Darbelerle ‘kurtarýlýþ' tarihimizin son 60 yýlýndan bir küçük kesit..

Þimdilerde yaþý 70'in üstünde olanlardan hayatta kalanlar, darbeler içinde büyüdüklerini artýk kaçýnýlmaz bir tabiî ve sosyolojik süreç gibi algýladýklarýndan, siyasî çalkantýlarý, hele de darbeleri, darbe teþebbüslerini deðerlendirirken, yeni nesillerden çok farklý bakýþ açýlarýna sahib oluyorlar.

27 Mayýs 1960 Ýhtilali'nin, (ki, o zaman darbe kelimesinden çok, ihtilâl kelimesi kullanýlýrdý) Askerî Darbesi'nin oluþum merhalelerini diyebilirim ki, adým adým izlemek imkâný bulmuþtum. Çünkü, o zamanki Ankara'nýn ortasý sayýlabilecek Kýzýlay, Sýhhiye, Ulus, Cebeci, Samanpazarý ve Hacettepe etrafýnda geçiyordu, hemen her günümüz..

Ýsmet Ýnönü'nün, Mart-1960 baþýndan itibaren, 'Þartlar oluþursa, ihtilâl meþrû' olur..' sözünün ne mânâya geldiðini anlamaya baþlamýþtýk.

Ýnönü'yü böylesine kýzdýran, 'CHP'nin faaliyetlerinin araþtýrýlmasý için' -o zamanki Anayasa olan- 1924 tarihli 'Teþkilat-ý Esâsiye Kanunu'na uygun olarak Meclis'te, geniþ salâhiyetleri olan bir 'Tahkikat Komisyonu kurulmasý Ýnönü'yü ve CHP'yi daha bir küplere bindiriyordu.

Hattâ, CHP kýþkýrtmasý olan gösterilere katýlan öðrencilerden ölenlerin kýyma makinelerinde doðranýp, asfalta karýþtýrýldýðýna dair dehþetli yalanlar fýsýltý gazetesi aracýlýðýyla etrafa yayýlýyordu. (Ýlginçtir, öldüðü ve kýyma makinesinde doðrandýðý ileri sürülen öðrencilerden birisi de bizim bir arkadaþýmýzdý ve gazetelerde yazýlanlarý birlikte okuyor ve gülüþüyorduk..)

Gerilim adým adým týrmandýrýlýyordu. Örfî Ýdare (Sýkýyönetim) ilân edilmiþti.. Ankara ve Ýstanbul Örfî Ýdare Komutanlarý yayýnladýklarý bildirilerle, '5 kiþiden fazla kalabalýklara ateþ açýlacaðý'ný ihtar ediyorlardý, radyolardan.. Caddelerde yürümekten korkuyorduk..

Ama, daha ilginç olaný, o þiddetli bildirileri yayýnlayan Ýstanbul l. Ordu ve Örfî Ýdare Komutaný Org. Fahri Özdilek'in, ihtilâlden sonra, o, 'ülkeyi kurtardýklarý' havasýyla tafralarýndan geçilmeyen 38 kiþilik Millî Birlik Komitesi üyesi olarak çýkacaktý.. Ýstanbul Radyosu'nu korumakla vazifeli bölüðün kumandaný olan Ahmet Er isimli yüzbaþý da, MBK'deki 38 üyeden birisi olacaktý.. O ihtilâl sýrasýnda C. Baþkaný Celâl Bayar'ý tutuklayacak olan kiþi de, Cumhurbaþkanlýðý Muhafýz Alayý Kumandaný Alb. Osman Köksal idi ve o da, MBK üyesi 'kurtarýcý'larýmýzdan birisi olarak çýkacaktý karþýmýza..

Türkiye'nin nüfusu 27 milyon idi ve 27 milyonun kaderi üzerinde oyun oynamak kurnazlýðýný gösteren iki yüzbaþý daha vardý, 'ilke ve inkilab'lar adýna 'kurtarýcýlarýmýz'dan olarak karþýmýza MBK üyesi diye çýkacaklardý; onlar da 27 yaþlarýnda idiler, Muzaffer Özdað ( m.vekili Prof. Ümid Özdað'ýn babasý) ve Numan Esin..

Bunlar, birkaç tanesi..

Sýkýyönetim, darbecilerin iþini daha da kolaylaþtýrmýþtý.. Nitekim, 'Uyan Ey Türk Gençliði..' þeklindeki hitaplarla baþlayan ihtilâl bildirilerini, bizim yatýlý okuduðumuz Hacettepe'nin eteðindeki Saðlýk Okulu'nun bahçesine geceleri bizzat subaylarýn attýðýný görüyorduk.

Baþvekil Adnan Menderes ise, sosyal düzenin korunmasýnda kanun çerçevesi içinde kalmaya itina gösteriyordu. O kadar ki, o sýralarda Samed Kuþçu isimli bir binbaþý, ordu içindeki ihtilâl hazýrlýðýndan Menderes'i bizzat haberdâr ettiðinde; darbecilerin komitacý entrika ve taktiklerinden habersiz olan Menderes, o ihbar konusunu, mer'î kanunlar gereðince görüþülmesi için, Askerî Mahkeme'ye intikal ettirmiþ, -27 Mayýs'tan sonra KKK ve daha sonra Genelkurmay Baþkaný bile olacak olan- General Cemal Tural baþkanlýðýndaki Askerî Mahkeme de, ihbarcý Binbaþý Samed Kuþçu'yu 'Kahraman Türk Silâhlý Kuvvetleri'ni asýlsýz iddialarla küçük düþürmeye yönelik çabalarý'ndan dolayý 2 yýl kadar hapis cezasýna mahkûm etmiþti.

27 Mayýs sonrasý döneminin en hýzlý kemalist-laik ihtilâlcilerinden Güventürk soyadlý bir general, 'kendi faaliyetlerinin o ihbarda doðru tesbit edildiðini, ama, kanûnen belgelenemediði için yargýlamanýn beraetle neticelendiðini' gülerek anlatacaktý, sonralarý.. (Bu kiþi, Menderes'e idâm kararýnýn verildiði Yassýada'dan, idâm edilmek üzere Ýmralý adasýna bir motorla götürülürken, 'idâm hükmünün infazýnýn durdurulmasý' ihtimaline karþý, motorda bile bir dâraðacý kurduracak kadar müthiþ kamalist idi.)

*

27 Mayýs Ýhtilâli'yle birlikte, DP Hükûmeti ve yüksek bürokrasisi devrilmekle kalmamýþ, bütün ülke çapýnda, DP'li olan kadrolar onbinler halinde tutuklanmýþ ve bu yetmiyormuþ gibi, 'Eðer ordu erken davranmamýþ olsaydý, 28 Mayýs'ta bütün CHP'lilerin toplanacaðý ve öldürülecekleri'..' gibi iddialara kimse itiraz edemiyordu. Çünkü, o iddialarý yalanlama ne kelime, sorgulamak isteyenler bile, 'hain'lere destek olmakla suçlanabiliyordu. Bu korku yüzünden, hattâ nice DP'liler bile, 'Menderes de yanlýþ yapýyordu.. Sonunda Ordu da elbette müdahale edecekti..' demeye baþlamýþlardý, kendilerini kurtarmak için..

27 Mayýs Darbesi'nden bir hafta kadar sonra, Ramazan Bayramý'ydý, Samsun'a gitmiþtim. Bayram namazý için gittiðim Büyük Câmi'de, binlerce insana hitab eden bir hoca laz þivesiyle, 'Hirsuzlar cittuu.. Cozumuz aydin olsun..' vs. diye va'z ediyordu, nice örnekleri gibi..

Gazeteler, Bayar ve Menderes ve diðer 'sâkýt'larýn / 'düþük'lerin yurt dýþýna kaçýrdýklarý paralardan söz ediyorlardý. Hazine tam-takýr býrakýlmýþtý, güya.. Ve halk kesimleri için, bileziklerini, alyanslarýný -Hazine'ye hediye kampanyalarý düzenleniyordu. Ve, o kampanyanýn sonucu sorgulanamayacaktý!!!

Ve, Adnan Menderes 10 yýllýk bir hizmet sonunda 'dâraðacý'na çekilirken, büyük halk kesimleri gizlice aðlamaktan baþka hiçbir þey yapamamýþtý.

Evet, sadece 60 yýl öncesine aid olan bu anlattýklarýmý masal sananlara derin uykular..