Aslýna ancak 86 yýl sonra döndürülebilen Ayasofya Camii'nin açýlýþý bile bu kadar tartýþmaya sebep olmamýþtý.
Hepimizde kalp aðrýsýna dönüþen ve nesilden nesle aktarýlan bir umutla camii olarak açýlacaðý gün beklenen Ayasofya Camii onca çabanýn, duanýn, gözyaþýnýn neticesinde geçen yýl açýlabildi ibadete. Müslümanlar felah buldu.
Tapulu mülkümüzü bile aslýna uygun þekilde kullanmanýzý engelleyen o görünür görünmez bariyerler ancak güçlü bir siyasi iradeyle kaldýrýlabilirdi. Nitekim Ayasofya'yý camiye dönüþtüren irade AK Parti'nin siyasi gücü ve Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn siyasi liderliðinde vücut buldu. Dýþarýdan içeriden gelen baskýlar göðüslendi, doðru yönetildi ve nihayet hukukun ve eþyanýn gereði gerçekleþti.
Ve fakat... Aðzýmýzda kekre bir tat var!
Zira hemen herkesin mutmain olduðu, hayatýn olaðan akýþýna teslim olduðu þu süreçte Ayasofya Camii'nin adý yersiz polemiklerden, kýsýr tartýþmalardan, hýrslý sosyal medya paylaþýmlarýndan hiç düþmüyor!
Ayasofya-ý Kebir Camii'ne diðer çok deðerli iki isimle birlikte baþ imam-hatip olarak atanan Prof. Dr. Mehmet Boynukalýn, camide vazifelendirildikten üç ay sonra açtýðý twitter hesabýndan yaptýðý paylaþýmlarla adýný her defasýnda hem camiinin hizasýna yazdýrmayý hem de "camii cemaatini" bölmeyi baþarýyor.
Cami birleþtirir oysa. Buluþturur, barýþtýrýr.
Daha önce de "laiklik Anayasa'dan çýkarýlsýn" diyerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve Türkiye topluma; "Yýlmaz Özdil'in, Cüneyt Akman'ýn cesetleri camilere sokulmasýn, cenazeleri kýlýnmasýn" diyerek Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýna öneride bulunmuþtu Boynukalýn.
Son "buyruðu" kadýn cinayetlerine kadýn cinayeti denmemesi üzerine oldu.
8 Mart kadýnlar gününde þöyle yazmýþ Boynukalýn: "Cinayet cinayettir; cinsiyet deðiþtirmez; erkek, kadýn, çocuk, büyük kimin baþýna gelirse gelsin ilkemiz: "Sizin için kýsasta hayat vardýr" ilahi düsturudur. Sürekli "kadýn cinayetleri" vurgusu, kadýný erkeðe düþman etmeye çalýþan bir sloganik medya propagandasýdýr".
Paylaþýmýn içeriðinden baðýmsýz olarak bunu diyebilir mi Mehmet Boynukalýn?
Elbette diyebilir.
Ama "Ayasofya-ý Kebir Camii imamý" sýfatýyla yaptýðý sosyal medya paylaþýmýna eleþtiriler gelince "ilim adamý" sýfatýna sýðýnýp bir dizi fýkhi bilgiye yaslanarak "herkes iþine baksýn" diye had bildirmek ne kadar doðru olmuþtur?
Esasen, Marmara Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi öðretim üyesi olarak da görev yapan Boynukalýn'ýn ilmi görüþünü yahut güncel yorumunu paylaþabileceði baþka kanallarý yok mudur?
Bir profesör toplumdaki kanaati ve daha da önemlisi pratiði deðiþtirmek için makaleler kitaplar yazmak, konferanslar dersler hutbeler vermek, akademik kurullarda tezlerini savunmak imkanýna sahip iken görüþlerini açýklamak için ne diye 140 karakterle yetinir ki?
Ayasofya Camii imamýnýn kendinde hak gördüðü görüþ serdetme hakkýndan mesela Sultanahmet Camii'nin kýymetli imamlarý mahrum mudur? Yahut Üsküdar Mihrimah Sultan Camii'nin, Bursa Ulu Camii'nin, Ümraniye Cevheraða Camii'nin veya Eskiþehir Reþadiye Camiinin kýymetli imamlarýnýn dini bilgisi Mehmet Boynukalýn'ýn bilgisinden az, güncel durumlarla ilgili deðerlendirmeleri Boynukalýn'ýn deðerlendirmelerinden daha mý deðersizdir?
Açýlýþý bütün millette ve ümmette neþeyle þükürle karþýlanan, birleþtirip buluþturan Ayasofya Camii'nin adýný tartýþmalara karýþtýrmak, bütünlüðü bölmek reva mýdýr?
Son tartýþmada konu sonradan baþka yerlere çekildi ama çýkýþ noktasýný unutmayalým. Boynukalýn "kadýn cinayetleri vurgusu, kadýný erkeðe düþman etmeye çalýþan bir sloganik medya propagandasýdýr" diyordu paylaþýmýnda.
Asýl meseleyi konuþmamýzý ve sorunu çözmemize engel olan uðraþlardan biridir bu. Birbirimizi suçlamak, kusur aramak, gerekçe üretmek, nasýl tanýmlayacaðýmýzý tartýþmak, azýmsamak... Bizi hem meseleden uzaklaþtýrýyor hem giderek sorunun bir parçasý haline getiriyor.
Kadýna yönelik þiddetin adýný nasýl koyarsanýz koyun sorun ortadan kalkmýyor çünkü. Cinayetler buharlaþmýyor. Tüm dünyada olduðu gibi ülkemizde de ne yazýk ki bazý kadýnlar, bir zamanlar sevdikleri, evlendikleri ya da boþandýklarý yahut kan baðýyla baðlý olduklarý, ayný evde yaþadýklarý erkekler tarafýndan dövülüyor, iþkenceye maruz kalýyor, öldürülüyor.
Bu bir sorun deðil mi?
Olaný olduðu gibi söylemek kadýnla erkeði düþman etmek deðildir, Allah aþkýna! Neden tüm erkekler üzerine alýnýp savunmaya geçsin ki. Bilakis...
Bu öyle yakýcý, yýkýcý, öldürücü bir hal ki kadýn erkek hep birlikte dert etmezsek çözemeyiz.
Kadýn ya da erkek olmaktan önce Ýnsan olduðumuzu hatýrlamakla ve hatýrlatmakla iþe baþlasak olmaz mý? Ýslam zaten bize bunu emretmiyor mu?