Rusya ayı evet! Ama Batı çok mu medeni?

Savunma birliği olarak NATO'nun, Batı değerleri bütünü olarak AB'nin yalan olduğunu yaşayarak gördük.

Uzak geçmiş uzakta dursun. Türkiye terörden en fazla zarar gören ülke olmasına rağmen terörle mücadelesinde ne NATO ne AB gerektiği kadar destek oldu Türkiye'ye.

Bilakis terör örgütlerini beslediler, desteklediler. FETÖ lideri Amerikan ekmeği yiyor hala. Firari FETÖ'cüler, PKK'lılar, darbeciler, Can Dündar gibi atıklar Birleşik Devletlerde ya da Avrupa Birliği ülkelerinde saklanıyor.

Türkiye topraklarına sınır ötesinden füzeler düşerken Patriotları söküp götürdüler. "Hava savunma sistemine ihtiyacımız var" dediğimizde müttefikleri olan Türkiye'ye paramızla silah satmadılar ama terör örgütü PKK'ya bedavaya silah tedarik etmekten de geri durmadılar.

Batı medeniyetini ideallerin, değerlerin anavatanı ve daimi koruyucusu gibi gösterirken o ideallere, değerlere önce kendileri ihanet ettiler.

Evvel ezel öyleydiler aslında. Girdikleri coğrafyaların yeraltı yerüstü zenginliklerini sömüren, sırf derileri kara diye insanların boyunlarına tasma geçirip köleleştiren, tarlalarda fabrikalarda karın tokluğuna çalıştıran onlardı. Daha dün sayılır, 1960'lara kadar "insan hayvanat bahçelerini" günde 40 bin Avrupalı geziyordu. Kafeslere konup İngiltere'de, Fransa'da, Avusturya'da, Hollanda'da... sergilenen kara derilileri görmek için medeni Avrupalılar birbirini eziyordu.

Üzerinden bir soğuk savaş geçti. Hiçbir şey değişmedi.

Tenin esmerse, Ortadoğu'da, Afrika'da ya da Asya'da doğmuşsan, Hıristiyan ya da ateist değilsen, ülkene ihanet etmemişsen seni, yaşama isteğini, haklarını ve özgürlüklerini değerli görmezler. Açlıktan, susuzluktan, hastalıktan, tepene atılan bombalardan ya da kimyasal silahlardan dolayı ölebilirsin.

Polonya sınırında ölümcül soğuklarda çamur içinde donarsın. Akdeniz'de botun batmışsa, sahile vuran ufacık bir bebeksen ve bir şekilde cesedin çıkmışsa karşılarına, evet ağlarlar, haber yapıp çeşitli platformlarda konuşurlar. Ama sonrası yok.

Sonra yine Yunan sahil güvenlik güçleri "medeni Avrupa'ya" yaklaşan her botu şişler. Bottakiler kara tenli kara gözlüdür.

Filistin'de Siyonist İsrail askerlerinin evlerine el koyduğu, dövdüğü, kollarını ezdiği ya da çenesini kırdığı, babasının dizinin dibinde kurşuna dizdiği, kumsalda futbol oynarken yaylım ateşe tuttuğu bir çocuksan yok gibisin. Görmek dahi istemezler.

Tenin esmerse boğulmak, donmak, kimyasal solumak, bombalarla parçalanmak, tecavüze uğramak, işkence görmek kaderindir, hayatın normal akışıdır bu.

Ama işte bir başka emperyalist, kaba güçle Avrupalılara benzeyen bir coğrafyaya girerse çanlar sarı saçlı, mavi gözlüler için çalar.

Onlar insandır çünkü! Hakları, özgürlükleri, dokunulmazlıkları vardır ama esmer tenliler pek öyle değildir! İhmal edilebilir, görmezden gelinebilir, ölebilirler.

Oysa insan olmanın, medeni olmanın, vicdan ve değer sahibi olmanın yolu insanları derisinin rengine, saçının teline göre ayırmadan aynı kıymeti vermekten geçer.

Rus işgali yüzünden evlerinden ülkelerinden çıkıp komşu ülkelere sığınan ve sayıları daha şimdiden milyonu bulan sivillerin kadınların ve çocukların yaşadıkları acı Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Yemen'de aynı kaderi paylaşan insan kardeşlerinin yaşadığından daha farklı değildir.

İnşallah Ukrayna Suriye'ye, Afganistan'a, Irak'a benzemez. İnşallah devletlerin küresel paylaşım savaşı emperyalistlerin/kapitalistlerin başına geçer de bu korkunç savaşların ortasında kalan Ukraynalılar dahil tüm insanlar bir nefes alır.

Ve umarız "sarı saçlı, mavi gözlü" Ukraynalılara duydukları merhamet ABD'ye ve Avrupa'ya insan olmanın asgari ölçülerini hatırlatır. Irkçılığın, ayrımcılığın çirkinliğini öğrenmeleri insanlık için küçük, batı için önemli bir gelişme olacaktır.

Lakin durum pek parlak değil. Batı kendisini bu siyasi krizden çıkaracak bir lidere sahip olmadığı gibi içine düştüğü insani krizden çıkaracak bir fikir/gönül adamından da yoksun anlaşılan.

Rus Şef Gergiev'in Münih Filarmoni Orkestrası'ndan atılması, bir İtalyan Üniversitesi'nin Dostoyevski dersini kaldırması, Netflix'in Tolstoy'un şaheseri Anna Karanina uyarlamasını iptal etmesi gibi tepkiler ölçüsüzlüğü ve duygu durum bozukluğunun açık ispatı.