Hani diyoruz da yeni nesil ne bilsin 90'larý. Onlara çöp daðlarýný, hastane kuyruklarýný, haftada bir gelen suya þükrettiðimiz günleri anlatmayýn. Bilmezler çünkü varlýða doðdular.
Tüm bu hizmetleri, "yapacak tabii, iþi bu" þeklinde deðerlendiriyor.
Hani diyoruz ya; yeni nesil Türkiye'de kýzlarýn baþlarý örtülü diye okullara alýnmadýðý günleri nereden bilsin? Bilemezler çünkü onlar bu haklarýn gasp edilmediði bir ülkeye doðdular.
Kýzmayalým gençlere bunlarý bilmiyorlar diye. Ama bilmiyorlar diye anlatmazlýk da etmeyelim.
Toplumsal bir Alzaymýr'a duçar olmamak için, baþa kakmadan hafýza tazelemekte fayda var.
Kadýnlarýn seçme ve seçilme hakkýna 1934'te deðil taa 2013'te kavuþabildiðini söyleyelim mesela. Söylemezlik etmeyelim.
Kitaplar "Türk kadýnýna seçme ve seçilme hakký 1934'te..." der ama o iþ öyle olmadý.
Gerekli görüldüðünde kullandýklarý oya darbe ile el konulmuþ olsa da, 5 Aralýk 1934'te tüm kadýnlar sadece seçme hakkýnda kavuþtu. Seçilme hakkýný ise ancak bazý kadýnlar kullandý. Kadýnlarýn ekseriyetinin seçilme hakký ise 80 yýl boyunca gasp edildi.
Kanunsuz ve dayanaksýz bir þekilde üstelik. Takýntýlý bir laiklik anlayýþý sebebiyle...
Tüm kadýnlarýn seçilme hakkýný kullanabilmeleri ancak 2013'te mümkün oldu. Kadýnlar için eþit haklar mücadelesinin 1800'lere giden tarihi düþünülünce çok yeni, öyle deðil mi?
Hangi birini söyleyelim; azýnlýk vakýflarýnýn mallarýnýn iadesi konusu mesela. AK Parti döneminden önce kimsenin aklýnýn iþi deðildi. "Türkler soykýrým yapmýþtýr" diyen, vatan, millet, bayrak önemsemeyen 'Yeni CHP' profilinin nasýl bir savrulmanýn neticesi olduðunu en iyi anlatan örneklerden biridir bu.
Bir taraftan "Sýnýr namustur" derken diðer taraftan terörle mücadele için TSK'ya sýnýr ötesi harekat izni vermemek gibi...
Karabað'ý 30 yýl sonra özgürlüðe kavuþturan savaþta Azerbaycan'ýn yanýnda olamamýþ bir partiye dönüþtü CHP.
Vaktiyle, sonu Aþkale'de kürek mahkumluðu olan Varlýk Vergisi uygulamasýndan azýnlýklarýn mallarýna el konulmasýna kadar ne kadar yaðmacýlýk varsa hepsinin baþýydý.
Gelgelelim bugün, ellerine imkan versen Aðrý'dan Maraþ'a ülkenin bir kýsmýný Ermenistan'a tapulayacak týynette siyasetçilerle dolu CHP.
Ne demiþtik en baþta? Sanki bunlar hiç yaþanmamýþ gibi bir hal var Türkiye'de. Þimdi gidin sorun azýnlýk cemaatlerinin ileri gelenlerine. Hepsi unutmuþtur belki de, daha düne kadar vakýf mallarýnýn iadesi için çaldýklarý kapýlarýn yüzlerine kapandýðýný.
Dersim'de dedeleri katledilen Alevilere sorsan onlar da belki, dedelerinin katilleriyle birlikte, "Cemevine statü" diye baðýrýyordur bir eylemde.
Ýnsan unutuyor iþte. Ýnsanoðlu unutunca insan nesli de unutuyor, nesiller unutunca toplum hafýzadan siliyor.
Kürtçe ve Kürtler hakeza; düne kadar ne adý ne lisaný vardý Kürtlüðün.
Kürt vardýr demek dahi suçtu. Kürtçe sanki bir lisan deðil de yüksek tahrip gücü olan bir silahtý. On yýllarca böyle bir muamele gördü. Sonra Kürtleri ve Kürtçeyi sahiplenen, "Türkiye Kürtlerindir, Kürtçe Türkiye'nin dilidir" diyen bir lider geldi.
Bu topraklarda istismar bitmez, bitmeyecek de. Ama hafýza kaybý yaþamayalým diye biz söylemeye devam edeceðiz. Kürtlerin ret ve inkar politikalarýnýn mimarlarý bugün siyasi programlarý en iyi ihtimalle teritoryal özerklik olan HDP ile ittifak içinde, üstelik Meral ablalarýnýn kefaletinde...
Ýnsan unutur, biz hatýrlatalým!
Bizim yazdýklarýmýz kifayet etmez belki.
Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn Batman ziyaretinde konuþan o genç kýz söylesin o halde:
"Dün evimizde konuþmaya korktuðumuz dilimizi bugün Cumhurbaþkanýmýzýn karþýsýnda rahatça konuþabiliyorum.
Serok Erdoðan, ser seva, ser çava."