Kaboğlu, kimin şeyi?

Ayasofya ile ilgili tartışmada CHP, başta kendileri açısından iyi bir çıkış yaptı. 8 Haziran’da Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Bunun üzerinden siyaset yapmayın açacaksanız açın…" dedi.

Hem AK Parti’ye eleştiri yöneltti, hem de “biz itiraz etmiyoruz, açacaksanız açın…” diyerek önemli bir destek verdi.

Öteden beri dillendirilen, “CHP dindarlara açılıyor, mütedeyyin kitle ile arasındaki buzları eritmek için samimi bir çaba içinde” propagandası ile örtüşen bir yaklaşım.

Böyle düşünürken, tek parti döneminin, “camileri de kapattılar, mescitleri de sattılar” gerçeğini anında hatırlatan ve “işte CHP zihniyeti tam da bu, hiç değişmemişler…” dedirten çıkışı, CHP’nin profesör milletvekili İbrahim Kaboğlu yaptı.

Kaboğlu Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden aynen şunları söyledi: “Benim görüşüme göre Topkapı Sarayı da müze olarak korunmalı, Ayasofya da müze olarak korunmalı, hatta Sultanahmet de müze olmalı çünkü bunlar artık bizim kendi şeyimiz değil, kendimize özgü değil, insanlığın ortak mirasıdır bunlar…"

Bunu duyan halkımızın, öfkesini hangi kelimelere yansıttığını yazamayacağım.

Hele sözlerindeki “bunlar artık bizim kendi şeyimiz değil” zırvası, tam bir zihin çarpıklığı.

Lafa bakar mısınız, “kendimize özgü değil, insanlığın ortak mirası” saçmalığına bakar mısınız?

Aslında “kendi şeyimiz değil” yerine, “kendi değerlerimiz değil” diyecekti, ama bu defa çok ağır olacak, inkâr batağına saplandığını ilan edecekti…

Kendisini bu milletten kabul etmeyen, Topkapı Sarayı’na, Sultanahmet Camii’ne “insanlığın ortak değerleri” diyen biri, bizden kopmuştur. Kendisi başkalarının ortak değeri olmuştur…

Bu lafta bir aydın ihaneti, aydın savrulması da var.

Daha acısı, en kritik tartışmalarda, milletin yanında değil, milletin düşmanlarının yanında, onlarla ağız birliği etme sapkınlığı var.

CHP, Kaboğlu’nun elinden hiç ummadığı ağır bir darbe aldı. Tepkiler çığ gibi gelince CHP yönetiminin etekleri tutuştu.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, dört gün sonra Meclis’te düzenlediği basın toplantısında “çevir tavayı kaz yanmasın” hamlesi yaptı. “Kastı aşan bir beyan, yanlış anlaşılma varsa bunu geri alıyoruz.” dedi.

Lafı söyleyen Kaboğlu, geri alan Özgür Özel.

Demek Kaboğlu, dediğim dedik diye ısrar ediyor.

İşte bu tavır Millet İttifakının ortağı İYİ Parti’nin Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’nun sigortasını attırdı:

"Sultanahmet'i müze yapacağız demek, bunu ifade eden insanı müzelik yapar." dedi.

Koalisyon çatlağının büyüme eğilimi görülünce, Faik Öztrak dün akşam saatlerinde durumu kurtarma adına bir daha konuştu ve Kaboğlu’nu madara etti:

“Sayın Erdoğan yetki sizde. Bizim görüşümüz açıktır; bir kere daha tekrarlıyorum, açacaksanız açın elinizi tutan yok, bir kararnameye bakar…”

Kaboğlu, çıldırmış olamaz. CHP’ye yaptığı kalleşliğin, akademisyenlerin siyaseti iyi bilmemesiyle izahı da olmaz.

Cevaplanması gereken ilk soru:

Kaboğlu kimin şeyi?

Yani kendisinin kastıyla kimin değeri? Hangi zihniyetin ortak elemanı?

Bizim değerlerimize sahip çıkamadığına göre kimlerin plan/proje/hesaplarını sahipleniyor?

İkinci soru. Koskoca profesör, siyasetin perde arkasındaki kurtlarından biri, Meclis’te laf olsun diye bizim Sultanahmet Camimizi öyle silip atamaz.

Bu çıkışın arkasında ne var?

Yaklaşan CHP kurultayında Kılıçdaroğlu’nu tasfiye operasyonunun düğmesine mi basıldı?