"Kürt meselesi" bu gün artýk PKK/PYD ile mücadele sorununa dönüþtü. Hele de "ezeli ve ebedi dostumuz" ABD'nin bu iki isimli ama tek merkezden yönetilen terör örgütüne akýllara zarar boyutta destek verdiðini anlayýnca ve de Akdenize uzanan bir bölgede PKK devleti kurma giriþimlerini görünce, nasýl bir tezgahla karþý karþýya olduðumuzu bir kez daha anladýk. Ama Kemal Bey gibi gerçeklerle bir türlü yüzleþemeyen ya da anlamaza yatanlar olduðu sürece PKK sorunu Kürt sorunu adý altýnda devam eder de eder.
Bu gün Türkiye bölgenin en güçlü ülkesidir. Sadece bölgenin deðil, Ýngiltere'yle birlikte Avrupa'nýn da. Hele de Karadeniz'e ek, doðal gaz ve petrol bulabilirse Doðu Akdeniz'de o zaman kimse yanýna bile yaklaþamaz. Bu da AB'yi, korkutmakta, ABD'yiyse ciddi anlamda kaygýlandýrmaktadýr. Baþarýlý olmak için siyasi iradenin dik durmasý, Türkiye'nin çýkarlarýný bireysel ya da parti çýkarlarýnýn üstünde görmesi gerekir deðil mi Kemal Bey?
Þimdi, daha BB'ken, CB Erdoðan 12 Aðustos 2005 tarihinde Diyarbakýr'da "Demokratik Açýlým ve Milli Birlik Projesi" adý altýnda bir süreç baþlatýr.
"Bu soruna illa bir isim koyalým diyorsanýz, Kürt sorunu bu milletin bir parçasýnýn deðil hepimizin sorunudur. Benim de sorunumdur...Kürt sorunun ne olacak diyenlere diyorum ki ülkenin BB'ný olarak bu sorun herkesten önce benim sorunumdur...Cumhuriyet ilkesi ve anayasal düzen içinde, bu sorunu daha çok demokrasi, daha çok vatandaþlýk hukuku, daha çok refahla çözeceðiz.."
AK Parti iktidara gelmesinin hemen ardýndan OHAL'in kaldýrýlmasý, DGM'lerin kapatýlmasý, Kürtçe dil kurslarýnýn açýlmasý, pozitif ayrýmcýlýða varan ciddi ekonomik açýlýmlar düzenlenmesi, yaþayan diller enstitüsü kurulmasý ve TRT6 gibi devrim sayýlabilecek köklü düzenlemeler yapmýþtýr.
Tayyip Erdoðan'ýn, AK Parti gurubuna anlattýðý Demokratik Açýlým konuþmasý sorunun çözümüne yönelik somut bir örnektir:
".....Bu ülkede TC vatandaþlýðý üst kimliði altýnda yer alan her etnik kökendeki insan , Türküyle, Lazýyla, Kürtüyle, Çerkeziyle, Gürcüsüyle bizim kardeþimizdir, buna kimse gölge düþüremez."
Bu gün gelinen noktada en çok tartýþmaya neden olan konu "Kürtçe eðitim mi öðretim mi?" sorusudur. Bu güne kadar siyasi partilerden, STK'lara, devlet adamlarýndan askerlere bir çok kurum sorunun çözümü konusunda yüzlerce öneri dile getirmiþtir. Tayyip Beyin dediði gibi Türkiye kendi sorunu olan bu meseleyi ya da sorunu çözmek için uðraþtýðý sürece, baþkalarý devreye girmeye devam edecektir. Geçmiþte bir türlü atýlamayan adýmlar yüzünden sorun kendi mecrasýndan çýkarak Türkiye'nin kendisiyle bir tür sýnava dönüþmüþtür. Türkiye büyük bir devlettir; hem masada hem de sahada gücünü kanýtlamaktadýr. Sorunun son düðümünü de kendi çözecektir...