'Soykýrým' iddialarýyla ilgili bence en önemli husus, bu iddianýn baþka ülke parlamentolarýnda kabul edilmesi deðil. Daha doðrusu bunun Türkiye'ye hukuki bir maliyet üretmeyeceði malum. Siyasi bir karar olduðu o kadar aþikar ki...
Geçmiþ ABD Baþkanlarýnýn da önüne gelmesine raðmen bugüne kadar bu tanýmýn yapýlamamýþ olmasý ancak ilk kez Biden'ýn 1915 olaylarýný 'soykýrým' olarak nitelemesi bile tek baþýna bu kararýn siyasi olduðuna güçlü bir delildir.
Bizdeki bir kýsým muhalefetin Biden'dan önce iktidara ABD ile iyi geçinseydin bu olmazdý mealindeki çýkýþlarý da ayný þekilde söz konusu tanýmlamanýn gerçeklerle deðil Türkiye'ye karþý duyulan husumetle ilgili olduðuna kanýttýr.
Muhalefetin içine düþtüðü acziyeti göstermesi de ayrýca dikkate deðer.
Ama esas mühim konu bu konunun giderek içeride siyaseten kendine sahip bulmasýdýr.
Henüz bunun ne anlama geldiðini yeterince idrak edememiþ durumdayýz.
Batý'nýn desteklediði siyaset çizgisi için iki temel kriter söz konusu. Biri 'LGBT savunuculuðu' diðeri de 1915 olaylarýný Ermeni soykýrýmý olarak tescillemek.
Türkiye, bunlarýn giderek normalleþtiði, kabul edilmese bile kanýksandýðý bir siyaset iklimine geçsin isteniyor. 5-10 yýl önce asla mevzubahis olmayacak konularýn bugün artýk açýktan siyasi sahipler bulabilmesi ve insan haklarý, özgürlük gibi kavramlarýn bu siyaset ajandasýnýn hizmetine sunulmasý da gösteriyor ki yeni bir sürecin içindeyiz.
24 Nisan günü ABD Baþkaný Biden 'soykýrým' tanýmýný kullanmadan önce PKK'nýn siyasi kolu olan HDP, resmi hesabýndan "Soykýrýmla yüzleþin" çaðrýsý yaptý. Ve bunu, yürütme organýnýn bir kararý olarak duyurdu. Týpký 6-8 Ekim Kobani kalkýþmasýndan önce yaptýklarý gibi.
Diyeceðim þu; bugün Türkiye'nin karþý karþýya olduðu meydan okuma, dýþarýdaki hasýmlarýndan çok ABD'nin himayesine girmiþ kendi muhalefetimizin çekilmek istendiði yerle ilgilidir.
Cumhurbaþkaný'na uluyanlar HDP'ye minnoþ
ABD Baþkaný'nýn 'soykýrým' ithamý, Azerbaycan'ýn Karabað zaferinde Türkiye'nin büyük katký saðlamasýyla doðrudan alakalýdýr.
CHP ve Ýyi Parti'nin, ABD'den gelen bu soykýrým ithamýný buruþturup çöpe atmak yerine siyaset malzemesine çevirmeleri ve Türk dýþ politikasýnýn baþarýsýzlýðýna baðlamalarý, kitabýn ortasýndan konuþalým, Karabað konusunda Türkiye ve Azerbaycan'ýn deðil Ermenistan ve ABD'nin yanýnda olduklarý anlamýna gelir.
Keza HDP açýktan "Ermeni soykýrýmý utancýyla yüzleþin" derken bu partiye iki kelime edemeyenlerin söyledikleri hiçbir sözün hükmü yoktur, olamaz.
Meral Akþener'in, Cumhurbaþkanýmýzý ABD'ye karþý yeterince sert davranmamakla itham etmesi ise ancak parti olarak siyasi ezikliklerinin bir göstergesi ve ABD vesayetinde siyaset yaptýklarýný örtme çabasý olarak deðerlendirilebilir.
"Minnoþ" gibi hafife alýcý ifadeler kullanan Akþener'den, her þeyden önce PKK ve HDP'ye iki kelime etmesi beklenir.
"Bu kapýdan giremezdiniz, o koltuklarda sayemizde oturuyorsunuz, haddinizi bilin" diyen HDP'lilere karþý neden bu kadar minnoþsunuz hele bir onu açýklayýn.
PKK vurduðunda da, FETÖ darbe yaptýðýnda da, ABD tehdit ettiðinde de Cumhurbaþkaný Erdoðan'a uluyorsunuz.
Cumhurbaþkaný'na kurt kesilip Türkiye düþmanlarýna karþý 'minnoþluk' yapan sizsiniz.