Ferudun Niğdelioğlu
Ferudun Niğdelioğlu
Tüm Yazıları

Doğrunun azizliği!

17 Mart günü Trabzon'da oynanan lig maçından bir gün sonra Ali Koç, FB TV'de açıklamalarda bulundu. Ali Koç, açıklamalarını tamamen doğru tespit ve değerlendirmelere dayandırdı. Bu açıklamaların altına vicdan sahibi tüm sporseverler imzasını atar, atmalı da... 2024 yılına gelmişiz, ligin en önemli iki markası maça çıkıyor, 90 dakika boyunca sahaya atılmadık yabancı madde kalmıyor. Bu şartlar altında maçın oynanmasına imkân yok. Ne var ki FIFA kokartlı Halil Umut Meler, müsabakayı tatil etmek yerine son uzatma saniyesine kadar maçı oynatıyor. Sahadan da ilk kendisi sıvışıp gidiyor. Ardından sahaya seyirci iniyor ve Fenerbahçeli futbolcuları linç etme girişimi başlıyor. Fenerbahçe'nin kendi özel güvenlikleri saldırıyı önlüyor. Bu ana kadar sahada devlet yok. Ardından yaşananlar zaten malum. Şampiyonluk iddiası olmayan fakat kendisini Fenerbahçe'ye ezeli rakip gören Trabzonsporlu taraftarların bu maça gereğinden fazla önem vermesi anlaşılabilir bir durum olsa da futbolcuları linç girişiminin hiçbir izahı olamaz. Bu yüzden Ali Koç tarafından FB TV'den yapılan açıklamaların tamamı tartışmasız doğru diyebiliriz.

Bu açıklamalar ne kadar doğru ise, meydana gelen olaylara tepki olarak takımı bir alt lige düşürme, finansal kayıpları karşılayarak başkanlığa devam etme, takımı tekrar en üst lige çıkarma gibi, yine Ali Koç tarafından yapılan açıklamalar da bir o kadar yanlış. Fenerbahçe başkanı, 17 Mart tarihinde oynanan maçın üstünden daha 24 saat bile geçmeden Fenerbahçe Spor Kulübü için bu kadar önemli sonuçlar doğuran bu açıklamayı yapmamalıydı diye düşünüyorum. Yaşanan şiddet olaylarının ağırlığı tartışmasız ancak 3 Temmuz sürecinden 12 Mayıs ya da 4 Nisan olayından daha ağır değil. Buna karşın 17 Mart olayının ardından alınabilecek en ağır ve en son karar olan Fenerbahçe'nin ligden çekilmesi ya da futbol faaliyetine tamamen son vermesi kararını, Ali Koç ve yönetiminin saatler içinde verdiği görülüyor.

Ali Koç tarafından aceleyle alınan ve FB TV'den açıklanan bu karar için tüzük bakımından gerekli olan Fenerbahçe Spor Kulübü Genel Kurulu'nun olağanüstü şekilde 2 Nisan'da toplanmasına yönetim kurulu tarafından karar veriliyor. Ardından da olağanüstü genel kurulun gündemi yayınlanıyor. Bir de bakıyoruz ki gündemde (Ali Koç tarafından açıklanan) kararları alma, bu konularda yönetim kuruluna yetki verme gibi bir gündem maddesi yok. Yapılacak olağanüstü genel kurul toplantısı, ileride alınabilecek aksiyonların GÖRÜŞÜLMESİ ile sınırlı. Aslında yapılması gereken de doğru olan da bu. Önce genel kurulda konuları istişare edeceksin, ardından tüzüğün öngördüğü şekilde bir gündem ile yeniden bir genel kurul toplayarak alınması gereken kararları alacaksın. Gündemi hazırlayan Fenerbahçeli hukukçuları tebrik ediyorum. Tüzüğü bildikleri net bir şekilde anlaşılıyor. Ben hukukçuların Ali Koç'u da bu konuda uyarmış olduklarını düşünüyorum. Nitekim eski başkan ve yöneticilerin konunun istişaresi için 27 Mart tarihinde iftara davet edilmeleri, Yüksek Divan Kurul üyelerinin konuyu istişare etmek için 29 Mart tarihinde toplantıya davet edilmesi de Ali Koç'a bu konuda yapılan uyarıların bir sonucu olsa gerek. Özetle 2 Nisan'da yapılacak genel kurulda alınacak bir karar olmayacak. Ali Koç'a ve yönetim kuruluna verilecek bir yetki kararı da çıkmayacak. Böyle bir karar çıkacağını düşünenler boş bir beklentiye girmesinler.

GEÇ OLDU AMA...

Ali Koç'un FB TV'de yaptığı açıklamalarının ardından, Fenerbahçe camiası bir anda 3 Temmuz mücadele ruhuna geri döndü. Bu konuda Fenerbahçe camiasının üzerine atılan ölü toprağından silkinerek uyandığını görüyoruz. Daha önce 3 Temmuz'un adını anmayanlar bugün Aziz Yıldırım ve arkadaşlarından daha keskin söylemlerde bulunuyor. Zannedersiniz ki 3 Temmuz'da bunlar bedel ödemişler, hapis yatmışlar. Bunları görünce insan şaşırıyor doğal olarak.

Keşke 2018 seçim sürecinde; Ali Koç'un dediği "Her şeyi 3 Temmuz'a bağlamayın" sözleri hiç söylenmemiş ve bu mücadelenin lideri Aziz Yıldırım'a "Sana otobüs çarpsa mücadele lidersiz mi kalacak?" denerek, önünde pantolon çekilerek, "garajdan kaçtı" denilerek 3 Temmuz mücadelesine büyük bir darbe vurulmamış olsaydı. Keşke Ali Koç, 3 Temmuz'un lideri Aziz Yıldırım ve arkadaşlarından bahsederken gözlerinde şimşekler çakmasa, ameliyat masasında yatan Aziz Yıldırım'a "Şanslı adam, karşımda olsa ağır sözler söyleyecektim" dememiş olsaydı.

Neyse hatadan geç dahi olsa dönmek de bir fazilettir.

2 Nisan'da ligden çekilme ya da futbol faaliyetini durdurma konularında bir karar alınmayacak. Bu durumda "Neden genel kurul olağanüstü bir şekilde toplanıyor?" diye aklınıza gelebilir. Ben kendi fikrimi söyleyeyim: Ali Koç, haziranda yapılacak seçimlerde yeniden aday olabilmek için böyle bir süreci, kendince bir çözüm gördü.

Bu şekilde, "Haziranda aday değilim" sözünden dönebilecek.

KOLTUK SEVDASI

Alınmayacak kararlar için genel kurulun toplanmasını kendisine duyulan güvenoyu olarak kabul ederek yoluna devam edecek, seçimlere tek aday olarak girebilecek. Yine 6 yıllık futbolda başarısızlıklarla dolu bir dönemi 'Ali Koç aslında çok başarılı, düzen onu başarısız kıldı' özrü ile kapatabileceğini düşünüyor Sayın Koç.

Bu yazdıklarımın doğru olduğunu iki ay içinde yaşayarak göreceğiz. Nitekim bunun ilk işaret fişekleri de atıldı. Önce 3 Temmuz sürecinde ortalıklarda gözükmeyen, tabiri caiz ise "Kim bu mücadeleyi kazanır?" diye tam siper bekleyen, 2018 sonrasında Ali Koç'un yanında arzı endam eden ve kendi aralarında sonraki başkan olarak belirlenen Acun Ilıcalı, "Fenerbahçe'deki hikâyesi daha bitmedi" ve "Başkanımın arkasındayım onu kalmaya ikna etmek için elimden gelen her şeyi yaparım" diyerek ilk işaret fişeğini ateşledi. Bunun ardında ise "Şartlar onu gerektirirse, öyle bir şey olursa 'Fenerbahçe Başkanı olmam diyemem" diyerek az yukarda değindiğim konuyu kendi ağzı ile doğruladı. Acun Ilıcalı'nın açıklamalarından sadece birkaç saat sonra İstanbul Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Alaattin Yavuz'un "Ali Koç'un başkanlık görevine devam etmesi için 113 imza" topladıklarına dair açıklaması geldi. Göreceksiniz 2 Nisan'a kadar bu tip çok açıklama yapılacak. 2 Nisan Genel Kurulunun ardından ise Ali Koç ortaya çıkarak "Genel kurulumuz teveccüh gösterdiler, bir dönem daha başkanlığı sürdüreceğim ve bu mücadelede camiamıza liderlik edeceğim" şeklinde açıklama yapacak.

Ali Koç'un düşüncesi bu da macun tüpten çıkınca yani genel kuruldan ligden çekilme ya da futbol faaliyetini tamamen durdurma yönünde oluşacak bir düşüncenin ardından oluşan bu düşüncenin gereğini yerine getirmeyen/getiremeyen başkan bir saniye o koltukta oturamaz. Bana göre çok tehlikeli ve sonunda Ali Koç'un kazanma ihtimali olmayan bir taht oyunu oynanıyor.

Bundan sadece Fenerbahçe zarar görecek. "Beyler bırakın bu taht oyunlarını. Fenerbahçe elden gidiyor" diyen bir kişi dahi yok.