Kanlı terör söylemine teslim mi olalım?

Ortalık gene kanlı tehditlerden geçilmiyor. Hatırlarsınız, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin oylanacağı 2017 referandumu öncesi, CHP'nin başına müstehcen kaset yoluyla atanan Kemal Kılıçdaroğlu "Kan dökmeden Başkanlık sistemini gerçekleştiremezsiniz" diye gözdağı veriyordu.

CHP'nin TBMM Grup Başkanvekili Engin Altay da o dönem, "Laikliği korumak için gerekirse kan da dökülür" diyerek liderinin terör söylemine mühimmat taşıyordu.

CHP ve ortakları yoğun terör söylemiyle halkı korkutup istedikleri neticeye ulaşmak istiyorlardı. "Eski Türkiye"nin köhnemiş düzeninin bataklığından beslenenlerin "Kan dökülür" tehdidi toplumda karşılık bulmadı. Halk, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne "Evet" dedi.

Tabiî ki bunda, yani halkın yeni sisteme "Evet" demesinde en mühim faktör Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tehdit ve tedhişe boyun eğmemesi ve dik durmasıdır. Geçmişte bu tür tehditlere boyun eğip "Eski Türkiye"nin karanlığına teslim olanları biliyoruz...

2017 referandumunun ardından 2018 senesinde yapılan Cumhurbaşkanı seçimini Recep Tayyip Erdoğan %52,6 reyle kazandı. En yakın rakibi, CHP'nin adayı Muharrem İnce %30,6'da kaldı. Lider Erdoğan ve halkın iradesi CHP'nin kanlı terör söylemini ezip geçti.

Kanlı söylemine gelen tepkiler üzerine Kılıçdaroğlu, "Ben Erdoğan'ın kan dökeceğini kastetmiştim" diyerek mevzuyu kapatmaya çalıştı. Farzımuhal Kılıçdaroğlu'nun doğru söylediğini varsayalım. Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde 3. yılını doldurup 4. yılına yelken açtı. Bu geçen zaman diliminde Kılıçdaroğlu'nun (Doğru söylediğini varsayarak) kastettiği mânâda ülkede kan döküldü mü, dökülmedi. Bu zaviyeden de bakacak olursak Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a iftira atmış oldu!

Bir de ne oldu, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçilmesi ve devletin kolluk kuvvetlerinin içindeki FETÖ'cülerin temizlenmesiyle Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortakları artık Türkiye'de kan dökemiyor!

2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşmasıyla Kemal Kılıçdaroğlu tekrar "Kan" demeye başladı. Müstehcen kasetten ataması yapılan Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz hafta yeni terör söylemi şu oldu: "Siyasi cinayetler kaygım var. Erdoğan iktidardan gitmemek için her yolu deneyecektir".

Kılıçdaroğlu ve içinde bulunduğu ittifakın birleşenlerinin geçmişlerini ve potansiyellerini gözönünde bulundurduğumuzda hâliyle mezkûr cümlenin mefhum-u muhalifine bakıyoruz. Kılıçdaroğlu şunu diyor: "Siyasi cinayetler dahil Erdoğan'ı iktidardan indirmek için her yolu deneyeceğiz"!

Yine tehdit, yine tedhiş, yine kan...

Kılıçdaroğlu ve şürekâsı sanıyorlar ki tehdide, tedhişe, iftiraya, yalana boyun eğeceğiz. "Eski Türkiye"ye geri dönmeyi kabul edeceğiz.

Kanlı terör söylemine köşe yazarı ve televizyon yorumcusu Nagehan Alçı da katıldı ve 2023 seçimlerinin kanlı olacağını iddia etti: "Kan akabilir, tansiyon çok yükselir, sokaklardaki gerilimi kontrol edemezsiniz. Bunun sorumlusu hepimiz oluruz."

Ben bir Cumhuriyet Savcısı olsaydım, Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve Nagehan Alçı'yı davet eder şu soruları sorardım: "İddialarınızla ilgili elinizde somut bir delil var mı?", "Bu iddiaları size kimler fısıldadı?", "Son zamanlarda hangi ülkelerin temsilcileriyle görüştünüz?"

Bir Cumhuriyet Savcısı olarak değil ama bir köşe yazarı olarak buradan sormuş olayım. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Alçı, son soru aslında ilk soru; evet, "Son zamanlarda hangi ülkelerin temsilcileriyle görüştünüz?"