Polis akademisinden üniversiteye; FETÖ'ye devam...

FETÖ bitmedi. Bu gerçeği sık tekrarlıyoruz.

Çünkü giderek basıncı artan bir gerilim ve kutuplaşma atmosferi var. Muhalefet, Biden'ın da desteğiyle sandık dışındaki yollara bel bağlamış durumda.

Bir kaos beklentisi, "Türkiye yönetilemiyor" algısı ile birlikte pompalanıyor.

İçerde bu beşinci kol faaliyeti için hazırda tutulan elemanlar, hâlâ kendilerini gizleyen kripto FETÖ'cüler.

ABD ve NATO, FETÖ'den onun için vazgeçmiyor.

Washington, FETÖ elebaşı Gülen'i onun için himayeye devam ediyor.

FETÖ elebaşına habire teminat veriliyor. 15 Temmuz'da başaramadıklarını bu defa küresel ekonomik saldırılar, terör ve sosyal medya üzerinden verilecek destek ile başaracaklarını vaat ediyorlar.

FETÖ'nün bitmediğini, neredeyse her gün yapılan FETÖ operasyonları doğruluyor.

Çoğunda gözaltına alınanlar, tutuklananlar, kamu kurumlarından KHK ile ihraç edilenler. CHP ve şürekâsının "suçsuz" göstermeye çalışıp af vaadinde bulundukları...

Hafta başında dikkat çekici farklı bir operasyon oldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında; 2015'te Polis Akademisi'nde öğrenciyken ihraç edilen, akademinin kapatılmasından sonra da YÖK tarafından yerleştirildikleri farklı üniversitelerde, örgütle irtibatlarını sürdürdükleri tespit edilen 23 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi.

FETÖ'cülere merhamet rolü oynayan siyasilere ve sinsi FETÖ'cülere insanî bir soru soralım.

Devletin merhamet ettiği, tekrar ihanet ederse ne denir?

Devlet, FETÖ ile irtibatları dolayısıyla bunları kamudan ihraç etmiş ama üniversitelerde tahsillerine devam etmelerine izin vermiş.

Normal insanlar için ne düşünülür?

Bunlar bir hata/yanlış yapmışlar. Devlet bunlara güvenini kaybetmiş. Kamuda çalışmalarına endişe ile bakmış. "Bunlar pişman olmuyorlar, yarın öbür gün yine devlete karşı bir hareketin içinde hem de intikam duyguları ile yer alabilirler. Ama onlara bir tövbe imkânı verelim. Bir daha düşünsünler. Üniversitelerde kendilerine yeni bir hayat kursunlar..." demiş.

Ama ne olmuş.

YÖK tarafından yerleştirildikleri üniversitelerde, FETÖ ile yeniden irtibat kurmuşlar. Kaldıkları yerden devlete ihanete devam etmişler.

Hep söylüyoruz; bu millet her yanlışı affeder, ama ihaneti asla affetmez.

Hiçbir devlet de ihaneti affetmez.

Çünkü affetmek demek, ihanetin tekrarına yol vermek demektir...

Niye pişman olmuyorlar? Niye pes etmiyorlar.

Puta tapar gibi taptıkları FETÖ elebaşı, "pes etmeyin, kaçın, tekrar ve daha güçlü geleceğiz" diyor.

Mehdi olduğuna inanan Gülen, "bir din adamı, kendi hükümetine, devletine savaş açmaz. Hata ettim, yanlışı kabul ediyorum" dese bütün terör yapısı çözülür.

Herkes kendisi olur, hayatın normal akış yollarına döner.

Gülen bunu aklından bile geçirmedi.

Tam tersine bırakınız din adamlığını, bütün insanî/milli değerleri ayaklarının altında çiğneyerek; "Yunanistan bizim kardeşimiz, İngiltere, Almanya bizim kardeşimiz. Bize kapılar açıyorlar" diye daha geçenlerde konuştu...

Kendisine körü körüne bağlı olanların yakasını bir türlü bırakmıyor.

Her hafta Yunanistan'a iltica etmek isterken yakalanan FETÖ'cüler var. Kimileri çoluk çocuk Meriç nehrinin sularında hayatlarından oldular.

FETÖ elebaşı Gülen, hâlâ yurt dışında ihanet lobileri kurup Türkiye düşmanlığı yapıyor. Geri adım atmayı aklından bile geçirmiyor. "Ben özür dilemem" diyor. Ekliyor: "Peygamberimiz Ebu Cehil'den özür mü diledi?"

Bu kafa yapısında biri milletin ve devletin düşmanları ile iş tutuyor.

Muhalefet liderlerine soralım: Böyle birini desteklemek hiç onurunuza dokunmuyor mu?