O anneler Diyarbakýr'ýn kaderini deðiþtirdiler!

2000'lerin baþý, PKK'nýn istediði zaman þehirde kepenk kapattýrabildiði, siyasi uzantýsý olan partiden baþkasýnýn þehrin sokaklarýnda bayrak asamadýðý, assa dahi sabahýna hepsinin toplandýðý yýllar...

Mesleðe yeni baþlamýþým. Ne vesile ile hatýrlamýyorum ama bir akademisyen ve gazeteci grubu olarak Diyarbakýr'a gitmiþiz. Hepimizin elinde havalimanýndan aldýðýmýz Diyarbakýr burmasý kutularýyla bilet iþlemleri sýrasýnda sohbet ediyoruz. Cengiz Çandar ve Hasan Cemallerin devri... Cengiz Çandar tam önümde yanýndakiyle konuþuyor. "Burasý Türkiye deðil" dediðini hatýrlýyorum. Ürpertici bulmuþtum, insan nasýl aðzýna sýðdýrýr da söyler bu sözü. Amacý PKK'nýn etkisini vurgulamaktý elbette. Gönlünden geçeni izhar ettiðini düþünmedim. Ama zaman içinde Türkiye'de kanýna mandacýlýk girmiþ aydýn gazeteci zümrenin ülkenin bazý þehirleri için çok kolay "Ver kurtul" kafasýna geldiðini gördük.

PKK, Rusya'nýn kontrolündeyken örgütün elebaþý Öcalan'a mikrofon uzatan Avrasyacýlar gibi, Amerika'nýn kontrolüne geçtiðinde de Amerikancýlýklarýyla maruf tipler birer PKK sempatizanýna dönüþtüler.

Solcusu da milliyetçisi de Ýslamcýsý da çok kolay bu kafaya gelebildi. Meðer tüm bu ideolojileri kesen asýl eksen Batýcýlýkmýþ.

Bu uzun giriþi neden yaptým; son Diyarbakýr ziyaretimde o günkü gözlemlerim ve Çandar'ýn kulaklarýmdan hiç gitmeyen o sözü geldi aklýma. Diyarbakýr Türkiye'ydi, hem de güzel ülkemizin en güzel þehri.

Ve ben bu zaman zarfýnda bir Diyarbakýr hayraný olarak, hem gazetecilik adýna hem de akademik çalýþmalarým nispetinde çok defa gittim Diyarbakýr'a.

Çözüm sürecinin sözde ýlýman ikliminde de çok oturdum Ulucami'nin önünde, Hasan Paþa Haný'nda. Çok dolaþtým Sur'un o kuçelerle örülmüþ arka sokaklarýnda.

PKK'nýn silah býrakacaðýnýn ilan edildiði 2015 Nevruz'unda da Diyarbakýr'daydým.

Hendek terörünün ortasýnda da gittim Diyarbakýr'a.

90'lý yýllarda faili meçhuller ve Hizbullah-PKK çatýþmalarýyla gündem olan Diyarbakýr'ý 2005'ten sonra yakinen takip ettim diyebilirim.

Bu ziyaretlerin bazýsýný gazeteci arkadaþlarým Fadime Özkan ve Kemal Gümüþ ile yaptýk. Çözüm süreci zarfýnda çok defa "ters giden bir þey" var diye konuþtuðumuzu hatýrlýyorum. Zira biz çözüm sürecine "milli birlik ve beraberlik" adýna bir anlam yüklerken PKK, HDP eliyle bölgede sosyolojik nüfuz alaný yaratýyordu.

Nitekim anlaþýldý ki Suriye iç savaþýný Türkiye'ye taþýmak ve böylece Doðu ve Güneydoðu illerinde kantonlar oluþturmak üzere harekete geçmiþler. Bizim çözüm süreci deðimiz þey sadece PKK ve HDP için deðil "ver kurtulcu" aydýnlarýmýz için de "çözülme süreci" olarak deðerlendirilmiþ.

ABD'nin istihbarat örgütü olarak iþ gören FETÖ ise tüm bu sürecin garantörü olarak görülmüþ. Türkiye'nin son 10 yýlda yaþadýklarýný anlayabilmek için PKK-FETÖ iþbirliðini iyi analiz etmek gerek. Her ikisinin ayný anda ABD ve Avrupa tarafýndan desteklendiði, Suriye ve Türkiye'nin parçalanacaðý bir planýn aktörleri olarak ihale aldýklarýný akýlda tutmazsak þayet; 6'lý masanýn kayyumlarý kaldýrma ve "KHK'lýlarý göreve iadede ýsrarýný anlayamayýz.

Tüm bu süreci tersine çeviren ise þüphesiz 2013'ten bu yana var gücüyle direnen siyasi irade oldu. Devlet içinde devlet kurmuþ FETÖ ve ülkenin bir bölümünde egemenlik kurmak üzere hareket eden ayrýlýkçý PKK'nýn iþbirliðine ve bunlarý kullanan, silahlandýran, istihbarat saðlayan ülkelere raðmen Türkiye baþardý!

Ýkinci kurtuluþ savaþý verdik denilince kimse abartý zannetmesin. Tam da böyle bir þeydi...

Kendi istihbaratýmýzý güçlendirdik, savunma sanayimizin yerlilik oranýný 20'lerden yüzde 80'lere getirdik. Ve çok çok önemli bir husus, devletimizi milletiyle, milletimizi devletiyle barýþýk kýldýk. Tüm bunlar güçlü bir siyasi irade sayesinde oldu.

Ve Diyarbakýr Anneleri...

Sadece bunlar da deðil, "Diyarbakýr Anneleri"nin katkýsý ve etkisini es geçemeyiz. Birileri kulaklarýný týkamaya devam etse de yüreði daðlanmýþ o anneler, HDP eliyle PKK'ya teslim edilen çocuklarýný geri isteyerek Batý'nýn, "barýþ-demokrasi-insan haklarý-ifade özgürlüðü" gibi kavramlarla ördüðü söyleminin kitle imha silahý olduðunu yüzlerine vurdu.

Evlatlarý PKK'nýn elinde rehin olduðu halde gösterdikleri cesaretle hiçbir þey boy ölçüþemez.

En son Anadolu Ajansý'nýn Zamanýn Durduðu An fotoðraf sergisi için gittim Diyarbakýr'a. AA muhabiri Esra Hacioðlu Karakaya Diyarbakýr Annelerini tek tek ziyaret ederek hem dinlemiþ hem de fotoðraflamýþ.

Bu vesileyle Hendek teröründe harap olmuþ Sur'u bir daha dolaþtým. Þehir bambaþka bir çehreye kavuþmuþ. Tarihi yapýlar restore edilmiþ, yýkýlanlar yapýlmýþ, Sur adeta yeniden hayat bulmuþ, þýk restoranlar, salaþ kafelerle cazibe merkezi haline gelmiþ.

TRT Kürdi Yayýn Koordinatörü Kemal Gümüþ ile Hendek terörü döneminde PKK'nýn karargah olarak kullandýðý Kurþunlu Camisi ve çevresini gezmiþtik, tabii ki sýký güvenlik tedbirleriyle. O günlerde makus bir talihi yaþayan bu tarihi yapý ve þehir bugün her bakýmdan mamur hale gelmiþ.

Diyarbakýr ikinci baharýný yaþýyor. Meydanlar cývýl cývýl, caddeler ýþýl ýþýl, kafeler týklým týklým...

Diyarbakýr Annelerinin bereketi!