Meral Hanım'ın çiftliği

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in partisinin olağan kurultayında partililere hitaben yaptığı konuşma inanılmazdı.

Kontrol edilemeyen duyguların pençesinde kıvranıyor gibiydi Meral Hanım. Çok öfkeliydi. Nefret doluydu.

Daha bir ay evvel Kemal Bey ile beraber seçime giderken kalp yapan, gülücükler atan, umut dağıtan, "bahar gelecek, hadiii" diyen o değilmiş gibi...

O oyuncu kadın gitmiş yerine yıkılmış, öfkeli, kavgacı biri gelmiş.

Gerçi biz kendisini Meclis kürsüsünden kurşun fırlatırken de, küfürlü konuşurken de gördük.

Dolayısıyla yeni bir hal değil Meral Hanım için.

Ama bir fark var.

O ölçüsüz, üslupsuz ve sert konuşmaları siyasi rakiplerine karşı yapıyordu Meral Akşener. İktidara karşı yapıyordu.

Bu üslup sözün gücünden beslenen siyasetin doğasına da aykırıdır elbette ama Türkiye'deki tek kadın parti başkanı olarak bir kadına da hiç yakışmıyor.

KORAY AYDIN'IN ÇEHRESİ

Üstelik 28 Mayıs gecesinden beri kamuoyu önüne çıkmadı Meral Hanım, tek cümle etmedi. Dolayısıyla Meral Akşener'in kurultayda ciddi, detaylı ve serinkanlı bir analiz yapması bekleniyordu.

Kürsüden bağırıp çağırması, partilileri suçlaması, hele tahkir edip beddua etmesi hiç beklenmiyordu. Beklenmediği İyi Parti'nin omurgası sayılabilecek derecede önemli bir ismi olan Koray Aydın'ın yüzünden açıkça okunuyordu. Allak bullak olmuş bir çehre ile İyi Parti'ye geçtiği günü anıyor ve hala burada, böyle bir liderle ne yaptığını sorguluyor gibiydi.

Bir parti lideri partililere karşı böyle konuşmaz çünkü.

Politika üretim süreçlerinde farklı görüş serdediyor olsalar bile yol arkadaşlarına "kahrolun", "saygısızlar", "ahlaksızlar", "ayıptır be ayıp" benzeri laflar etmez. Etmemelidir.

5 yaşına henüz giren bir partinin liderinden beklenen şey daha toparlayıcı, pekiştirici, motive edici olmasıdır. Partisinin ilkelerini, politikalarını, vizyonunu atlatması ve iktidar olana kadar nasıl bir mücadele verileceğinin yol haritasını çizmesidir.

Bunu yapmadı ama Akşener.

BAĞIRARAK KURTULMAK İSTEDİ

Seçim hezimetindeki payını bertaraf etmek istedi muhtemelen. Masaya oturan, HDP'nin varlığını bile bile oturmaya devam eden parti lideri olduğunu unutturmak istedi. Masadan HDP sebebiyle değil de "Bye bye Kemal"in adaylığını engelleyemediği için kalktığını, "demokrasi bloğu" dediklerinden yediği linç marifetiyle gerisin geri nasıl da oturtulduğunu yok saymak istedi.

Partisinin eski sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu'nun İyi Parti'den ayrılırken sarf ettiği şekilde söylersek eğer "seçim kazanmak için çocuklarımızın katillerinden medet uman" pozisyonda seçime girdiği ve buna rağmen kaybettiği ona hatırlatılmasın istiyordu.

Belli ki tam da bu yüzden kurultay konuşmasında 5 yıllık partneri Kemal Bey'e "İstanbul seçimini güya HDP sayesinde almışlarmış" diyerek trip atıyordu.

Zaten sonuç alamamış ve kendiliğinden dağılmış olan masanın enkazından kaçmak için üstüne bir de "tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna" diyerek hava bastı "kumar masası" ortaklarına.

İYİ PARTİ HİÇ İYİ DEĞİL

Lakin dağılan sadece masa değil tabii.

İyi Parti kurulduğu günden bu yana mütemadiyen dağılıyor. Parti kurucularının üçte biri şu an İyi Parti'de değil.

Teşkilat yapısı un ufak olmuş durumda. Toplu istifaların ardı arkası hiç eksilmedi.

Öte yandan İyi Parti mayasının tutmadığı da açık.

Ayrılanların ayrılma gerekçeleri farklı olsa da ifade ettikleri şey aynıydı çünkü. Gidenlerin hepsi "İyi Parti kuruluş ilkelerinden çok uzaklaştı" dediler.

Kuruluşta İyi Parti milliyetçi diye gelenler, giderken "milliyetçi değil" dediler. HDP müsamahasına tahammül edemediler.

İyi Parti Atatürkçü diye gelenler "Atatürkçü değilmiş' deyip gittiler.

İyi Parti Fetö karşıtı diye gelenler" Fetö ile iltisak iddiasıyla ayrıldılar.

Gidenler gitti velhasıl. Kalanlar Koray Aydın pişmanlığı içinde.

Geride ise tanımlanamayan bir parti var.

Milliyetçilik...