kitaplarý-müzikleri yasaklanan, cezaevlerindeki çocuklarýyla bile ana dillerinde konuþmalarýna izin verilmeyen Kürtler görüyordur. Ret, inkâr, imha, asimilasyon politikalarý sürecinden devlet televizyonunda anlatýlan Kürtçe maça lehçe seçeneði konduðu günlere geldik. Var mý kat edilmesi gereken mesafe? Elbette vardýr... Ama yapýlanlarý da görmek lazým. Sadece minik bir karþýlaþtýrma olsun diye hatýrlatýyorum. 90'lar Türkiye'sinde, 'bir Kürtçe þarký yapýp klip çekeceðim' diyen Ahmet Kaya, çatal-býçaklar fýrlatýlarak ülkeden kovuldu doðru mu? Bugünün Türkiye'sinde ise o acý günleri anlatan bir film yaptý Gani Þavata, izlemeye giden olmadý. Kürtçe klip nerde, Ahmet Kaya'nýn hayatýný anlatan film nerde?!
**
Adýna 'Kürt Sorunu' demesek de bu ülkede kuþkusuz çok ciddi bir problem yaþandý. Kürtler, Kürt olduklarý için çok çektiler, bu doðru... Ama kabul etmek lazým ki bu ülkede çekmeyen mi vardý?
Tek tek detaya girmek istemiyorum. Fakat; dinî, etnik, mezhepsel ya da farklý aidiyetler nedeniyle acýlar yaþandýðýný kabul etmek lazým. Peki, bugünün Türkiye'sinde hâlâ bir Kürt sorunundan söz etmek mümkün müdür?
**
Türkiye'ye kaos ihraç etmeye çalýþan Atlantik ittifaký, bir gün çýkar; Ankara'da bir öðretmen üzerinden Alevi-Sünni tartýþmasýný harlandýrýr. Bir gün çýkar Türkiye'deki 'dostlarý' eliyle yeniden 'Kürt Sorunu' kavgasý baþlatýr. Bu tuzaða lütfen düþmeyelim... Bakýn CHP, kendi baþlattýðý tartýþmada kendi eliyle sürecin kimler tarafýndan kontrol edildiðini ortaya koydu. Çýktý CHP'li Engin Özkoç, parlamentoda soruna birlikte çözüm arayacaklarýný ilan ettikleri HDP'nin, fýrsat verildiði ilk anda Gazi Meclis'in kürsüsüne ihanet planýyla çýktýðýný anlattý. Kendisi anlattý ya hu... HDP, kürsüye çýkýp ülkeyi 25 parçaya bölmek istediklerini söylemiþ meðer... Þimdi bu adamlarla Kürt Sorunu mu konuþacaksýnýz yoksa Sevr haritasýný mý müzakere edeceksiniz?
**
Kürt Sorunu ya da adý her neyse, buna 'parlamentoda çözüm arayacaðýz' demek, Kahraman Türk Ordusunun aslanlar gibi sonuç aldýðý silahlý mücadeleyi baltalamaya çalýþmak demektir. Türkiye devletine, milletin fertlerine, bu ülkenin-bu topraðýn insanýna silah çekenlerle konuþacak bir þey yoktur.
**
Ayrýca þunu unutmayalým... Bir þeyin yasal olmasý meþru da olduðu anlamýna gelmez. Mevcut yasalar çerçevesinde 'yasal' olduðunu bildiðimiz hatta patroniçelerinin vergi rekortmeni olduðu yerler var. Peki bu 'yasal' yerler, hepiniz açýsýndan 'meþru' mudur? HDP yasal bir partidir..." Bu doðru... Legal yani. Fakat unutulmamalýdýr ki, HDP'nin 'Legalite'si hukuki alanla sýnýrlýdýr. Oysa 'Legimite' yani meþruiyeti yoktur. Ne; þehit kahramanlarýmýz unutulur ne de daða çýkardýklarý ve ölüme yolladýklarý Kürt çocuklarý... Yasal olan elbette gücünü hukuktan alýyor. Hatta hazine yardýmý bile alýyor. Ne yapalým?! Ama meþru olan için ahlâk yasadan önce geliyor.