Bizi nasıl yeni bir dünya “düzeni” bekliyor?

Önce Covid-19, sonrasında ise küçük bölgesel savaşların içinde kendimizi bulduk. Uzun zamandır küresel güçler, "şehir devletleri" kurma çabasında olduğu fikrini savunanlardanım. O nedenle de günümüzde, devletler hukuku yok sayılıyor.

Büyük medeniyet kurucusu olan "cihan" devletleri ile hesaplaşma, hali hazırda da devam ediyor.

Bölgesel güç merkezine dönüşen Rusya, Türkiye, İran ve Almanya gibi devletler; küresel güçlerin hedefinde. Rusya-Ukrayna krizi, tam yıllar önce Amerikalı "stratejistlerin" yazdığı kitaplara, "sadık" bir şekilde cereyan ediyor. Eğer bu kaynaklara "bağlılık" devam ederse, önümüzdeki süreçte lokal olan bu savaşlar "genişleyecektir".

Polonya, Baltık ülkeleri üzerinden yeni bir "rota" belirlemeye çalışılıyor. Rusya, Moldova içinde bulunan Transdinyester bölgesini, kendi şemsiyesine alma çabası içerisinde. ABD istihbarat şefinin Ermenistan'a ziyareti de, olayın farklı boyutuna "işaret" etmektedir. Rusya, Türkiye, İran liderlerinin Tahran zirvesi arefesinde; Amerikan istihbarat direktörünün de Erevanda Pasinyan'la bir araya gelmesi, savaş noktalarının daha da yayılacağının işareti mi?

ABD, kendi elinden çıkan tek güç olma potansiyeline karşı koyacak, tüm başkaldırıları bastırmanın peşinde. Yeni kurulması planlanan dünya, "sancısız" ve "kansız" kurulmuyor. Herkes kendisine, daha fazla pay almak için mücadele veriyor.

Burada dehşet verici olan şey ise şudur; hedef sadece "devletler" değil, milli değerleri savunan tüm "medeniyetlerdir". Bunu "aile", "din", "devlet" ve "gelenek" kavramları olarak tanımlayabiliriz. Değerler yok edilmeden, devletlerin yok edilmesi bir şey vermez. Değerler durdukça, her koşulda milli devletler ayakta durur. Ama anlaşılan saldırı tek taraflı değil.

Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler ağı ise, büyük baskına karşı içerik üretebilir. "Neden?" diye soracak olursanız, benzer tarafı "değerler" sistemine her iki ülkenin "yaklaşımının" aynı olmasıdır.

"Yeni dünya nasıl bir dünya olur?" sorusu, bugün belki hiç bir zaman olmadığı kadar önemlidir.

Değerler sistemi ve devletler hukukunu savunan her ses, şimdiki dönemde hayati seslerdir...