''Dýþlayýcý Cumhuriyet'' ve bizim bitmek bilmeyen baðnazlýðýmýz!

En son Edremit'i çarþaftan kurtarmýþlardý!

Edremit'in düþman iþgalinden kurtuluþu, çarþafla zincire vurulmuþ kadýnlarýn özgürleþtirilmesi parodisiyle idrak edilmiþ ve fakat bu ilkellik, bu baðnazlýk kýnansa ve nefret suçu addedilse de kimse çýkýp özür dilememiþti. Tabiri caizse týnlayan olmamýþtýr.

Bitmeyen ikna odalarý, bitmeyen terbiye etme metotlarý, bitmeyen Ýslam düþmanlýðý... Sistematik þekilde dýþlamaya maruz kalmýþ ve giderek kendinden þüphe etmeye baþlamýþ bir "vatandaþ olamama" hali!

Modernleþmeyi Batýlýlaþma olarak bilen ve Batýlýlaþmayý da kendine ait kimlik özelliklerinden kurtulma sancýsý þeklinde yaþayanlarýn Cumhuriyeti!

O cumhuriyette dinin, dini sembollerin, ezanýn, baþörtüsünün yeri yok.

"Cumhuriyetin 'ötekisi' hissettirilen en geniþ sosyoloji artýk merkezde, hayatýn her yerinde" dediðiniz anda bile en þiddetli ötekileþtirmeye maruz kalabiliyorsunuz.

Þerif Mardin'in tespitine atýfla söyleyelim, "öðretmen ve imam arasýndaki rekabetin" bitmesi ve "herkesin Cumhuriyeti" noktasýna gelinebilmesi bir yüzyýla mal oldu. Bir daha geri dönmeyelim, baþa sarmayalým ve dýþlayýcý, terbiye edici bu ilkel simgesellikten külliyen kurtulalým istiyoruz.

Hey hat! Bir de bakýyorsunuz en birleþtirici günümüz dediðimiz Cumhuriyet bayramýnda Atatürk'ün büstü önüne secde ettirilen öðrenciler, çarþaflý ve çarþafsýz haliyle ilkokul öðrencilerine Cumhuriyetin faziletlerini, Osmanlý'nýn ne kadar kötü olduðunu anlatmaya çalýþan yobazlýk örneðiyle karþýlaþýyoruz.

Türkiye'nin 100 yýllýk deðil 700 yýllýk geçmiþe sahip olduðunu anlatamayan, bu coðrafi ve tarihsel derinliði siyasi, sosyal, manevi sermayeye dönüþtüremeyen bir sýðlýðýn tezahürü bunlar.

70 yýldýr üvey evlat muamelesi görenler, son 20 yýlda gerçekleþen sessiz devrim sayesinde "sýradan vatandaþlýk haklarýna" kavuþabildi. Ayrýcalýkta deðil sýradanlýkta eþitlenmekti talepleri.

Sýradanlýkta eþitlenmek ayrýcalýklý kesimlerin canýný sýksa da, zamanýn ruhu kendini gerçekleþtirdi ve Türkiye 'dýþlayýcý Cumhuriyet'ten 'kapsayýcý Cumhuriyet'e terfi etti.

"Kýlýçdaroðlu demesinler", ya ne desinler?

Bu gözler neler gördü, bu kulaklar neler duydu!

CHP, Kürde Kürt diyemeyenlerin partisi iken Türk Silahlý Kuvvetleri'ne karþý PKK'ya güvenlik þemsiyesi olma noktasýna geldi.

Bu noktaya tabii ki birden gelmedi.

CHP'nin HDP'lileþmesi son 10 yýlda adým adým gerçekleþti.

En son, 2014'ten beri iki yýlda bir Meclis'e gelen ve TSK'ya sýnýr ötesinde operasyon izni veren tezkereye, HDP Eþ Baþkanlarýnýn çaðrýsýyla (Kandil'in talimatý da diyebiliriz) hayýr dedi. Üstelik firesiz, tekmili birden...

Bu da yetmedi; Kemal Kýlýçdaroðlu bir hýþýmla, TSK'ya Irak ve Suriye'de terör unsurlarýna karþý harekat izni veren tezkereye evet diyenleri "Cumhuriyet'e ihanetle" suçladý. Tastamam böyle dedi. Resmi müttefiki olan Ýyi Parti 'evet' demiþken bir de.

Ortaðýna hain dediðinin farkýnda mýdýr acaba?

Meral Akþener tam da bu sýrada "HDP'yi PKK'nýn yanýnda konumlandýrýyoruz" demesin mi?

Anlayacaðýnýz 'karma ittifak' karmakarýþýk oldu.

Ortalýðý bu kadar sývayýnca, haliyle temizleme ihtiyacý hasýl oldu.

Kim mi temizledi? En iyi yaptýðý þey karýþtýrmak ve sonra daha da karýþtýrmak olan Kýlýçdaroðlu?

Nasýl mý?

"Söz veriyorum o Kandil denen yuvayý yerle yeksan etmezsem bana da Kýlýçdaroðlu demesinler" diyerek.

(Burada gülünecek!)