Bir bilgisayara format atmak yani bir bakýma hafýzasýný silmek için deðiþik programlar kullanýlýr. Bu topraklar üzerinde yaþayan Müslüman halkýn da hafýzasýný silmek için çeþitli programlar devreye sokulmuþ ve milletin, geçmiþiyle olan baðlarý koparýlmaya hatta tamamen geçmiþi silinmeye çalýþýlmýþtýr.
Osmanlý zamanýnda format atma ameliyesi; eðitim alanýnda misyonerlik okullarý, azýnlýk okullarý ve yabancý okullar vasýtasýyla denenmiþti. Milleti sýrtýndan býçaklayan bu kumpas okullarý maalesef baþarýlý olmuþ ve Osmanlý'nýn sonunu hazýrlayan insanlar bu okullardan mezun olanlar arasýndan çýkmýþtý.
Cumhuriyet ile birlikte milletin üzerinde yine bir nevi formatlama yani geçmiþiyle baðlarýný kesme, inanç deðerlerini deðiþtirme ameliyesi gerçekleþtirmek istendi. Din ve ahlak deðerlerini yerle bir etme iþleminin en önemli unsurunu yine eðitim faaliyetleri oluþturuyordu.
Üstelik bu sefer bu faaliyetin kaynaðý dýþarýdan deðil bizzat içimizdendi.
Kuruluþ amacý ve gayesi milleti inanç ve ahlak deðerlerinden uzaklaþtýrmak olan Köy Enstitüleri, eðitim faaliyetinden daha çok dinsizleþtirme iþlevi gördü.
Bu okullarda okuyan Anadolu'nun zeki talebelerinin Allah inancýný zayýflatmak, yok etmek için her türlü enstrüman kullanýldý ve bugünün kendini "laik" ve "seküler" olarak tanýmlayan topluluðu oluþturuldu.
Hakeza sanat faaliyetleri de milletin hafýzasýný silmede, yok etmede çok önemli iþlevler gördü. Baþta tiyatro ve sahne sanatlarý olmak üzere sinema endüstrisi milletin deðerleriyle alay etme, kutsalý deðersizleþtirme aracý olarak kullanýldý.
Sanat adý altýnda ülkenin her yerine yapýlan heykellerle bir nevi "putperestlik" oluþturulmaya çalýþýldý.
Toplumun dini hassasiyetlerini çok iyi bilen baþta Ýsmet Ýnönü olmak üzere siyasetçiler, toplumu bu konuda da suiistimal etmekten uzak durmadýlar. Ýsmet Ýnönü bu baðlamda baþörtülü ve sakallý insanlarla sadece görüntü amaçlý fotoðraflar çektirdi. Konya mitingi öncesinde Ýsmet Ýnönü'ye edilen "Paþam, Konya halký dindardýr. Burada biraz dindar mesajlar verseniz iyi olur." tavsiye de bu zihniyetin trajikomik hallerindendir.
Osmanlý'nýn son zamanlarýnda iþlevini yerine getirmiþ olan hafýza silme enstrümanlarý, Cumhuriyet döneminde de baþarýlý oldu. Lakin bu toplumun hamuru öylesine büyük bir ihlasla yoðrulmuþtu ki toplum yeniden kadim kodlarýna dönmeye baþladý ve son elli yýlda asli hüviyetine dönme emareleri gösterdi.
Son günlerde yaþanan bazý olaylarý, zikrettiðimiz süreç üzerinden deðerlendirirsek olan biteni anlamlandýrmak daha kolay oluyor.
CHP'li bir milletvekilinin "Ant olsun ki Köy Enstitülerini yeniden restore edeceðiz." açýklamasýný bu zaviyeden okuyunca taþlar yerine oturuyor.
Amaç, bir zamanlar bir nebze baþarýlý olmuþ olan inançsýzlaþtýrma iþlemini tekrarlamak.
Eðer sorun gerçekten eðitim kalitesini yükseltmek olsaydý Köy Enstitüleri gibi tarihin çöplüðünde yok olmuþ kurumlar deðil, günümüzün yaþam koþullarýna uygun daha modern eðitim sistemleri geliþtirilebilirdi.
Amaç üzüm yemek deðil baðcýyý dövmek olunca akýllara ziyan sözler söyleyebiliyorlar.
Keza geçtiðimiz günlerde kürsüye çýkarýlýp siyasi figür olarak kullanýlan baþörtülü üniversiteli bir kýza yaptýrýlan konuþmada geçen "Üniversitelerdeki baþörtü yasaðýnýn kalkmasýnda partinizin ve þahsýnýzýn gösterdiði demokratik tavýr için genç üniversiteli bir kiþi olarak teþekkür ediyorum." ifadelerini de bu minval üzere okumak gerekmektedir. Bir zamanlar Ýsmet Ýnönü üzerinden ortaya konan dindarlarý istismar etme tiyatrosu sergilenmeye devam ediliyor.
Bu toplum üzerinde mütemadiyen oynanan bu oyunlarý bozmanýn yolu ise kendi özümüze, tarihe, Ýslam'a, fabrika ayarlarýmýz olan fýtratýmýza yönelerek yeni açýlýmlar yapmaktýr.
Yusuf Kaplan öncülüðünde gerçekleþtirilen Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO) bu baðlamda son zamanlarda ortaya konulmuþ en güzel projelerden birisidir.
MTO ve benzeri eðitim faaliyetleri desteklenmek suretiyle köy enstitüleriyle yapýlmak istenen zehirleme zihniyetine karþý panzehir oluþturulmalýdýr.