Özellikle muhalefetin istemediği, karşı çıktığı, durdurmaya kalktığı projeler söz konusu olduğunda hatırladıkları bir şey var.. Millete sormak.. Şimdilerde moda.. "..Millete soralım hele, Kanal İstanbul'u istiyorlar mı, istemiyorlar mı?..".. Meral Akşener doğrudan tek konu başlığıyla referanduma gidilmesini öneriyor.. Kılıçdaroğlu ise bunu bir yasaya bağlama taraftarı.. CHP'nin Anayasa teklifine yerleştirdiği bir 'halk vetosu' mekanizması var biliyorsunuz.. Bunu işleterek ilgili sayıda itiraz imzasıyla referandum yolunun açılması gerektiğini savunuyor.
Dinleyenlerin kulağına da öyle iyi geliyor ki.. "Milete soralım"... Sanırsın millet iradesi bu politik zihniyet için çok önemli.. Anayasa'nın 10 ve 42.maddeleri bu milletin vekilleri tarafından, 550 üyeli parlamentoda 411 milletvekilinin açık 'evet' oyuyla değiştirildiğinde Anayasa Mahkemesi'ne koşan CHP değil miydi?...O düzenlemeyi iptal ettirmeselerdi bu millet kendi eliyle vesayet odaklarının yasaklarına karşı bir milli duruş sergileyebilmiş olacaktı.. Kadının kılık kıyafeti, okulunda işyerinde özgür kalacaktı.. Nitekim, şimdilerde "gücünü kaybetmesinden korkuyoruz" dedikleri Türkiye Büyük Millet Meclisi, 2008'de bir düzenleme yapmış, bu düzenlemeyi de büyük çoğunlukla kabul etmişti.. Yasa, Grup Başkan vekili olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun imzasıyla iptali için Anayasa Mahkemesi'ne götürüldü.. Vaktin CHP Genel Başkanı yüksek mahkeme üyelerini 'sokak'la tehdit etti.. ".. Eğer yanlış bir karar verirseniz sokaklar karışır" dedi.. Şimdi bu kişiler çıkmış millet iradesi diyor.. Ya hu iradesine çok itibar ettiğiniz o millet 1946'daki hileli seçimlerden sonra hiçbir zaman CHP'yi tek başına iktidara getirmemiş.. Çok önemsiyorsanız millet iradesini, o millet 80 yıldır size bir şeyler anlatmaya çalışıyor.. Bir dinlesenize madem...
Neyse arkeolojik kazı yapmayı bırakıp bugüne gelelim.. "Millete soralım", "halka soralım".. "Referandum yapalım".. Yapalım.. Fakat yapmadan önce herkesin bilmesi gerek bir detay var.. Bu proje için, yani Kanal İstanbul için bu ülkede referandum yapıldı... Bu proje halka soruldu.. cevabı da alındı... Bakın ne muhtevadan bahsediyorum burada ne kaynaktan ne tahkimden.. Tek altını çizdiğim husus millet iradesi.. Sayın Akşener de unutmuş olabilir Sayın Kılıçdaroğlu da.. Fakat Kanal İstanbul konusu bu milletin önüne geldi ve bu millet de 'tamam' dedi.. Nasıl mı?
Hatırlayın, bu projeyi kamuoyu ilk nasıl öğrendi?.. 23 Eylül 2010'da Hıncal Uluç'un "Başbakan'dan bir 'Çılgın' proje ki.." başlıklı yazısıyla.. O yazıdan sonra aylarca projenin ayrıntılarına ulaşmaya çalıştık.. Nihayetinde 27 Nisan 2011 tarihinde Erdoğan, Sütlüce'deki Haliç Kongre Merkezi'nde Kanal İstanbul'un müjdesini verdi.. O yıl 12 Haziran'da yapılan genel seçimlere de Erdoğan Kanal İstanbul vaadiyle gitti.. Sandıktan çıkan sonuç yüzde 50... O sene millet daha ilk açıklandığında bu vaadi oyladı ve yüzde 50 ile "EVET" dedi kanal İstanbul'a.. Diyelim ki o sene meselenin sıcaklığıyla seçmen anlamadı.. Ya hu 2011 seçimlerinden sonra Erdoğan hem 2014'te hem de 2018'de ezici bir çoğunlukla seçim kazandı.. Arada yerel seçimlerle ya da başkanlık referandumu gibi konularla defalarca çalındı milleti kapısı.. Her seferinde çantasında Kanal İstanbul olduğunu bildikleri 'ERDOĞAN' dediler.. Şimdi hâlâ neyi referandumunun derdinde ki bunlar?.
Ben arz edeyim .. Dertleri elbette Kanal İstanbul konusunu halka sormak değil.. Millete vaad edilen işlerden herhangi birini referanduma taşıyarak 'hayır' çıkartmaya çalışacaklar ve buradan da meşruiyet sorgulamasına kalkışacaklar.. Yine bir takım filmler peşindeler anlayacağınız.. Ama artık millet bu numaraları da yutmuyor.. Seçim tarihi Haziran 2023.. Herkes hazırlığını oraya göre yapmalı bence..
*