Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Selahaddin E. ÇAKIRGİL
Tüm Yazıları

Okuyucu duygu ve düşüncelerinden bir buket...

Bu Pazar günkü 'Okuyucularla Hasbihal'de, okuyuculardan gelen değerlendirmelere kısa kısa değinelim.

* Amerika-S. Carolina'dan Necati Hoca, 'Sinagoglar, manastırlar, kilise ve mescidlerin dokunulmazlığı'yla ilgili olarak 31 Ocak tarihli yazımla aktardığım âyet meâllerine farklı yorumlar yapıldığını da hatırlatıyor.

-- Olabilir, Necati Hoca. 'Tenzil varsa, tefsir de olur ve tefsir varsa, tekfir de yoktur...' sözü de boşa söylenmemiştir.

* Fransa'dan Ayhan Erden dostumuz da, Gazze-Filistin konusunun bütün dünya kamuoyunu derinden meşgul ettiği bir sırada, Yahudilerin Hristiyan ülkelerinden tarih boyunca maruz kaldıkları tehcirleri, zorla sürgün edilmelerini konu alan uzuuun bir liste göndermiş.

-- Evet, Yahudilerin, Hz. İsâ'yı, Roma İmparatorluğu makamlarına öldürttükleri gerekçesiyle, Hristiyanlardan iki bin yıldır çok çektiler, bu doğru. Karşılaşılan, sel, tufan/ tayfun, bulaşıcı hastalık, zelzele vs. her tabiî felakette, hemen, 'mel'ûn'/ lanetli' dedikleri Yahudileri sorumlu bilen Hristiyan toplumlar, Pogrom veya Holocaust denilen toplu cinayetleri asırlarca işlediler.

Buraya kadar doğru da.

Ancak, tarih boyunca gördükleri o zulümler karşısında Yahudilerin kendi üzerlerine hep himaye kanatlarını çeken Müslümanlardan intikam almaya kalkışmalarını anlamanın bir mantığı yok. Ve dahası, Amerikan emperyalizminin bugünkü şefi Joe Biden 18 Ekim 2023 günü yaptığı konuşmada, 'Burada İsrail diye bir devlet olmasaydı, biz burada böyle bir devleti yine kurardık' itirafında bulunmuştu. Yani Hristiyanlar, asırlarca düşman bildikleri Yahudileri, Müslümanların üzerine saldırtmakla birçok hedeflerini gerçekleştirmekte, bir taşla vurmakta kullanmışlardır, kullanıyorlar. Yahudiler de silahsız-ordusuz çocuk, kadın ve savunmasız sivil kitleleri öldürerek, zafer ve sahte kahramanlıklar devşirmeye çalışıyorlar.

Ama Müslümanlar da kendi topraklarını son nefes ve son neferlerine kadar savunacaklardır, inşaallah.

* Rıdvan Kaya kardeşimiz, 31 Ocak tarihli yazımdaki, 'Gerçekleri çarpıtıcı yalan haberlerin bizim toplumumuzda, bazı Müslüman çevrelerde bile alıcı bulduğunu ve Müslüman coğrafyalarında, sessizliğin her yerde olduğunu yaymaya çalışıyor. Halbuki Orta Asya'daki Türkî cumhuriyetler ve Arab memleketleri dışında Jakarta'tan, Karaçi'ye İran'dan Afrika ülkelerine kadar protesto gösterilerinin olduğu' şeklindeki tesbitlerin önemli olduğuna değinerek, 'Maalesef pek çok Müslüman, Batı toplumlarındaki en küçük desteği önemserken, Müslüman halkların fedakârlığını, gayretini görmezden gelebiliyor. Bu konuda hükümetleri elbette eleştirmeliyiz ama Müslüman halkların samimiyetini, çabasını, fedakârlığını görmezden gelemeyiz. Bu yakınma söylemi bir müddet sonra bizi daha büyük çaresizlik duygusuna bile götürebilir, Allah korusun!' diyor özetle.

* İstanbul'dan Cemâl Aydın kardeşimiz de, aynı konuda, kitablarını Türkçeye kazandırdığı merhûm Roger Garaudy'nin kızının, telefonda, 'kendi yaşadığı Güney Fransa şehirlerinde Filistin ve Gazze Faciası üzerine İsrail rejimini protesto eden gösteriler yapıldığını ve amma bu gösterilerin Fransa medyasında hiç yer almadığını' söylediğini yazıyor.

***

Bu arada, geçen hafta içinde İstanbul Cerrahpaşa'da katledilen 'Diyarbekirli Ramazan Hoca' diye maruf, zamâne dervişi merhûm Ramazan Pişkin'in mazlûmâne bir şekilde katledilmesi üzerine yazdığım yazı dolayısıyla pek çok okuyucudan duygularını yansıtan mesajlar geldi. Bu mesajlara sütunun hacmi çerçevesinde, kısa kısa değineyim:

* Ali Kuzgun isimli okuyucu, "Ramazan Hoca'nın sözleri, bir dervişin sözlerine benziyordu. Bir konuşmasında, 'Dünya sizin olsun, bana iman yeter...' diyordu. İnanın yazınızı okurken, gözyaşlarımı tutamadım..." diyor.

* Cemâl Aydın bey de, aynı konuda, 'bir arkadaşım beni Ramazan Hoca'yla tanıştırmak için Diyarbekir'e götürecekti. Meğer İstanbul'daymış..' diyor.

* İstanbul'dan Ömer Bitlis de, "Ramazan Hoca, bu tüketim çılgınlığının, mufsidliğin yaşandığı çağa inat, ortaya koyduğu sade, mâneviyata değer veren birisiydi. 'Emr-i bi'l-maruf, nehy-i an-i'l-münker' kuralının değerinin unutulduğu çağda, tebliği öne çıkaran duruşundan dolayı Allah ondan razı olsun" diyor.

* Mevlûd Kahraman isimli okuyucu da "Ramazan kardeş, tesirli sözleriyle hizmet ediyordu. Yazınızdaki 'kiralık kaatil' ihtimaline katılıyorum. Sabıkası bozuk birini bulup kullanırlar. Geçen ay, Fatih Camii İmamı'nın bıçaklı saldırıda yaralanmasında da öyle bir sabıkalıyı buldulardı." diyor.

* Ömer Kaplan isimli okuyucu da 'Merhûm Ramazan Hoca'nın dediği gibi, mâlum zihniyet Kürtleri katledenlerle birlik oldu; Kemalist ve Apoistler. Onlar tek millettirler, zihniyetleri aynı... Allah korusun, bu zihniyet bir gün muvaffak olsa, CHP'nin yaptığının aynısını yapacaklardır. Bütün bunlar zaten emperyalistlerin bu topraklarda uyguladıkları siyasetin sonuçlarıdır...' diyor.)

* T. Karaduman isimli okuyucu da, 'Hiç tanımadım Ramazan Hoca'yı. Fakat vefatını duyunca sanki aile fertlerimden birini kaybetmiş kadar sarsıldım. Evet, bir kez daha anladım ki, iman kardeşliği, kan kardeşliği gibi değil, bambaşka...' diyor.(

* Süleyman Tekirdağlı da, 'Emperyalist dünya Orta Doğu'da güç gösterisi yaparken, Pakistan'la İran arasındaki gerilimin sebeplerini' sorup, 'İran ne yapmak istiyor?' diyor.

-- İki tarafın kendi ülkelerindeki rejimle silahlı mücadeleleri olan unsurları, karşı tarafa kaçıyor. İki taraf da, anlaşmalı ve haberli olarak, karşılıklı olarak o suçlu dediklerini vuruyorlar. Daha dün, Pakistan güçleri, İran sınırları içindeki 12 Pakistanlıyı daha öldürdüler. O sırada Pakistan ve İran dışişleri bakanları İslamâbad'da ise görüşüyorlardı.

Konuyu başka güç odakları büyütmeye çalışıyor.