Ferudun Niğdelioğlu
Ferudun Niğdelioğlu
Tüm Yazıları

Dik duruşun bedeli

Tarihi bir Süper Kupa finaline şahitlik ettik. Son güne kadar Fenerbahçe'nin A Takım kadrosu ile maça çıkması ihtimali üzerinden bir kamuoyu oluşsa da Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu'nun kararı ile gündüz Giresunspor U19 takımını 4-1 yenen Fenerbahçe U19 takımı akşam Galatasaray A takımı ile Süper Kupa finaline çıktı. Maç başlar başlamaz Galatasaray öne geçti ve ardından Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Ketenci takımı sahadan çekti. Maça ilişkin kararı TFF Disiplin Kurulu verecek. Süper Kupa Statüsüne göre Fenerbahçe 3-0 hükmen mağlup kabul edilecek. Önümüzdeki sezon Fenerbahçe Türkiye Kupası'ndan men edilecek, (şampiyon olup) Süper Kupa Finali'ne katılmaya hak kazansa bile finali oynayamayacak. Son olarak da maddi zararları tazmin edecek. Yöneticilere bir ceza verilir mi? Bu konu soru işareti. Bunun için U19 takımını stadyumda olmasına rağmen Ali Koç değil, Ahmet Ketenci sahadan çekti. Bu şekilde futbol bataklığı haline gelen TFF'yi protesto eden Fenerbahçe Spor Kulübü tam 3 kupadan oldu. Bunun maddi boyutunun ne olacağını bugünden tahmin edebilmek mümkün değil. Bu şekilde Fenerbahçe Spor Kulübü büyük bir bedel ödedi. İnşallah ödenen bu bedelin getirisi düşünüldüğü kadar büyük olur. Fenerbahçe camiası ise yapılan protestonun şeklini kabul etse de etmese de bir bütün olarak bu saatten sonra uygulanan kararın arkasında duracak, durmalı. Çünkü 3 Temmuz ruhu bunu gerektiriyor.

Fenerbahçe'nin protestosunun boyutu ne kadar ciddi ise Galatasaraylı futbolcuların maçın başlaması ile ayaklarına gelen topu taca atmak yerine Fenerbahçe U19 takımına gol atmak için çaba harcaması, golü attıktan sonra kutlaması da o kadar ciddiyetten uzaktı. Fenerbahçe'nin adeta hediye ettiği kupayı Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olmuşçasına kutlaması da bir o kadar yakışıksızdı. Bu şekilde bizler de yüzyılı aşan rekabette ezeli dostluğun artık karşılığı olmayan bir sözden ibaret olduğu gerçeği ile yüzleşmiş olduk.

Maç öncesinde Ali Koç, Süper Kupa Finali'nde yapılacak protestoya ilişkin değerli açıklamalarda bulundu. Ali Koç, amaçlarının futbolda son 10 hatta 20 yılın oluşturduğu bataklığı kurutmak olduğunu, TFF'nin de bu bataklığın tam ortasında bulunduğunu söyledi. Bugüne kadar bu bataklığın kurutulmasına yönelik yapılanların sonuç getirmemesi üzerine böyle bir protestonun yapılmak zorunda kalındığını anlattı. Gerçekten de son yıllarda TFF tam bir bataklığa dönüştü. FETÖ'lü yıllarda Aziz Yıldırım tek başına bu yapı ile mücadele etti, büyük bedeller ödedi. Fenerbahçe Spor Kulübünün ve Aziz Yıldırım'ın enerjisinin büyük bölümü özellikle başkanlığının son sekiz yılında bu mücadelede harcandı. FETÖ'nün kirli yüzünü 15 Temmuz'da herkes gördü. Ancak o zaman insanlar Aziz Yıldırım'a hak verdi, verebildi. 'Her şeyi 3 Temmuz'a bağlamayıncılar' ancak bu gerçekle yüzleşince ikna oldular. Ama atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti. FETÖ'lü yılların kime ne kadar yaradığı, kime neler kaybettirdiği tartışmasız bir tablo olarak tarihe geçti. Gelinen noktada Fenerbahçe'nin bu kirli düzende elde ettiği ikincilikleri beğenmeyenler utanmış mıdır bilemem.

TOP FEDERASYONDA

Bu manada yapılan protesto ve Fenerbahçe Genel Kurulu'nun dik duruşu ile TFF başkanı Mehmet Büyükekşi'nin Temmuz ayında seçimli olağanüstü genel kurul kararı alması büyük bir kazanım. Ancak yaşayarak göreceğiz. Özerklik lafta mı kalacak yoksa gerçekten kulüplerin istediği bir TFF seçimi mümkün olabilecek mi? TFF Başkan ve yönetimi ile kurulların değişimi atılacak ilk adımlar. Bugün TFF yönetim kurulunda olan hiç kimse mevcut durumdan azade olamaz. Hepsi bugün gelinen noktadan sorumlu. Hiçbirinin yeni TFF'de olmaması gerekiyor. Mümkün olur mu göreceğiz. Ancak benim bir kısım yöneticinin görevlerine aynen devam edeceğine inancım var. İnşallah ben yanılırım. Hepsi Mehmet Büyükekşi ile birlikte TFF'den giderler ve temizlik bu şekilde vücut bulur. Bu önemli bir adım olur ancak yetmez. TFF'nin içinde de bir temizlik şart. Profesyonel kadrolardan tutun da talimatlara kadar başlı başına bir değişim gerekiyor. Bunun için de rahmetli Hasan Doğan benzeri dirayetli bir başkan gerekiyor.

Ali Koç, açıklamalarının sonunda gelen bir soru üzerine, Haziran'da yapılacak Genel Kurul'da başkan adayı olabileceğinin sinyalini verdi. Bundan önce defalarca yazdım. Ali Koç, Haziran ayında yapılacak seçimlerde aday. Bu fikri hiç değişmedi.

Yapılan tarihi protesto öncesinde bunu açıklaması hiç de şık olmadı. Eski yöneticiler ile yapılan istişare toplantısında kendisine "Fenerbahçe camiasını büyük bir mücadeleye sokuyorsun, iki ay sonra yokum deme" diyen eski yöneticilere "Olağan üstü genel kurul başkanlığa devam etmek için alet edilemez, ben asla bunu yapmam, olağan üstü genel kurulu başkanlığıma devam etmeye alet etmem " diyen Ali Koç'un Urfa'da başkan adaylığı konusunda yaptığı açıklamanın yorumunu sizlere bırakıyorum.

EN AZ İKİ ADAY

Bu arada Ali Koç aday olursa ben aday değilim diyen Sadettin Saran'ın da fikrini değiştirdiğini ve "Ali Koç aday olursa da adayım" kararı aldığı söyleniyor. Nitekim Sadettin Saran tarafı, 19 Nisan'da Faruk Ilgaz'da üyelerin katılımı ile programını ve projelerini açıklayacağı bir lansman toplantısının davetini yapmaya başladı bile. Görünen o ki haziranda yapılacak genel kurulda en az iki aday olacak. Fenerbahçe'de yaklaşan bir başka seçim ise Nisan sonunda yapılacak olan Yüksek Divan Kurulu seçimleri. Aziz Yıldırım, eski yöneticisi, dava arkadaşı Şekip Mosturoğlu'nun Yüksek Divan Kurulu Başkan adaylığını desteklediğini açıkladı. Fenerbahçe ve Türk futbolunun tüm dinamiklerini en iyi bilen, donanımı ile futbol piyasasında önemli bir yeri olan Mosturoğlu'na camiadan da büyük teveccüh var.

Ali Koç döneminde genel sekreterlik görevi yapan Sevil Becan ve sicil kurulu başkanlığı yapan Ceyda Teomanlı ile halen Büyük Kulüp Başkanı olan Talat Yılmaz da adaylar arasında. Uğur Dündar'ın da adaylığı düşündüğü ve aday gösterilmeyi beklediği biliniyor. Bu günlerde Ali Koç ve Sadettin Saran'ın da bir araya gelerek Vefa Küçük'ü çatı aday olarak göstermesi bekleniyor. Bakalım bu çetin yarışın galibi kim olacak? Yaşayıp göreceğiz.