Merkezi Ege açýklarý olan ama Ýzmir’de 17 binayý yýkan depremin ardýndan Türkiye’de her þeyin yerli yerinde olduðunu görmek çok acý vericiydi.
Deprem, sel, çýð gibi doðal afetler, terör saldýrýlarý yahut teröre karþý mücadele operasyonlarý toplumun hemen tamamýný birleþtiriyor, ayný duyguda ayný duada ortaklaþtýrýyor.
Ama illa birileri çýkýyor, o birliði daðýtacak bir çiðlik, bir fýrsatçýlýk yapýyor.
Van depreminde HDP eliyle yapýlan düþmanca muhalefet 2020 kýþýnda yaþanan Elazýð depreminde ve Van Bahçesaray çýð felaketinde olduðu gibi Ýzmir depremi sonrasýnda da CHP eliyle yapýldý.
Hayati tehlikenin, kayýplarýn korkularýn olduðu yerde siyasetin yeri olmaz, olamaz, kalbi kýrýlanlar bunu asla affetmez.
Nitekim yine öyle oldu.
Hala enkaz altýnda çocuklar, kadýnlar erkekler vardý; tüm Türkiye duaya durmuþtu; ülkenin dört yanýndan gelen arama kurtarma ekipleri AFAD koordinasyonunda dönüþümlü olarak çalýþýyor, mümkün olan en hýzlý þekilde kazdýklarý kuyulardan canlar çýkarýyorlardý.
Lakin verimsiz siyaset orada da bizi buldu.
Yaþanan her olayý ayrýþtýrýcý, kutuplaþtýrýcý bir argümana dönüþtürme çabasý, AK Parti’yi eleþtirmek için yalana montaja raðbet etme hali en olmayacak yerde bir kez daha boy gösterdi.
Üstelik bu yalan ve çarpýtmalar partinin en yetkili aðýzlarýndan çýktýðý için bütün CHP’yi utandýrmasý gereken bir ayýp olarak kayda geçti.
“AFAD çadýrlarýna girebilmeniz için evinizin hasarlý olduðunu belgelemeniz gerekiyor. Belediyelerimizin kurduðu çadýrlara ise ben buradayým diyen herkes girebilir” yalaný CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke’ye ait.
“Cumhurbaþkaný Erdoðan makam aracý enkaz alanýna girerken bile yüksek sesle müzik çaldýrýyor” yalaný CHP Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Sözcüsü Faik Öztrak’a ait.
“Kendi binalarýnýn güvenliðini saðlayamayan devlet, vatandaþýn canýný nasýl koruyacak?” þeklindeki Kýzýlay Kan Merkezi’nin yýkýldýðý yalaný CHP Ýstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’e ait.
Kýzýlay Kan Merkezini diline dolayan ise riskli bina ile saðlam merkez arasýndaki mesafeyi gayet iyi bilmesi gereken CHP’nin Ýzmir Büyükþehir Belediye Baþkaný Tunç Soyer’di.
Elazýð depreminde de Þanlýurfa’da tadilat halindeki hastanenin videosunu sanki Elazýð’mýþ gibi sunarak Türkiye’yi yanýltmaya, provoke etmeye çalýþan da CHP’li Tuncay Özkan’dý.
Can kurtarma derdinde olanlarýn kolayca koordine olduðu olaylarda klavye baþýndakiler özgürce ayrýþýyor, hýrlaþýyor, algý çarpýtmaya kalkýþýyor.
Bir video var. CHP havzasýndan bir gazeteci paylaþmýþ. Kendilerini “biz arama kurtarma ekibiyiz” deme ihtiyacý duyarak tanýtan iki kiþi devamýnda yersiz ve manasýz beyanlarda bulunuyor. Enkazda kan ter, toz toprak içinde çalýþan ekibe hiç benzemiyorlar. Üstleri baþlarý jilet gibi. Tertemiz giyinmiþler, zerre toz yok üzerlerinde, yorgun da görünmüyorlar. Pek de neþeliler. Ýkisi de Ýzmir’i övüp devleti kötülüyor. “Devletin ne çadýrýný aldýk, ne bir tas çorbasýný içtik” diyorlar. Türkiye’nin minnet duyduðu koordinasyon baþarýsýný, afetzedelere götürülen hizmetleri karalamak için herhalde. Çok saçma ama buna bile ihtiyaç var demek.
Bir baþka ahmaklýk da þu... Depremden 91 saat sonra sapasaðlam kurtarýlan ve mahsur kaldýðý yeri gören herkesin “Allah saklamýþ” deyip içinin titrediði kýzýmýz Ayda enkazdan çýkarýlýrken gözü yaþlý kahramanlarýn “Allahu Ekber” demesi eleþtiri konusu yapýldý.
Kendi insanýna bu kadar uzak, kendi ülkesine bu kadar düþman bir muhalefet anlayýþýndan nasýl kurtulacaðýz, anlaþýlan daha çok konuþacaðýz.