Deniz Baykal'ýn milletvekillerinden Zülfü Livaneli, 3 Temmuz'da verdiði röportajda, "Baykal'ýn solculukla ilgisi yok. Tipik bir Sünni, saðcý ve Ankara (devlet) politikacýsýdýr. Alevileri ve Kürtleri sevmez" demiþti.
Bu aðýr saldýrý günlerce tartýþýldý.
Günler sonra CHP lideri Kýlýçdaroðlu, grup konuþmasýnda "CHP'de genel baþkanlýk yapan herkesin baþýmýzýn üstünde yeri var. Olayý getirip baþka bir tartýþma atmosferine çekmek ihanettir" diyerek bu tartýþmaya son verilmesini istedi.
Kýlýçdaroðlu'nun bu çýkýþý, Baykal'ý savunuyor, Livaneli'ye had bildiriyor gibi algýlandý. Ama bu konuþmadan sonra bazý CHP milletvekillerinin, "Baykal, istifa etmelidir" ýsrarýna bakýlýrsa, "Bu tartýþmayý kesin" talimatýnýn grubuna yönelik olmadýðý anlaþýlýyor. Ayrýca, gerçekten Baykal'ýn yýpranmasýný istemeseydi günlerce beklemez, ilk günden meseleye el koyardý. Yani, bu müdahalenin sebebi çok farklýydý.
BAYKAL'IN AVUKATI "KASET"E DÝKKAT ÇEKTÝ, AÇIKLAMA GELDÝ
Zira, o gün 11.30'da yani Kýlýçdaroðlu'nun grup konuþmasýndan iki saat önce, Baykal'ýn avukatý Muzaffer Yýlmaz, yaptýðý yazýlý bir açýklamada, "Baykal'a yönelik bu saldýrýlarý gerçekten anlamak isteyen, 11 yýldýr devam eden Kaset-Kumpas Davasý'ný incelesin" demiþti.
Bu çok sivri bir geliþmeydi.
Baykal'ýn vekili, "FETÖ'nün kaset kumpasý, bugün hâlâ devam eden siyasî sonuçlar doðurmuþtur" diyordu.
Kýlýçdaroðlu, bu aðýr ithamý "CHP tertemiz bir partidir" þeklinde cevaplamýþtý! Oysa tartýþýlan, Kýlýçdaroðlu'nun temizliðiydi. O koltuðu helal yollarla mý elde etmiþti, yoksa birileri mi hediye etmiþti?
AMERÝKA YAZMIÞ, FETÖ UYGULAMIÞ...
Dönemin Genel Baþkan Yardýmcýsý Onur Öymen, ABD'nin Baykal'a; FETÖ vasýtasýyla nasýl operasyon çektiðini, Halk TV'de; Ayþenur Aslan'ýn 24 Ekim 2018 günkü Medya Mahallesi programýnda ayrýntýlý anlatmýþtý.
WikiLeaks belgelerine göre Amerikalýlar, 2007 seçimlerinden önce "Baykal bütün kötülüklerin baþýdýr, defedilmesi gerekir" kanaatine varmýþlardý! 2008'de ABD Ankara Büyükelçiliði'nden Dýþiþleri Bakanlýðý'na gönderilen telgrafta ise, Baykal'ýn yerinde nasýl bir "baþkan" olmasý gerektiði tarif ediliyordu.
Bu sorunun cevabýný FETÖ'den alan ABD Dýþiþleri Bakaný Hillary Clinton, "kaset kumpasý"ndan 7-8 ay önce Ankara Büyükelçisine, "Baykal'ýn yerine Kemal Kýlýçdaroðlu olur mu?" diye sormuþtu.
Olumlu cevap almýþ olacak ki, bir süre sonra Silk Road Enstitüsü'nün hazýrladýðý senaryoda, "Deniz Baykal istifa etmek zorunda býrakýlýr. Onun yerine Kýlýçdaroðlu genel baþkanlýða seçilir ve parti politikalarýný deðiþtirir" deniyordu.
Bir süre sonra CHP lideri Baykal'a suikast ihbarý yapýlmýþtý. Ýçiþleri Bakanlýðý bu ihbarý doðrulamýþ ve son anda vazgeçildiði bilgisini vermiþti. Halbuki, operasyoncular "itibar suikastý"ný tercih etmiþ ve yarým kalan bu teþebbüsten bir gün sonra Baykal'ýn kasetini piyasaya sürmüþtü.
Görüldüðü gibi "Kýlýçdaroðlu" ismi çoktan netleþmiþ olup, "Aday deðilim" açýklamasý, þaþýrtmacadan ibaretti.
Peki Baykal neden tekrar hedef seçilmiþti, kim/niçin linç etmek istiyordu?
Livaneli, Baykal ile baþarýsýz bir genel baþkanlýk yarýþý yapmýþtý ama bunun hesabýný 16 yýl sonra görüyor olamazdý. Üstelik Müslümanlarla, Alevileri, Türklerle Kürtleri birbirine düþürmeye yönelik bu açýklamalar, daha geniþ kapsamlý bir hedef olduðunu gösteriyordu. Zaten, Livaneli sadece hoparlör vazifesi görmüþ olup, Baykal'a son darbeyi vurmak isteyenler, kaset kumpasýný düzenleyenlerdi.
Peki neden?
BAYKAL CHP'YE, "TEZGÂHA DÝKKAT" UYARISI YAPMIÞTI
Baykal, Mayýs 2010'da istifasýný açýkladýðý basýn toplantýsýnda "Bu bir komplodur. Hedefi sadece ben deðilim; CHP'dir. CHP de bu kirli tezgâhlar karþýsýnda yolunu seçmek zorundadýr" þeklinde çok önemli bir uyarýda bulunmuþtu ama boþunaydý. Çünkü artýk CHP'de, onlarýn sözü geçecekti.
CHP'nin ilk eksen kaymasý HDP'ye yanaþma þeklinde olmuþtu.
2014 yýlýnda PYD'nin terör örgütü olmadýðýný(!) ilan eden Kýlýçdaroðlu, 2015'te ise "Hendek terörü"nün faili PKK'lýlarla "arkadaþ" olmuþtu!
Uyarýsýna raðmen CHP'deki bu eksen kaymasýný gören Baykal, 15 Þubat 2016 tarihinde katýldýðý Tarafsýz Bölge'de, "CHP, terör konusunda çizgiyi HDP'ye doðru taþýyan açýlýmlara girdi" demiþ ve uyarmýþtý. Ancak bu erken uyarý, kendisine pahalýya mal olacaktý!
Baykal her þeye raðmen, CHP'deki bir politikacý için elinde köz tutmak kadar zor hale gelen ulusalcý çizgiyi temsil etmekte direniyordu. Zaten linç giriþimine varan öfke de buradan kaynaklanýyordu.
CHP eski genel sekreteri Mehmet Sevigen, Yýlmaz Ateþ, Kemal Anadol gibi "kelaynak" misali birkaç ulusalcý, Baykal ile yakýn diyalog içindedir. Yani Tuncelileþmiþ CHP için en büyük tehdit, Baykal'ýn etrafýnda kümelenen son ulusalcýlardýr. Bu yüzden Livaneli'nin "Baykal Alevi düþmaný; tipik bir Sünnî'dir" ifadesi bir "nokta atýþ"týr.
Nitekim Mehmet Sevigen bu son saldýrýlarý, Kýlýçdaroðlu'nun CHP'deki yeni bir operasyonu olarak deðerlendirmiþ, "Partideki ulusalcý, devletçi kanadý tamamen kesip atarak, HDP ile tam uyumlu; yeni bir 'sol' oluþturmaya çalýþýyorlar" demiþti.
Anlayacaðýnýz CHP, HDP ile ittifakýn önündeki bütün engelleri kaldýrarak seçime hazýrlanýyor. Bu ise ÝYÝ Parti'yi; iyi bir imtihanýn beklediði anlamýna geliyor.