NATO-Rusya ve Erdoğan'ın siyasi satrançta “master klas” örneği!

NATO'nun "Madrid zirvesi" küçük ve büyük detaylardan oluşan "parantezler" zincirini bizlere seyrettirdi. Finlandiya, İsveç meselesi ve ABD artı İngiltere'nin, Rusya üzerinden kurgulamak istedikleri yeni senaryo ile yeni dünya "düzeni" için, yeni "fırsat" kapılarını da açmış oldu.

ABD, Çin'e karşı harekete geçmeliydi. Rusya üzerinden ilk hamleyi gerçekleştirebildi gibi duruyor.

Avrupa ve NATO içinde birlik gösterisi ABD için elzem idi.

Param-parça olan NATO görüntüsü, NATO üyeleri için de yeni ittifaklara "yelpaze" açmıştı.

Macron'un, "NATO beyin ölümü geçirdi..." cümlesi bile, üyelerin ittifaka bakış açısından haber veriyordu.

ABD "aktif", İngiltere ise o dönemde "pasif" duruşla, bu görüntünün çoğalmasını sağladı. Rusya için alan açıldı.

Rusya kendi sınırlarına kadar uzanan ittifak anlayışına, kendince haklı gerekçelerle "karşı" koydu.

Yani ABD de, Rusya da bu durumdan kendine lazım olanları almak istiyor. Rusya "Yalta 2 Antlaşmasını" zorluyor. ABD, Avrupa içinde yeni formatlama sürecini başarıyla bitirirse; bu anlaşmaya gidecek.

ABD tek başına "patronluk" hırsını yeniliyor ama bunun uzun vadede "ekonomik" olarak Çin'i

"durdurması" gerektiğine inanıyor.

Finlandiya ve İsveç teklifi ile işi ve süreci "sertleştirme" yolunu seçti.

Mesele şu: ABD gerçekten Finlandiya ve İsveç'in NATO ya alınmasını istiyor mu? İşte Erdoğan "zekice" hamleyi buradan yaptı.

ABD için Türkiye'nin hayır demesi durumunda, kolektif Batı da parçalanmanın devamı görüntüsüne "hizmet" edecekti.

Finlandiya ve İsveç, neden şimdiye kadar NATO üyeliğine alınmadı. Örneğin, Ukrayna öncesi neden gündem olmadı?

Rusya'nın tepkisel reaksiyonunun buralardan olmayacağını bildiği için mi sadece? Yoksa gerçekten böyle bir üyelik ABD'ye gerekiyor mu?

Erdoğan, herkesin planını doğru okuyan ve gidişatı "kitabın" ortasından analiz eden bir "zekâya" sahip. Burada Türkiye "menfaatlerinin" korunup-kollanmasına fırsat kapısını gördü ve hamlesini yaptı!

Türkiye "kilit" aktör oldu ve Erdoğan'ın siyasette gösterdiği hamle ile "master klas" olduğunu sergiledi.

Erdoğan önce Türkiye vazgeçilmez olmasına hizmet eden bir hamle yaptı; sonra da çözüm üreten taraf olarak masadan taleplerinin kabulüne ulaşan "lider" olarak karşılarına çıktı.

Rusya memnun kalmadı ama itiraz da edemedi. Çünkü Türkiye gibi, Rusya da masadan istediğini almaya gayret ediyor. Ve Putin şuna bakıyor; ulaşım kapılarını Türkiye kapattı mı kapatmadı mı?

Evet, gördüğü görüntü şudur. Türkiye lideri Erdoğan, kendi milli çıkarlarına dayanarak hareket ediyor ve bu hareket Rusya karşıtı veyahut Rusya çıkarlarını çözümsüzlüğe itekleyen hareket değil.

Biden Erdoğan'ın taleplerinin karşılanmasına sıcak baktı ve Türkiye'nin varlığının birlik-beraberlik tablosuna halel getirilmemesi için; önemli olduğunun farkındaydı. Şimdilik herkes istediğini aldı.

Erdoğan bu "satranç" hamlesi ile masada sadece ABD eksenli NATO ve karşıtı Rusya değil; Türkiye faktörünün olduğunu NATO, Rusya ve geri kalan dünyaya da göstermiş oldu.

İngiltere Başbakanı ile vücut dili sergileyen Erdoğan; "tavrı", "hali" ve "özgüveni" ise; dünya siyasi tarihinde uzun yıllar "konuşulacak" sayfa olacaktır... Bunu da bir tarafa not edelim.

Dünya tarihinde "yıllar" konuşulurken, hem de "liderlerin" dönemi olarak anılan zamanlar mevcut.

Erdoğan dönemi de "önce ve sonra" kavramı ile siyasi tarihin esas öğrenilen başlığı olacaktır kuşkusuz.