CHP'nin istihdam ettiði danýþman kadrosu, ya da hizmet aldýðý ajanslar akýl edemiyor belli ki. Muhalefete iktidarla nasýl mücadele edeceðini de Cumhurbaþkanýnýn öðrettiði bir ülkeyiz. Bir tarafýyla matrak ama bir tarafýyla da vahim bir durum bu.
Cumhurbaþkaný Erdoðan, salý günkü grup toplantýsýnda milli muhalefetin tüyolarýný verdi. "CHP bizimle yarýþmak istiyorsa bizim yaptýklarýmýzýn daha fazlasýný vadetmelidir, kuru sözle dahi olsa 'Bunlar 11 bin 600 km demiryolu yeniledi biz 22 bin 200 km yapacaðýz. Bunlar 10 binlerle ifade edilen terörist sayýsýný 300'ün altýna düþürdü biz 1 tane bile býrakmayacaðýz. Bunlar yýlda 60 milyar sosyal yardým yapýyor. Biz 120 milyar yapacaðýz. Bunlar 126 yeni OSB açtý, biz 252 OSB açacaðýz. Bunlar 1 milyon toplu konut yaptý. Biz 2 milyon yapacaðýz' diyebilmelidir" dedi.
Maalesef muhalefetin tuttuðu yol, "kuru sözle dahi olsa" hizmet siyaseti deðil, beþ benzemezi 'yýkým ekibi' olarak bir araya getirebilmenin alavere dalaveresinin yapmak.
Bu yaklaþým, siyasetin temel dinamiklerini de çürütüyor. Mevcut iktidarý devirmek için her türlü yolu mübah gören bir anlayýþý pekiþtiriyor, siyaset dýþý yöntemleri meþrulaþtýrýyor.
Siyaset sahasýndaki mevcut iþbirliklerine baktýðýnýzda bu çok net þekilde görülüyor.
Ýstanbul seçimlerinde "AK Parti'ye belediye baþkanlýðýný kaybettirdik" diyerek ayný formülle önümüzdeki seçimler için 'yýkým ekibi'ni geniþletmenin yollarýný arýyor muhalefet.
Ülkenin geleceðine, insan kaynaðýna, ekonomisine, sosyal güvenlik sistemine, savunma sanayine yatýrým yapmayý hedefleyen orta ve uzun vadeli planlamalara kafa yorulmuyor. Hazýrý tüketiriz ve nasýlsa arkamýza aldýðýmýz Batýlý dostlarýmýz bize borç verir mantýðýyla bol keseden atma tutma siyaseti yapýlýyor.
Bunun sonuçlarýný Ýstanbul'da görmeye baþladýk. Ýhalesi AK Parti döneminde verilmiþ iþler için "yapraklarýn bile alkýþladýðý temel atmama törenleri" yapýldý. Yapýmý devam ettiði iþlerin, sanki kendileri projelendirmiþ ve baþlatmýþ gibi, reklamýný yaptýlar. Zaten bitmiþ iþleri de kendilerine mal ettiler. Ýstanbul'un yönetimini bu zihniyet devralmýþ durumda. Haliyle trafik sorunu baþta olmak üzere Ýstanbul, her alanda geriye gidiyor.
Ýyi Parti-HDP-CHP-SP ittifakýna ait bir baþarýdýr bu! 'Yýkým ekibi' olarak doðrusu gayet uyumlu çalýþtýlar.
Þimdi ekibi ayný þekilde bir arada tutmak ve hatta DEVA ve Gelecek Partisi'ni de ekibe katmak istiyorlar.
Ancak bu 'yýkým ittifaký'nýn tüm bileþenleri, bir türlü vazgeçemedikleri HDP'lilerin "Biz sýrtýmýzý YPG'ye, YPJ'ye yaslýyoruz", "PKK sizi tükürüðünde boðar", "Apo'nun heykelini dikeceðiz heykelini", "Öcalan'ýn arkasýndayýz, Kandil'deki kardeþlerimizin, yoldaþlarýmýzýn arkasýndayýz" sözlerini oy istedikleri her bir vatandaþa izah etmek durumundadýr.
Bu sözlerin hesabýný vermesi gerekenler PKK'nýn emrindeki Selahattin Demirtaþ, Figen Yüksekdað ya da Pervin Puldan deðildir sadece. PKK'ya göbekten baðlý olan HDP ile ittifak yapmayý millet için siyaset yapmaya yeð tutan CHP'dýr, Ýyi Parti'dir. Ve bu ittifaka girmek için can atan yüzde birlik diðer siyasi partilerdir...
En çok da ÝBB Baþkaný Ekrem Ýmamoðlu'nun Pervin Buldan'la birlikte andýðý Meral Akþener'dir...
Demokrasinin en temel þartý þeffaflýktýr. Kapalý kapýlar ardýnda kirli ittifaklar kurarak kazanýlan seçim, görünüþte demokratik ve yasal olabilir ama hakça deðildir, helal deðildir.
5 yýl önce devletin akan kaný durdurmak adýna yürüttüðü "Billi birlik projesi"ne taþ koyup bugün PKK'ya siyasi partner payesi verenler bu millete en büyük kötülüðü yapmaktadýr.