'28 Þubat 1997-Askerî Darbe Zorbalýðý'nýn 24. yýldönümü dolayýsiyle Tansu Çiller hanýmefendinin TRT'ye verdiði mülâkatý dinledim.
Tansu Çiller'e, ilk olarak içten gelen bir samimî duygu ile 'hanýmefendi' diyorum. Bu zamana kadar, içinde yer aldýðý o büyük sosyal çalkantýlar konusunda hemen hiç konuþmamýþtý. Ama, aradan geçen 24 yýl sonra, -maþaallah-, duygularýndan-hýnçlarýndan büyük çapta arýnmýþ, 'tecrübe' zýrhý ile donanmýþtý. Hele, 1993-95 arasýnda, SHP (CHP) ile 2,5 yýl süren karma hükûmet döneminin baþbakanlýk ve 1996-97 arasýnda da Baþbakan Erbakan'ýn Baþbakan Yardýmcýlýðýnda geçen 11 ay süren ve bir askerî darbe ile noktalanan iktidar dönemini anlatýrken, Tansu Haným'ýn, iç ihanet merkezleri ve onlarýn 'dýþ müttefik'leri eliyle üretilen entrikalarý ve doðrudan doðruya Genelkurmay'dan dizayn olunmaya çalýþýlan sadece siyasî partilerin ve yayýn politikalarýný devreye sokan kartel medyasýnýn , iþveren ve iþçi sendikalarýnýn, bir kýsým meslek ve sivil toplum kuruluþlarýnýn girdikleri oyunlar, þantajlar, tehditler konusunda anlattýklarý; o karmaþa içinde, arka arkaya iflas eden, batan bankalarýn Devlet'e 291 milyar dolar kaybettirdiklerini, 28 Þubat Muhtýrasý üzerine komuta kademesini azletmek istediklerini Demirel'e söylediðinde, Demirel'in açýkça, 'Ýmzalamam..' dediðini; daha önceki baþbakanlýðý döneminde askeriye'nin kendisine yaptýklarý abartýlý karþýlama törenlerini, Erbakan'la koalisyon yapýnca göstermek bir yana, yüzüne bile bakmadýklarýný anlatmasý düþündürücü- öðretici önemli bir þâhidliktir.
Yaþanan o karmaþa döneminin en canlý þahidlerinden birisi olarak, Tansu Haným'ýn sadece bundan dolayý bile Baþkanlýk sistemine destek verdiðini ve AK Parti'nin, devlet yönetimindeki, bu gibi 'vesayet' kurumlarýnýn yolunu kestiðini ve darbelerin yolunu kapattýðýný belirtmesi ve kezâ, o dönemin siyasî liderlerinin, hepsi de bugün artýk hayatta olmayan Demirel, Ecevit, Mesud Yýlmaz ve Erbakan'dan, sadece Erbakan hakkýnda son derece saygýlý bir dil kullanmasý ve 28 Þubat günlerinde onun yaþadýklarýný derinden paylaþan bir hükûmet ortaðý olarak, yalnýzca onu birkaç kez 'rahmet'le anmasý son derece ilgi çekiciydi.
Dinlememiþ olanlara tavsiye ederim..
Tansu Haným'ýn mülâkatýna bu kadarca deðindikten sonra, ayný konunun bazý taraflarýna da deðinelim..
Evet, '28 Þubat 1997 Askerî Darbe Zorbalýðý'nýn 24. Yýldönümü, bazý temel konularýn hatýrlanmasý açýsýndan inþallah hayýrlara vesile olur. Çünkü, 'Hâfýzâ-y'ý beþer nisyân ile mâlûldür. / Ýnsan hâfýzâsý, unutkanlýkla mâlûldür' denilmiþtir. Bu gibi anma yýldönümleri, balýk hâfýzâlý bir toplum haline düþmemek için de faydalý..
Bu arada, bu yýldönümünün bu yýl geçen yýllara göre son derece yoðun ve aðýrlýklý olarak anýlmasýnda, merhûm Erbakan'ýn vefatýnýn 10. Yýldönümü'ne denk geliþinin de rolü büyüktü herhalde..
Bir okuyucu, 'Son 25-30 yýlýn panoramasýný çizerken, Sivas'da bir otel yangýnýndaki ölümlelerin Müslümanlarýn üzerine yýkýlmasý'na ve onun intikamýný almak adýna, Erzincan'ýn -dindarlýðýyla meþhur- Baþbaðlar Köyü'nde, 35 kiþinin katledilmelerine de deðinmeliydin' diyordu.
Bir diðeri de, 'Mayýs-1993'de, Bingöl'de silâhsýz 33 askerin katledilmesi de toplumu derinden sarsmýþtý..' diyordu..
Bir diðer okuyucu da, Güven Erkaya isimli Dz. Kv. Komutaný amiralin, üstelik de, Baþbakan Erbakan'ýn yüksek komutanlara verdiði bir yemek sýrasýnda, içki olmadýðýný görünce derhal içki servisi yaptýrmasýndaki sarhoþluk hâkimiyeti ilân ediþinin laik medyada alkýþlanýþýný unutmayalým' diyordu.
Hele bir okuyucu'nun, 'Suûdî Kralý'nýn daveti üzerine Hacc'a giden Baþbakan Erbakan için, Osman Özbek isimli bir general'in, tv. ekranlarýndan, 'pez....' gibi en þerefsizce sözlerle saldýrmasýnýn hesabý da görülmedi..' hatýrlatmasý da yerindeydi. O dönemdeki Ýstanbul Üni. Rektörü Prof. Alemdâroðlu'nun bir videosunda, 'O zamanki baþörtüsü yasaklamasý kararlarýndan asla piþman olmadýðýný' ve 'Türkiye'nin siyasî Ýslâm -dediði bir anlayýþ- tarafýndan ele geçirildiðini' dile getirmesi ve o günlerde Ortaçað Avrupasý'ndaki Engizisyon Mahkemelerinin benzeri olan meþhur 'Ýkna Odalarý'nýn mûcidi Prof. Nur Serter'i, þimdi merhûm Erbakan'a övgüler düzen CHP lideri'nin, bir de m. vekilliðiyle taltif etmesine karþý yazdýklarý..
'D-8'ler üzerinde de hemen hiç durulmadý, 28 Þubat anlatýlýrken.. Halbuki, 'D-8'ler teþebbüsü' emperial dünyaya, bir baþkaldýrý niyeti taþýyordu.
Hatýrlayalým..
Baþbakan Erbakan, 'Türkiye, Ýran, Mýsýr , Nijerya Pakistan, Bangladeþ, Endonezya, Malezya' devletlerinin öncülüðünde, 'D-8'ler diye anýlan ve 900 milyona ulaþan dev bir nüfus kitlesiyle bir büyük ekonomik pazar oluþturma çabasý içindeydi. Ardýndan da ortak para birimi ve ortak savunma ordusu gelecekti. Bu da emperyalizmin amiral gemisi Amerika'yý ve AB ülkelerini rahatsýz ediyordu. Ýçerdeki laikler ise, bu teþebbüsü, sadece hayâl/ütopya deðil, '200 yýllýk Avrupa tercihli dýþ siyasetin terkedilmesiyle sonuçlanacak bir büyük felâket' olarak da görüyorlardý..
Sadece bu bile, 1923'den beri hep var olduðu söylenen '28 Þubat Darbe Zorbalýðý'nýn dýþ desteði için yeterliydi.
Halbuki, baþka dünyalar, aralarýnda birlikler oluþtururken, Müslüman dünyasý da, kolay olmasa bile, bu hedefi gerçekleþtirmek zorundadýr. Aksi halde, hep, emperial güçlere hizmet eden 'garson devletler' halinde kalmaya mahkûmdurlar.