Ýstanbul'un Kadir Aðabey'i...

Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanýmýzdý; Mimar Kadir Topbaþ beyefendi, uzun süredir yoðun bakýmda olduðu hastahanede gözlerini fani dünyaya kapamýþ. Ebedi yurduna açmýþtýr, inþallah þu mübarek Recep ayýnýn þerefli vakitlerinde ebedi yurduna yüz akýyla geçmiþtir...

Biz onu Milli Görüþ hareketinin içinde tanýdýk, aile dostumuzdur ve her zaman Recep Tayyip Erdoðan beyefendinin yanýnda veya ardýnda dururken bulduk. Zaten Ýstanbul þehremaneti de Tayyip Beyin devamý mahiyetindeydi. Ýstanbul'da çok hayýrlý hizmetlere imzalar attý, hatta sosyal doku projeleriyle Diyarbakýr'dan Van'a, Batý ile Doðu'yu buluþturma misyonu yüklendi. Ýstanbul, tarihi katmanlarýyla tüm zamanlarýn megapolüydü, dünya baþkentiydi. Onun kapýlarýný yeniden dünyaya açtý, Ýstanbul'da her kesimden insan onun nezaketinden, beyefendiliðinden övgüyle söz etti. Her ilden gelen göçmeni, hemþehri gruplarý, yerli azýnlýklarý, farklý sosyo-ekonomik kesimleri, iþçisi, öðrencisi, esnafý, iþadamýyla nüfusu 20 milyon civarýndaki Ýstanbul'a uzun yýllar baþkanlýk etti... Centilmenliðiyle hem Pera'da, Etiler'de, hem Esenler'de, Sultanbeyli'de ayný anda sevildi... Ýstanbullular ona 'Aðabey' dedi...

Mü'mindi, muvahhiddi, musalliydi... Allahýn rahmet ve maðfireti üzerine olsun.

..............................................

Kadir Topbaþ bugün Fatih Camiindeki veda selasýndan sonra Fatih Sultan Mehmet Han Haziresindeki kabrine konulacak. Onun ardýndan bir Ramazan akþamý, iftardan hemen önce, Okçular Tekkesi ile ilgili olarak anlattýklarý geldi aklýma...

Mimar restoratör Ali Saim Ülgen ile ilgili olarak yaptýðým bir araþtýrmada rastlamýþtým: Okçular Tekkesi'yle ilgili nadide fotoðraflara. Mekan, 60 sonrasý yoðun göç aldýðý için tarihi izler, mahalle ve sokak aralarýnda kalmýþ, kimisi tahrip olmuþ kimisi unutulmuþ haldeyken, 2013 yýlýnda kurulan Okçular Vakfý ve Büyükçehir Belediyesinin dönüþüm projesi sayesinde yeniden güncellenmiþti. Þehir için hatýrlamak, hafýza anlamýndadýr. Lakin; modernist ve ihtiyaca uygun þehirleþme modelleriyle, tarihi restorasyon iþleri çoðu kez birbirine karþýt bakýþ açýlarý olarak çatýþýr ve yine çoðu kez halkýn yeni konut ihtiyaçlarý, halkýn hafýza ve hatýrlama ihtiyacýna galip gelir. Ýnsanlar gibi þehirlerin de kaderleri vardýr oysa ve ruhlarý...

Fetih sonrasýnda Osmanlý okçularý; Unkapaný Okçular Tekkesi ile Okmeydaný Kemankeþler Tekkesi'nde yetiþirlermiþ. Alperenlik geleneði içinde, hem askeri(alplik), hem de dini(erenlik) aidiyeti, kimliði, yetiþme ve terbiye tarzýný, merkezinde cami/tekke olan, geniþ ve canlý müþtemilatýyla ortaya koymuþ, bir eðitim modelinden söz ediyoruz Osmanlý'yý hatýrlarken...

2015 Ramazaný'ydý ve Kadir Topbaþ bize adeta fýsýldayarak: 'Bu tepenin bendeki hatýrasý ayrýdýr' demiþti. 15 yaþlarýndayken gördüðü bir çocukluk rüyasýný anlatmýþtý. 1960'larda tekkenin bahçesi futbol sahasý olarak kullanýlýrmýþ, nitekim yakýn zamana kadar da böyleydi. Rüyasýnda Hz.Peygamberimizin(s) ayný sahada imam olarak, baþý sarýklý vaziyette, namaz kýldýrdýðýný görmüþ, derhal kendisi de O'na tabi olarak cemaate dahil olmuþ, rüyasýnda kýldýðý namazý anlatýrken o kadar ciddi ve o kadar duyguluydu ki, sanki o rüyanýn içinden geçiyor gibi yüzü kýpkýrmýzý oluyordu... Nitekim aradan yýllar geçmiþ ve Okçular Tekkesi, Kadir Baþkan'ýn öncülüðünde, aslýna uygun biçimde yeniden restore edilerek ihya olunmuþtu.

Bir rüyasý, hafýzasý, bir hatýrasý olmanýn nasýl bilinç kurucu bir güç olduðunu da farketmiþtim o gece kendisini dinlerken... Rüyadan hakikate bir yol vardýr der ya büyükler, o gece karþýmýzda çocukluk düþüne yolculuk yapan bir siyasetçi vardý...

Ýftarda zaman zaman sessizleþiyor ve dikkatlice saða sola bakýyordu Baþkan... Yoksa rüyasýnda gördüðü o mübarek cemaatten birisini mi arýyordu, not defterime þöyle kaydetmiþim: 'Kulaksýz'da Zindan Arkasý yokuþunda Okçular Tekkesi! 2015 Ramazan. Burasý 'olmayacak iþlerin olduðu' bir mekan... Burasý tarassut meydanýydý. Fatih Sultan'ýn Fetih Ordusuna müdahil artçýlarý, buradan bakýyorlardý Bizans'ýn içlerine. Denizden geçemediði için karadan yürütülecek gemilerin hayali, ancak bu tepede kurulabilirdi... Tahayyül gücü ile irade, ruh ile beden bu tepede bitiþiyordu... Bu tepede görülmüþ bir çocukluk düþünün peþinden koþan bir adam, o rüyayý, zamanýnýn yorgun ve yýpranmýþ tozlarýnýn arasýndan çýkartýp, tozunu alacak, parlatacak, onaracak, imar edecek ve sonra da ellerini iki yana açýp, 'gelin, ey neredesiniz, ben burayý sizin için hazýr ettim' diyecekti...'