Ýkinci Selahaddin kim olacak dersiniz?!

Dünya Ýnsan Haklarý Günü'nde (10 Aralýk Pazar) Özgür Filistin Yürüyüþü'ne katýldým. Beyazýt'tan Ayasofya'ya kadar yürüdük.

Binlerce insan vardý. Her yaþtan gönüllü insanlar. Gençler, ihtiyarlar, çocuklar.

Kiminin elinde Türk bayraðý, kiminin elinde Filistin bayraðý, kiminin elinde pankartlar. Sloganlar ata ata, tekbir getire getire Ayasofya'ya vardýk.

Katil Ýsrail Filistin'den defol! Yaþasýn zalimler için cehennem! HAMAS'a selam direniþe devam! Gazze'ye selam direniþe devam! Sloganlardan bazýlarýydý.

Arada bir 'Kanýmýz canýmýz sana feda Aksa' mealindeki بالروح بالدم نفديك يا أقصى Arapça slogan da duyuluyordu.

Nadiren de, 'Hayber'i unutma ey Yahudi, Muhammed ordusu dönecek!' mealindeki خيبر خيبر يا يهود جيش محمد سوف يعود sloganýný duydum.

Ayasofya meydanýndaki miting bana 1975 yýlýnda ayný mekânda yaptýðýmýz bir mitingi hatýrlattý.

25 Nisan 1975 günü MTTB Milli Gençlik Gecesi tertip etmiþti. Gündüz de Taksim'den Ayasofya'ya, oradan Beyazýt'a yürümüþtük.

Bizim o gün yaptýðýmýz yürüyüþ, MTTB'nin organizesiydi ve yürüyenlerin hepsi gençti. Düzenli ve disiplinli bir yürüyüþtü. Kortejin tamamý gençlerden oluþtuðu için sesimiz gür çýkýyordu. Ayasofya önünde toplanmýþ konuþmalar yapmýþ oradan da Beyazýt'a geçmiþtik.

Pazar günü yürüyenler ise söylediðim gibi her yaþtan gönüllülerin katýldýðý sivil bir yürüyüþtü.

Katýlanlar gönüllü olduðu için de herkesin yüzünden samimiyeti okunuyordu.

Filistin için, Gazze için, Kudüs için duyarlýlýk gösteren Müslümanlar topluluðuydu.

Kortej içinde ellerinde Ýsrail devletini kýnayan pankartlar bulunan üç de Ortodoks Yahudi vardý!

Sloganlarla tekbirlerle Ayasofya'ya varýldý, asýl mesajlar orada verildi.

Ýlk hatibin son cümlesi doðrudan cumhurbaþkanýnaydý. Türkiye'den Ýsrail'e giden ticari gemilerin durdurulmasýný istedi ve coþkulu bir alkýþ aldý!

Her ne kadar Ticaret Bakaný devletin resmi bir ticari ihracatý olmadýðýný söylese de, özel sektörün ticaretini sürdürmesinden soykýrýma karþý duyarlý olan herkes tabiatýyla rahatsýzdý.

Bu rahatsýzlýðýn seslendirilmesi elbette ki etkili olacaktýr!

Asýl büyük mesajlarý ikinci hatip verdi. Türkiye'ye Azerbaycan'a Mýsýr'a ABD'ye seslendi.

Türkiye'den özel sektör de olsa Ýsrail'e yapýlan ihracata tepkisini seslendirdi. ABD üslerinin kapatýlmasýný ve hava sahasýnýn Ýsrail'e kapatýlmasýný istedi.

Azerbaycan'a da Ýsrail'e petrol sevkiyatýndan dolayý sitem etti ve bu ihracatý durdurmasý gerektiðine vurgu yaptý. Ýsrail ile silah ticaretini eleþtirdi, artýk Türkiye'den ve diðer Ýslam ülkelerinden almasýný tavsiye etti.

Mýsýr'ýn, Refah kapýsýný açmadaki isteksizliðini dile getirdi ve Gazze'nin tüm ihtiyaçlarýný karþýlayacak sayýda TIR girmediði sürece sorumluluktan kurtulamayacaðýný hatýrlattý ve Ýsrail'den korkmamasý gerektiði uyarýsýnda bulundu.

Gazze'deki soykýrýmýn asýl sorumlusunun ABD olduðunu, gerekirse Ýslam ülkelerinin Doðu Akdeniz'e yýðýnak yapmalarý gerektiðini söyledi.

Son olarak Kudüs'ün ikinci bir Selahaddin beklediðini belirtti ve Baþkan Erdoðan'ý ikinci Selahaddin olmaya davet etti!

Bu taleplerin hepsini meydan coþkulu bir þekilde alkýþladý.

Evet, Gazze'de vahþete karþý yapabileceðimiz çok þey yok.

Diplomatik gayretler dur durak bilmeden devam ediyor. ÝÝT Temas grubu üyeleri, baþta Hakan Fidan olmak üzere tüm diplomatik yollarý denemekten çekinmiyorlar.

En son BM Genel Sekreteri 99. maddeyi ilk kez iþleterek BMGK'den ateþkes kararý almasýný istedi, ama ABD veto yetkisini kullandý, ateþkes kararý dahi çýkmadý!

BM ve GK'nin ne kadar içi boþ bir kurum olduðu bir kez daha anlaþýldý.

Biden, kongresinin iznini bile beklemeden yetkisi kullanarak Ýsrail'e silah ve mühimmat gönderdi!

Yani barýþ bir yana ateþkesi dahi istemeyen ABD Gazze'deki soykýrýmýn fiili ortaðý olduðunu tüm dünyaya tekrar tekrar hatýrlatmýþ oldu.

Sözde çaðdaþ dünya, insan haklarý gününde haklarýnýn tamamýný kaybetmiþ Filistin halkýný hatýrlamadý maalesef!

Ýnsan haklarý bir yana, ayný gün katledilen sivilleri kadýnlarý çocuklarý bile görmedi!

Arada bir Türkiye hakkýnda rapor hazýrlayýp insan haklarýndan hukuktan bahseden Batý'nýn, söz konusu Müslümanlar olunca kör ve saðýr olduklarýný bir kez daha gördük.

Hatta geçen hafta ABD Temsilciler Meclisi Siyonizmi eleþtirmeyi antisemitizm olarak kabul ettiðini içeren bir karar çýkardý! Filistin direniþini savunan milletvekilini cezalandýrdý!

Batý, Filistin bayraðýnýn yasaklanabileceðini seslendirdi, Filistin direniþini haklý gören gazetecileri iþten çýkardý, sanatçýlarý hedefe koydu öðretim üyelerine yasaklar getirdi!

Ýskoçya Baþbakaný'nýn Baþkan Erdoðan ile görüþmesinden bile rahatsýz oldular ve tehditler savurdular!

Birden bire demokrasiden otoriter rejime geçtiler!

Sebep?!

Ýsrail vahþetine destekten baþka sebepleri yok!

Ve vahþet devam ediyor!

Vahþeti durdurmanýn tek yolu Ýsrail'e anlayacaðý dilden cevap verilmesidir.

Ýsrail'in anladýðý tek dil de kuvvettir!

O yüzden Ayasofya Meydaný Pazar günü, 'Mehmetçik Gazze'ye!' sloganýyla inledi!

Halkýn bu tepkilerinin dillendirilmesi, sivil inisiyatif olarak duygularýný dile getirmesi bence hükümetlerin elini güçlendiren olgulardýr.

Tüm dünyada insanlýk vicdanýnýn harekete geçmesi, Ýsrail'i destekleyen yönetimleri kararlarýný gözden geçirmeye ve deðiþtirmeye zorlayabilir. Zorluyor da.

Müslümanlara, bir kötülük gördüklerinde elleriyle deðiþtirmeleri, ona güçleri yetmezse dilleriyle kötülüðe karþý çýkmalarý, ona da güçleri yetmezse kalpleriyle buðuz etmeleri (onaylamayýp tiksinmek) emredilmiþtir.

Bu vahþeti el ile yani güç kullanarak durdurma görevi güç kullanma imkâný olan devlet yönetimlerine terettüp eder ki, Ýslam devletleri maalesef yine sýnýfta kaldýlar!

Halkýn gücü de, onaylamadýðý bu vahþete karþý medyada meydanlarda sesini yükselterek yetiyor.

Tabii ki boykot da önemli!

O sebeple boykotlar yürüyüþler gösteriler ve tüm sivil tepkiler insanlýðýn ölmediðini göstermesi bakýmýndan önemlidir, ihmal edilmemelidir!

Ýhmal etmiyorlar ama herkes asýl Selahaddin hareketini bekliyor!

Ýkinci Selahaddin kim olacak dersiniz?!