Dün "Dünya Mülteciler Günü"ydü. Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan "Dünya Mülteciler Günü" dolayýsýyla yayýmladýðý mesajda Türkiye'nin, savaþlar sebebiyle vatanlarýný terk etmek zorunda kalanlara uzattýðý yardým eliyle insanlýðýn onurunu kurtardýðýný bir kez daha hatýrlattý. Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn mezkûr mesajýndan: "Ülkemiz asýrlara sâri tarihi boyunca daima mazlum ve maðdura kucak açmýþ, din, dil, ýrk ve köken ayrýmý gözetmeden kendisine sýðýnanlara sahip çýkmýþtýr. Halihazýrda ülkemiz 3,7 milyonu Suriyeli yaklaþýk 4 milyon sýðýnmacýya güvenli liman konumundadýr. Türkiye'nin bu fedakarlýklarý hem insanlýðýn onurunu hem de maðdur ve mazlumlarýn hayatýný kurtarmýþtýr."
Cumhurbaþkaný Erdoðan mesajýnda sadece Türkiye'nin insanlýðýn onurunu kurtardýðýný anlatmýyor, "Ýnsan haklarý, özgürlük, demokrasi" diyerek hedeflerindeki ülkeleri iþgal eden veya tahakküm altýna alan Batý'nýn mülteciler konusundaki ikiyüzlülüðünü de anlatýyor. Ýþte o ifadeler: "Mültecilerin Statüsü Hakkýnda Cenevre Sözleþmesi'nin 70. yýldönümü olan 2021 senesinde küresel ölçekte iþ birliði ve dayanýþma ortamý halen saðlanamamýþtýr. Bunda geliþmiþ ülkelerin sýðýnmacýlarýn ve mültecilerin haklarýný kýsýtlayan, yeniden yerleþtirme kotalarýný azaltan, mültecilerin dramlarýna kayýtsýz kalan politikalarýnýn da önemli payý vardýr. Geliþmiþ ülkeler adil sorumluluk ve yük paylaþýmýna gitmedikleri gibi, uluslararasý mesuliyetlerini de üçüncü ülkelere yüklemeye çalýþmaktadýr."
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn dile getirdiði hakikatleri geçtiðimiz Perþembe günü sahada müþahede etme imkâným oldu. Mâlûm Türkiye yalnýz kendine sýðýnanlara yardým elini uzatmýyor. Gerek devlete baðlý kurumlarla gerekse sivil toplum örgütleriyle Türkiye dünyanýn her yerindeki maðdur ve mazluma elini uzatýyor; buna dünya þahit!
Bilim Eðitim Kültür Araþtýrmalarý Merkezi ve Bülbülzade Vakfý'nýn organizasyonuyla Perþembe günü bir grup gazeteci arkadaþla, adlarýný, Türkiye'nin düzenlediði insanî ve askeri operasyonlardan alan Fýrat Kalkaný ve Zeytin Dalý bölgelerine gittik; Cerablus, El Bab ve Azez...
Bilim Eðitim Kültür Araþtýrmalarý Merkezi ve Bülbülzade Vakfý'nýn, devletin de desteklediði "Suriyeli Göçmenlerin Uyum Sürecinde Sivil Ýletiþim ve Koordinasyon Platformu" projesi vesilesiyle ben de ilk defa Fýrat Kalkaný ve Zeytin Dalý bölgelerini görmüþ oldum. Savaþ sebebiyle harabe haline gelen bölgeler Türkiye tarafýndan yeniden imar edilmiþ. Temel insanî ihtiyaç olan hastane, okul, elektrik vb. ihtiyaçlar Türkiye tarafýndan saðlanýyor. En önemlisi olan halkýn güvenliði Özgür Suriye Ordusu birlikte Türk askerinin güvencesinde. Bölgedeki terör unsurlarýnýn etkisiz hâle getirilmesiyle hem bölgede hem de ülkemizde terör saldýrýlarý sýfýr noktasýnda. "Bizim Suriye'de ne iþimiz var" diyenlerin kulaklarýný bol bol çýnlattýk!
Þehirler, kurulan yerel meclislerle yönetiliyor. Bu meclisler ayný zamanda halkýn sesi.
Bölgede faaliyet gösteren devlet ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri sadece insanî yardýmla yetinilmeyeceðinin farkýnda. Ýnþaallah bir sonraki yazýmda bu mühim mevzu üzerine yazmaya çalýþacaðým.
Hâsýlý kelâm, Türkiye geçmiþinde olduðu gibi bugün de mazlum ve maðdurun yanýnda olarak dünyaya insanlýk dersi vermeye devam ediyor.