Öldürebilselerdi cenazesinde halay çekip kahraman ilan edeceklerdi, şimdi hain oldu!

DHKP-C'nin müzik grubu Grup Yorum'un 27 Nisan günü örgüt üyesi Dilan Ekin hakkında yayınladığı bildiriyi okumuşsunuzdur.

Okumadıysanız mutlaka okuyun. Türkiye'de sol nedir, solun şiddetle ilişkisi nasıldır, anlayacaksınız. İnsan hakları, kadın hakları, yaşama hakkı gibi kavramların nasıl çiğnendiğini, bunların ancak örgüt için kullanılabildiğinde bir anlam ifade ettiğini göreceksiniz.

Dilan Ekin, örgütün öl emriyle kendini öldürmediği ve İbrahim Gökçek ve Helin Bölek'ten farklı olarak cenazesinde halay çekip örgüt propagandası yapmalarına izin vermediği için örgüt tarafından tehdit ediliyor.

Örgütü bu bildiriyi yazmaya iten en önemli sebep de Dilan Ekin'in tutuklu DHKP-C'lilerin ailelerini arayıp gerçekleri söylemesi. PKK gibi DHKP-C'nin de 'yoldaşları', 'hevalleri' için birer infaz makinesi olduğunu anlatması.

DHKP-C, örgüt üyelerine hitaben diyor ki, "Dilan Ekin ihanet etmiştir, gördüğünüz yerde yüzüne tükürün, lanetleyin onu."

Bu bir infaz emridir. Sadece Dilan için değil tüm DHKP-C'liler için de bir tehdittir. Aklınızdan bile geçirmeyin tehdidi!

Örgüte girersiniz ama örgütten ancak kefenle çıkarsınız tehdidi bu.

Bu örgütün bir de ayrıcalığı var, çünkü arkasında kapı gibi bir siyasi parti var! Örgüt üyeleri milletvekiliyle görüşeceğim diyerek Meclis'e girebiliyorlar. Ölüm orucuna yatıp sonra da milletvekillerini taleplerinin gerçekleşmesi için aracı yapabiliyorlar.

Bu örgütün bir avukatlar yapılanması var. Avukatları aracılığıyla adliye binasına girip savcı öldürebiliyorlar.

Bu örgütün bir müzik grubu var, şarkı-türkü söylüyoruz diye sanatçı muamelesi görebiliyor ve meşru araçları kullanarak örgüt propagandası yapabiliyorlar.

Bu örgüte hizmet eden gazeteciler var. "Hele bir sorun, neden öldürdük?" diyerek Şehit Selim Kiraz'ın katillerine mikrofon olabiliyorlar.

Burası Türkiye! Terör örgütü şayet solcu ise burada himaye görebiliyor.

DEAŞ deyince tüyleri diken diken olanlar, sol terör örgütlerine STK, örgüt mensuplarına da aktivist muamelesi yapabiliyor.

Grup Yorum'un yayınladığı bildiri twitter hesabında hala duruyor. Silahlı bir örgüt tarafından ihanetle suçlanmak ne demektir, herkes bilir. Bunun bir örgüt içi infaz anlamına gelebileceğini "Şiddete karşı sıfır tolerans politikası" izlediklerini söyleyen twitter da biliyor ama bakanları, devlet başkanlarını sansürleyen twitter, DHKP-C'nin müzik grubu Grup Yorum'un bu tehdit dolu mesajını makul buluyor.

***

YİNE KILIÇDAROĞLU YİNE 15 TEMMUZ FETÖ DARBESİ

CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yandaş tv kanalı KRT'de 15 Temmuz'da Atatürk Havalimanı'nda tankların önünden geçerek güvenli eve gidişini "Erdoğan da yürüyerek geçseydi, neden geçmedi, o başka bir konu, onu da konuşmalıyız" diyerek savundu.

Bu sözlere şimdi zırva deyip geçiyoruz belki ama Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz darbe girişimiyle olan ilişkisini tarih yazacak. Hiç kuşkum yok.

Türkiye'deki tüm darbelerde olduğu gibi CHP, bu darbenin de meşrulaştırıcısı, azmettiricisi, güven kaynağı, alkışlayıcısı, pusuda bekleyeni, güvenli evlerde darbe başarılı olsun diye umut edeni, caddelerde tank alkışlayanı olmuştur.

Bugünün CHP'si 27 Mayıs'ta başbakan astıran CHP'den bir adım ileri gitmemiştir.

"Kim darbe girişiminde bulunacaksa o tankın önüne ilk ben çıkarım" diye boş boş konuşan Kemal Kılıçdaroğlu tankın önünden uygun adım yürüyerek 'güvenli eve' geçmiştir.

Cumhurbaşkanı ise o gece kendisine düzenlenen suikasttan kıl payı kurtularak İstanbul'daki kulenin haberi olmaksızın ışıkları dahi yanmayan bir uçakla Atatürk Havalimanı'na inmiş ve o gece milletle beraber bu ülkenin kaderini değiştirmiştir.

Bu da kalkmış diyor ki "Ne var bunda o da benim gibi yürüyerek geçseydi."

İnsan gerçekten hayret ediyor; kimlere siyaset yapma yetkisi verilmiş. "CHP'ye de yazık" diyesi bile geliyor insanın.