Hu hu, değişim istiyor musunuz?


Türkiye'nin ikinci büyük partisi konumunu hiç kaybetmeyen ama yüzde 20-25 bandındaki oy oranını zerre miskal artıramamakla da malul kalan Cumhuriyet Halk Partisi'nde çok uzun süredir medya üzerinden ve ima yoluyla yürüyen iktidar mücadelesi nihayet aşikâr oldu.

Ama "kısmen".

Çünkü İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'na sanki cepheden savaş açıyor gibi yapsa da yine bir kâğıttan kalkan arkasına saklanmayı başardı.

Siyasi danışmanı Necati Özkan'ın yönettiği "İktidar için değişim" adlı internet sayfasının ardından fısıldıyor Ekrem İmamoğlu:

- Hu hu değişim istiyor musunuz?

Cevabı "evet" olanların söz konusu sayfaya girip adını, soyadını, eposta adresini, telefon numarasını, gün-ay-yıl doğum tarihini, adresini, yaşadığı ülkeyi yazdıktan sonra "nasıl bir değişim" istediğini bir güzel tarif etmesi gerekiyor!

Şaka gibi!

Ama değil!

Muhalefeti CHP'nin değiştirmesi gerektiğini buyurmak, süreci yönetemediği iddiasıyla Kılıçdaroğlu'nu eleştirmek ve değiştirilmesi gerektiğini dikte etmek dışında hiçbir şey söylemeyen bomboş bir metin yer alıyor internet sayfasında.

Siyaseten hiçbir şey demeyen, tarif etmeyen, tercüme etmeyen, vaatte bulunmayan bir sürü boş laf.

Zahmet edip değişim mefhumunu bile tasvir etmiyor, ete kemiğe büründürmüyor. Top yine taçta.

İsteniyor ki CHP'ye gönül veren, oy veren vatandaş yan gelip yatmasın. Nasıl bir değişim istediğini, ne istediğini, neyin değişmesini istediğini iyice bir anlatsın.

Bu açıdan Kılıçdaroğlu'nun mevcut yönetimiyle İmamoğlu'nun potansiyel yönetimi arasında fark yok.

Sonuçta Kılıçdaroğlu da 13 yıldır lafla CHP gemisini yürütüyordu, İmamoğlu da 4 yıldır lafla İBB gemisini yürütüyor. Gemilerin su almasının batmadığı sürece bir önemi de var gibi görünmüyor.

Ama en azından çıpayı sağlam kazığa bağlamış İmamoğlu.

İBB kentsel dönüşüm bütçesini kuşa çevirip, reklam bütçesini uçurarak finanse ettiği "ajans"a ihale etmiş yeni "yolculuğunu".

Çünkü "İktidar için değişim" sayfasını yöneten Necati Özkan daha önce İmamoğlu'nun İBB seçim kampanyasını yürütmüş, seçimin ardından da kampanyayı "Kahramanın Yolculuğu" adıyla kitaplaştırmıştı.

Olmamış, olgunlaşmamış, hak edilmemiş büyük laflar, beyhude hayaller toplamı.

Anlaşılan o ki İmamoğlu'na İBB Başkanı olmadan CHP Başkanı olma hayalleri kurduran, "CHP Başkanı olan Cumhurbaşkanı da olur" rüyasına yatıran ve hayli erken vakitte Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve Canan Kaftancıoğlu'nun önüne atan "ajans kafası" buradan neşet ediyor.

İstanbul'da İmamoğlu'na seçim kazandıran etmenlerin toplamına ve geçiciliğine değil de masa başında çalışılan eskizlerin gücüne inanılıyor.

Oysa tasarımla siyaset olmaz. İçerik olmadan, fikir olmadan, argüman kurulmaz. İdeal olanla reel olanın dengesi tutulmaz.

Üstelik İmamoğlu başarısız bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemi geçiriyor.

CHP'ye iktidar getirecek başarı hikayesini İstanbul'da yazdı mı ki İmamoğlu Türkiye için vaatte bulunuyor.

Hem değişimi tanımlamayacak, bir öneride bulunmayacak hem de değişimden söz edeceksiniz. Nasıl olacak o?

Söz konusu edilen şey siyasi-ideolojik bir değişim ise Kılıçdaroğlu değişimin kralını yaptı zaten CHP'de.

Atatürk'ün partisini HDP'nin kuyruğuna taktı.

Terör örgütlerinin iltifatını hak eden, PKK'nın FETÖ'nün kendisine umut bağladığı CHP'nin değişmediğini kim iddia edebilir ki!

Kaldı ki İmamoğlu kendi iktidar alanı olan İBB'de bu konularda Kılıçdaroğlu'ndan farklı olarak ne yaptı?

Dağdan inen PKK'lı teröristleri İBB'de işe almak dersen İmamoğlu'nda var. FETÖ iltisaklıları belediyeye doldurmak dersen var. Belediyeyi kazandığımızda kimseyi işten atmayacağız deyip binlerce insanı kıyıma uğratmak dersen var.

Hiç fark yok yani ikisi arasında.

Yaş farkından başka.