Ne yaþadýk biz?

Depremin sekizinci günü Times of Türkiye ekibiyle birlikte yola çýktýk. Önce Gaziantep, ardýndan Nurdaðý, Maraþ ve Hatay'a intikal ettik. Bölgede yaþanan felaketi aynel yakin bilmek ve bir sorumlulukla sizlere aktarmak istedik. Orada olduðumuz süre zarfýnda çekimler ve yayýnlar yaptý. Ýçeriklerimizi Time of Türkiye Youtube kanalýndan takip edebilirsiniz. Ben de elimden geldiðince gözlem ve tespitlerimi buradan aktarmaya çalýþacaðým.

"Asrýn felaketi" demek abartý mý?

Evvela þunu söylemek isterim, televizyondan izlediðimiz kadarý oralarda yaþananý anlamaya yetmiyor, emin olun. Ýnsanlarla konuþtuðunuzda da "deprem deðildi bu" cümlesini duyuyorsunuz. Bu yüzden en çok üzerinde durmak istediðim þey bu sürecin daha önce yaþadýðýmýz depremler gibi ele alýnmamasý gerektiði. Travmanýn atlatýlmasýndan bahsetmiyorum bile. Maddi hayatýn yeniden normale dönmesi de uzun bir süre alacak. Dolayýsýyla yardýmlar bahsi çok çok önemli. Yarýn öbür gün depremin verdiði zararý unutup bizler normal hayatlarýmýza döneceðiz ama devlet orada uzun bir süre belki iki milyona yakýn kiþiyi her ihtiyacýný karþýlayacak þekilde bakmak durumunda kalacak. Saðlýk, eðitim gibi hizmetlerden bahsetmiyoruz. Barýnma, ýsýnma, su, gýda, kýyafet, psikolojik destek...

Demek istediðim þu; yardýmlarýn devamlýlýðý çok önemli. Ekranlar deprem haberlerinin yanýnda baþka haberler de vermeye baþladýðýnda bizlerin de gündemi deðiþecek ve bugünkü hassasiyetimiz çok muhtemel azalacak ama devlet bunlarý yapmaya devam edecek. Bu duyarlýðý taze tutmanýn yollarý bulunmalý.

Yardýmlara ne kadar devam edelim?

Yardýmlara aralýksýz devam etmek gerekiyor. Çünkü ihtiyacýn boyutlarý çok büyük. Ne kadar yardým edersek denizde damla gibi. Toplanan yardýmlarýn daðýtýmý ve kullanýmý da bu bilinçle yapýlmalý. Bugünün yarýný da var, bugün olduðu gibi bir yýl sonra bile hala devam eden ihtiyaçlar olacak. Bir þiþe suyun bile ziyan olmamasý gerekiyor. "Depolarda var ama vermiyorlar" gibi yalan haberlere itibar etmemek gerek. Depolarýn her zaman dolu olmasý için bugün herkesin yüreði yanarken cömertçe yaptýðý yardýmlarýn daðýtýmý ve paylaþýmýnýn ehemmiyetle yapýlmasý gerekiyor.

Millet sahipsiz mi?

Koordinasyon, kriz zamanlarýndaki en önemli þey. Büyük bir felaket yaþandýðýnda her þeyin mükemmel olmasý mümkün deðil. Referansýmýz, kitap üzerinde mükemmel hazýrlanmýþ bir kriz koordinasyonu olduðunda, bu operasyonu insanlarýn yapacaðýný hesaba katmadýðýmýzda eleþtirecek çok þey bulabiliriz. Fakat bu yaklaþým, haksýzca olmasýnýn yanýnda sürece de olumsuz etki edecektir. Halihazýrda sahada gördüðümüz manzara asker, polis, AFAD, Kýzýlay, UKME ve adýný bilmediðimiz onlarca STK, 24 saat prensibiyle çalýþmaktadýr. Herkes bir iþin ucundan tutmuþ vaziyette. Tüm bu ekiplerin sevk ve idaresi, nerede neye ihtiyaç varsa yönlendirilmesi de yine AFAD'ýn baþkanlýðýnda bir koordinasyonla saðlanmaktadýr.

Ýlk gün her enkaza eþ zamanlý yardým gidebilir miydi?

Sanýrým en kritik konulardan biri bu. Yýkýmýn boyutlarýný gördüðünüzde bunun imkansýz olduðunu anlýyorsunuz. Hava koþullarý bile tek baþýna ulaþýmý olumsuz etkileyen bir faktörken depremin yýktýðý þehirlere giden otoyollarda da metrelerce yarýklar oluþmuþtu. Her enkazýn baþýna göndereceðiniz 50 kiþilik bir arama kurtarma ekibi þehirlerin içinde hazýr bekliyor olsa ancak ilk gün her enkazda eþ zamanlý arama kurtarma çalýþmasý yapýlabilirdi. Bu ise Türkiye için deðil hiçbir ülke için imkanlý deðil. Ya da deprem tek bir þehirde olsaydý yine mümkündü. Ama köyleri ve ilçeleriyle 10 þehre yayýlmýþ bir yýkýmdan, Türkiye'nin nüfus ve yüzölçümü olarak yaklaþýk 6'da birini kapsayan bir büyüklükten bahsediyoruz. Böyle bir durumda ilk günkü tablodan hareketle millet sahipsiz algýsý oluþturmaya çalýþmak milletin acýsýndan siyasi rant elde etmek için yapýlmýþ bir ahlaksýzlýktýr.

Ancak yýkýmý yaþayanlarý, o geceki can pazarýndan sonra enkaz baþýnda yakýnlarýnýn sesini duyup kurtarýlmalarýný bekleyenleri anlamak durumundayýz.

Ne televizyon seyrediyorlar, ne de depremin boyutlarýyla ilgili genel bir kavrayýþa sahip olabilecek durumdalar. Kendi evlerinin enkazý baþýnda yakýnlarýndan ses nefes duymak için dua ediyorlar.

Tüm olumsuz koþullara raðmen ilk günden itibaren arama kurtarma çalýþmalarýnýn baþlayabilmiþ olmasý önemliydi. Nitekim ikinci günle birlikte Türkiye kendi bünyesindeki arama kurtarma ekiplerinin intikalinde önemli bir sayýya ulaþtý.

Sahada hangi STK'lar var?

Bu soru sorulmamasý gereken bir soru belki de? Niyetim STK'larý yarýþtýrmak deðil bu soruyu sorarken. Ama hakký teslim etmek adýna söylemek durumundayým. Türkiye yardým faaliyetlerinde tecrübeli bir ülke. Daha önce de ifade ettim, dünyada en çok yardým eden ülke unvanýna sahip. Bunu sadece devlet gücüyle yapmýyor tabii ki. Bu payeyi millet sayesinde hakkediyoruz. Türk STK'larý çadýr, gýda yardýmý, kurban organizasyonlarý vs. konularýnda çok ciddi bir tecrübeye sahip. Örneðin ÝHH, tek baþýna pek çok ülkeden daha yüksek bir kapasite ile çalýþýyor bu alanda. Sadece yetimlerle ilgili yaptýðý çalýþmalar bile tek baþýna hayranlýk uyandýracak boyutta.

Ayný þekilde Sadakataþý, Beþir, TÜGVA, Hüdayi Vakfý, Hayrat Vakfý... bunlar deprem bölgesinde biraz yürüdüðünüzde adýný gördüðünüz dernek ve vakýflar. Hani birileri diyor ya hafýzlýk merasimlerinde geçit töreni yapanlarý sarýklýlarý cübbelileri göremiyoruz diye, bu vakýflarýn tamamý Allah ricasýný önceleyerek oradalar. Milletçe bu kadar hamiyetperver olmamýzýn, birinci sebebi Müslümanlýðýmýz çünkü. Çünkü Müslümanlýk iyi insan olmayý emreder her þeyden önce, dayanýþmayý, barýþý, yardýmlaþmayý, hakký teslim etmeyi... Depremi bile dindarlara çemkirme vesilesi yapanlara aldýrýþ etmeyelim ve iþimize bakalým.

Gençler harikaydý!

Can kayýplarýný geri getiremeyiz, ama maddi kayýplar için devlet millet el ele çabalayacaðýz. Türkiye ayakta. Ölümden gayrýsýna çare var, buna iman etmiþiz. Deprem bölgesinde, çadýr kentlerde ve enkazlarda çalýþan gençlere inancýnýz artýyor. Ülkenin her yanýnda yardým toplama faaliyetlerinde nasýl çalýþtýklarýný biliyoruz. Ama sahada gece sýcaklýðýn -20'lere indiði koþullarda, arabalarýn içinde, gerekirse dýþarýda battaniyelere sarýlý olarak uyuyan, günlerdir tozun topraðýn içinde feryat eden afetzedelerin yarasýna az da olsa merhem olma gayretiyle çalýþan gençleri görünce insan gururlanýyor. Birileri hastage aktivizmi ile vicdanýný rahatlatmaya devam edebilir ama milletimizin asýl sermayesi bu gençler iþte. Her birine yürekten teþekkür etmemiz gerek. Umutlarýmýzý diri tutuyorlar.

Koordinasyon nasýl saðlanýyor?

Üç merkezde hem çadýr kentleri hem arama kurtarma çalýþmalarýnýn devam ettiði alanlarý hem de koordinasyon noktalarýný ve sahra hastanelerini ziyaret ettik. Üniversite kampüsleri ve stad gibi geniþ alanlara kurulan çadýr kentlerde bir rutin oluþmuþ durumda. Yeme, içme, ýsýnma, saðlýk hizmeti belli bir standarda kavuþmuþ. Çocuklar için oyun alanlarý kuruluyor. Ancak insanlarýn önemli bir kýsmý da evlerinin önüne çadýr kurmak istiyor. Hem tuvalet gibi ihtiyaçlarýný az hasarlý evlerinde gidermek için hem de eþyalarýný korumak için. Bu bir zorluk oluþturuyor. Barýnma alanlarýnýn bir arada olmasý hem enkaz kaldýrma çalýþmalarýnýn hýzlýca yapýlmasý, hem hasarlý binalarýn yýkýlmasý hem de gýda, saðlýk, ve temizlik gibi ihtiyaçlarýn insanlara ulaþtýrýlmasý açýsýndan zorunluluk.

Þehir hastaneleri, hizmeti aksatacak denli bir hasar almadýðý için bu illerimizde faaliyetlerine devam edebiliyorlar. Ayrýca daha az hasar alan Adana ve Gaziantep gibi illere ve duruma göre Ýstanbul ve Ankara'ya da sevk söz konusu. Askeri sahra hastaneleri de 2. günden itibaren hizmet veriyor. Yurt dýþýndan gelen saðlýk ekipleri de Türk doktorlarla birlikte çalýþýyor. Maraþ þehir hastanesinde Ürdün'den gelen ekiple görüþtük. 18 uzman doktor gelmiþ. Türk doktorlarla birlikte ameliyat yaptýklarýný anlattýlar.

Koordinasyon þemasýnda en tepede AFAD'ý dünya çapýnda bir kurum haline getiren Cumhurbaþkaný yardýmcýsý Fuat Oktay var. Gün gün yaptýðý açýklamalarla halký süreçle ilgili bilgilendiriyor. Maraþ'ta Ýçiþleri Bakaný Süleyman Soylu, Hatay'da Milli Savunma Bakaný Hulusi Akar ve Saðlýk Bakaný Fahrettin Koca var. Ve tabii ki valiler. Belediye baþkanlarý ve milletvekilleri. Sabah ve akþam toplanýyorlar. Enkaz yerlerinden cenazelerin kimlik tespitlerinin yapýlmasýna, hastanelere ve çadýr kentlere kadar her yerde durum ve ihtiyaç tespiti ve belirlenen ihtiyaçlarýn tedariki için çalýþýyorlar. Gün içinde Whatsapp gruplarý üzerinden iletiþim ve koordinasyon saðlýyorlar. Sabah-akþam da yapýlacaklar ve yapýlanlarýn tespiti için koordinasyon merkezinde toplanýyorlar.

Ancak Allah'ýn teselli edebileceði acýlar!

Depremin, bizim de alanda olduðumuz, 8, 9 ve 10. günlerinde dahi enkazdan canlý çýkartýlanlar oldu. Ama bu günlerden sonra artýk yoðunluk enkaz altýnda hayatýný kaybedenleri çýkartýp defnedebilmek. Yakýnlarý enkaz baþýnda bekleyenler artýk durumu kabullenmiþler. Biran evvel tamamýnýn çýkartýlmasý ve defin iþlemlerinin yapýlmasý için özel aydýnlatmalarla durmaksýzýn devam eden bir çalýþma var. Bir enkazda kepçe durdu mu anlýyorsunuz ki þimdi köpekler arama yapýyor. Bu þekilde vücut bütünlükleri bozulmadan ölülere ulaþýlmaya çalýþýlýyor.

Asla fotoðraf çektirmek istemiyorlar. Evlerinin enkazýna bile saygý gösterilmesini istiyorlar. Duygularýný paylaþmak adýna yanlarýna gittiðinizde bir süre susup sonra konuþmaya baþlýyorlar.

Ayfer kardeþimizle cenazesinin baþýnda kuran okurken tanýþtýk. Çekinerek yanýna iliþtim, onunla birlikte ben de dua etmeye baþlayýnca teþekkür etti. Allah razý olsun dedi. Sonra da gözyaþlarý içinde anlatmaya baþladý. Ablasýný, aðabeyini ve yaþlarý 4, 10 ve 13 olan üç yeðenini kaybetmiþ. Oracýkta peþ peþe hepsi çýkartýldýlar ve önümüze sýralandýlar. Ayfer kardeþimizin aðlarken dilinden dökülenler yürek parçalayýcýydý. "Onlara üzülmüyorum" dedi. "Ýnþallah hemen ölmüþlerdir. Enkaz altýnda kurtarýlma ümidiyle beklememiþlerdir. Ben biliyorum onlar þehit oldu. Ama þimdi ben nasýl yaþayacaðým. Benim tek neþem, tek eðlencem onlardý. Bana kimler hala diyecek þimdi...." dedi. Ancak Allah'ýn teselli edebileceði acýlar bunlar.