Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan, tam da NATO görüþmelerine giderken, tabiri caizse; yine 'ters köþe' yaptý. Türkiye'nin, Finlandiya örneðinde olduðu gibi Ýsveç'e de yeþil ýþýk yakýp, NATO'ya girmesine onay vermesini istiyorsanýz, Türkiye'nin diðer NATO üyeleri gibi Avrupa Birliði'ne girmesine onay verin, dedi...
Uzun zamandýr gergin duran NATO ve donmuþ diyebileceðimiz AB maceralarý yeniden ýsýnmaya alýndý bu cümlelerden sonra...
Çok kutuplu yenidünya düzeninde, Türkiye gibi jeopolitik anlamda geçiþ-koridor ülkesi olan bir zemindeyseniz, Braudel'in tespitiyle, 'Batý'nýn en doðusu ve Doðu'nun en batýsý'ysanýz, Doðu/Batý geriliminde bir denge tutturmanýz gereklidir. Ve prensipli müzakereler üzerine kurulu bu denge siyaseti, Avrupa/ Asya kýrýlganlýðýný, geçiþkenliðe dönüþtürecek bir bölgesel-küresel barýþ ustalýðý da gerektirmektedir...
Türkiye'nin, Rusya ile Batý ittifaký arasýnda kýrýlganlýklarý kanýrtýcý, sömürücü, provoke edici bir tarafgirliði olmadý hiçbir zaman, aksine yürüttüðü denge siyaseti ile küresel anlamda hayati olan tahýl yolunu açýk tuttu.
NATO yolunda AB'ye giriþe dair sarf ettiði sözleri de bunun benzeri þekilde Erdoðan liderliðinin yürüttüðü bir denge siyaseti olarak okumakta fayda var. Ýsveç'teki Kur'an-ý Kerim'e yönelik hakaret olayýndan sonra ne demiþti Erdoðan?
'Bu cürmü iþleyenler kadar, 'fikir özgürlüðü' kýlýfý altýnda buna izin verenler, bu alçaklýða göz yumanlar da emellerine ulaþamayacaktýr. Türkiye olarak, tahrik siyasetine de tehdit siyasetine de kesinlikle boyun eðmeyeceðimizin bilinmesini istiyorum. Terör örgütleriyle ve Ýslam düþmanlarýyla kararlý mücadele edilinceye kadar tepkimizi en güçlü þekilde ortaya koyacaðýz. Müslümanlarýn kutsallarýna hakaret etmenin düþünce hürriyeti olmadýðýný, Batýlý kibir abidelerine eninde sonunda öðreteceðiz."
Buradaki 'tahrik siyaseti'' ile 'tehdit siyaseti'' kavramlarýna dikkatinizi çekmek isterim. Erdoðan, islamfobia üzerinden yükseltilen dýþlanma dalgasýný tahrik edenlerin olduðunu gayet iyi biliyor. Bunlarýn nihai emeli, Türkiye'yi ve aslýnda Batý olmayan her yeri, NATO'dan, Avrupa'dan giderek uzaklaþtýrarak yalnýzlýða mahkûm etmektir... Ýþte NATO toplantýsý yolunda Ýsveç'e yakýlan yeþilimsi ýþýðýn arka planýnda, tahrik siyaseti güdenlere; ''elinizi gördüm'' diyor adeta Erdoðan...
Bir de bunun karþýsýnda tehdit siyaseti var... Gümülcine'den baþlayýp, bütün Ege'yi silahlandýran ABD, Yunanistan ile birlikte askeri tatbikatlar yapan, güneydoðuda PYD-YPG gibi terör gruplarýný aðýr teçhizatlarla donatýp, eðitimlerini üstlenen, FETÖ baþýný bir türlü yargýlanmak üzere göndermeyen bir ABD var elimizde. Ne kadar dost ve müttefik diyebiliriz bu tehdit siyasetine?
Nitekim parasýný ödediðimiz F-35'leri teslim etmeyen ABD'ye karþý Rusya'dan S-400'leri alan da ayný Erdoðan deðil miydi? Yürüttüðü denge siyasetinde tahrike de tehdide de pabuç býrakmayacak kadar tecrübeli bir dünya lideri o...
Parasýný ödediðimiz F-35'lerden söz açýlmazken, F-16 bahsi açýlýyor derken... Ve cevap gecikmiyor:
NATO Zirvesine hareket etmeden önce, 'onlarýn Kongre'si varsa, bizim de TBMM'miz var'' diyerek, bu meseleyi bir diplomasi hadisesi olmaktan çýkartýp milli bir hadise haline getirdi. Cumhurbaþkaný Litvanya'da siyasi onay verse de TBMM'den yasal onay çýkmadan Ýsveç NATO'ya üye olamayacak demek bu... Türkiye'nin hem zaman kazanmasý hem de pazarlýk elinin çoðalmasý demek ayný zamanda...
Tesadüf müdür tevafuk mudur bilemeyiz ama Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn NATO Zirvesinde olduðu günlerde, TBMM Baþkaný Numan Kurtulmuþ da Kýbrýs ve Azerbaycan ziyaretlerinde... Azerbaycan'ýn öncülüðünde Türk Devletleri Teþkilatý'nda Kýbrýs'a verilen 'gözlemci'lik sýfatý, Türkiye'nin Kýbrýs davasýndan vazgeçmediðinin en önemli göstergelerinden. Türki cumhuriyetler üzerinden Asya'da, Kafkasya ve Balkanlar'da, Afrika'da, Güney Amerika'da ve nüfusu 10 milyon civarýndaki Avrupa'daki Türk'ler ile aslýnda çok etkin bir varlýðý söz konusu Türkiye'nin...
Türkiye'nin diplomatik ataklarý, yenidünya düzenine uygun þekilde çok ve çeþitli. Dolayýsýyla milli çýkarlarýmýz neyi gerektiriyorsa ona göre hareket eden ama bu hareketlerinde her zaman küresel barýþ mimarisini de önemseyen, hiçbir gücün uydusu deðil ama kendi ekseninde bir Türkiye profili, tüm dünyada saygý uyandýrýyor.