2009 senesinde Malatya'daki bir köy okulunun bahçesine giren Gülsüm adlý inek, bahçedeki Atatürk büstüne çarparak büstü kýrmýþtý.
Gülsüm inek bir anda Türkiye'nin gündemine oturmuþtu. Atatürkçüler ayaða kalktý, Gülsüm ineði ellerine geçirseler kesip raký ve beyaz leblebi eþliðinde yiyeceklerdi. Tabiî ki, hâþâ Atatürkçülüklerini sorgulamak ne haddime, Türk bürokrasisi hemen harekete geçip Gülsüm inek hakkýnda soruþturma baþlattý.
Oysaki Gülsüm ineðin bir kastý yoktu ve önceden planladýðý bir hadise deðildi. Ýþte bir kaza olmuþtu. Gel de bunu Atatürkçülere anlat. Malatya'nýn sahili olsaydý Hamidiye gemisini gönderecek kadar kýzgýnlardý. Ellerinden gelse Gülsüm'ün köyünü haritadan sileceklerdi.
Köylü korkmuþ ve Gülsüm'ün sahibine baský yapýp Gülsüm'ü gönderdiler. Türk Ýnkýlap Tarihi'nde bu hadise Gülsüm Vakasý olarak yerini aldý.
Geçtiðimiz 10 Kasým'da Atatürkçüler'in hedefinde bu sefer çið köfte vardý. Evet, yanlýþ okumadýnýz, çið köfte. Burdur Ýl Saðlýk Müdürlüðü çalýþanlarý 10 Kasým'da iþyerinde çið köfte partisi düzenlemiþler. Atatürkçüler "10 Kasým'da nasýl çið köfte partisi düzenlerseniz" diye müdürlük çalýþaný kadýnlarý sosyal medyada linç ettiler. Burdur Valiliði de jet hýzýyla soruþturma baþlattý. Vakayý bizlere aktaran muhabirler Burdur Valiliði'nin hadisenin hangi yönünü soruþturacaðý hususunda bilgi vermedi. Haliyle de halk arasýnda çeþitli tevâtürler dolaþýyor. Kimi "Valilik çið köftenin acýlý mý acýsýz mý olduðunu araþtýracak" derken kimi "Köfte iyi yoðurulmuþ mu diye inceleyecek" diyor. "Tavana yapýþýp yapýþmadýðý kontrol edilecek" diyenlerin yanýnda "Çið köftenin yanýnda ayran mý içtiler yoksa þalgam mý; þalgam içildiyse kaç kiþinin acýlý içtiði kaç kiþinin acýsýz içtiði hususunda tahkikat yapýlacak" diyenler de var. Anlaþýlan valiliði yoðun ve zorlu günler bekliyor! Açýkçasý pazar günü valilikte kimse olmaz diye arayýp sormadým. Valiliðin birkaç gün içerisinde, anayasayla güvence altýna alýnan halkýmýzýn bilgi alma hakký çerçevesinde, bu tarihi vakayla alakalý halkýmýzý aydýnlatacaðýný düþünüyorum.
Halkýmýzý anayasayla teminat altýna alýnan bilgi alma hakký gibi düþüncesini ifade etme hakký da teminat altýna alýnmýþtýr. Lâkin mevzu Mustafa Kemal olunca bu hak askýya alýnýyor. Allah'tan iktidarda Ak Parti var da sadece ifade hakkýnýz askýya alýnýyor ve bir de hapse atýlýyorsunuz!..
Ya Ak Parti iktidarda olmasaydý, direkt askýya siz alýnacaktýnýz!
"Atatürk'ü koruma kanunu" diye bilinen 5816 sayýlý kanun Müslüman Anadolu halkýnýn üzerine karabasan olarak çökmüþ ve maalesef Yeni Türkiye'de de hükmünü koruyor. 10 Kasým'da 2 vatandaþýmýz daha 5816'dan hapse atýldý. Bir imam da Cumhuriyet'in ilk yýllarýnda yapýlan zulümden bahsetti diye Kasým ayýnýn baþýnda 5816'dan tutuklandý. Diyanet de soruþturma baþlatmýþ.
Ýlginçtir Diyanet, hutbe metni dýþýna çýkýp Atatürk'ten bahseden imam hakkýnda ise soruþturma baþlatmadý. Bu tavýrla Diyanet imamlara, belirlenen hutbe metninin dýþýna çýkma yolunu da açmýþ oldu.
Normalde kiþinin emniyete veya savcýlýða davet usulü ifadeye çaðrýlmasýný gerektirecek bir kanun maddesi olan 5816 soruþturmalarý polis tarafýndan terör operasyonuna dönüþtürülüyor. Ev basmalar, þüphelilere ters kelepçe takýlmasý, kameralar karþýsýnda kiþinin baþýnýn zorla eðdirilmesi. Yahu bu insanlar ne yapmýþ, adam mý öldürmüþler? Sadece düþüncelerini açýklamýþlar.
Yýlda ortalama 3000 kiþi 5816'dan yargýlanýyormuþ. Bu büyük bir rezalet. Yeni Türkiye'ye yakýþmayan bir rezalet. Bu rezaletten Türkiye'yi kurtarmak için hiç vakit kaybetmeden 5816'yý kaldýrmak gerekiyor. Bu kanun maddesini yürürlükte tuttukça birileri kapsamýný geniþlettikçe geniþletiyor ve zulüm aracýna dönüþtürüyor. Bu zulme son verilmeli.