Son dönemlerin en popüler, en anahtar ve en baskın kavramlarından birisi normalleşmedir.
Mısır'la ilişkilerin normalleşmesi, Yunanistan ile normalleşme, ABD ile normalleşme...
AB ile ilişkilerin normalleşmesi, NATO ile ilişkilerin normalleşmesi...
Doğu Akdeniz'de normalleşme, Karadeniz'de normalleşme...
Asker-sivil ilişkilerinin normalleşmesi, siyasi parti ilişkilerinin normalleşmesi...
Küresel salgına karşı normalleşme, ekonomide normalleşme, turizmde normalleşme, ticarette normalleşme...
Kontrollü normalleşme, yeni normalleşme, tedrici normalleşme...
Normalleşme planı, normalleşme haritası, normalleşme takvimi...
Normalleşme genelde bozulan ilişkilerin, durumların, göstergelerin düzelmesi anlamında kullanılıyor.
Yıllardır Mısır'la ilişkilerin dondurulmasını eleştiren muhalefetin, ilişkilerin tekrar başlamasını eleştirmesi tuhaf bir normalleşme direnci olarak görülebilir. Bozuk, kopuk, zayıf diye eleştirilen hallerin normalleştirilmeye çalışılmasının tekrar eleştiri konusu yapılması gerçekten ironiktir.
Muhalefet hangi konuda olursa olsun normalleşme süreçlerini eleştirmek yerine daha iyiyi aramak, daha ileriyi zorlamak şeklinde bir tavır sergilemelidir.
Normalleşme kavramının köken itibariyle iki vurgu içerdiği doğrudur. Bunlardan birincisi olağanlıktır, ikincisi kurala-ölçüye bağlı bir düzendir.
Normal bir yönüyle olağan, sıradan, alışılageleni ifade eder ama normalleşme de asıl vurgu, olması gerekene yöneliktir. Bu yüzden normalleşme daha iyiye yönelik bir ideali de içinde barındırır.
Bu yönüyle normalleşme sadece eski normale dönmeyi değil, dahi iyi olan yeni normale ulaşmayı hedefler.
Kötüleşen, bozulan, krize giren mevcut hali eski hale çevirebilmek elbette bir düzeltme, onarma, tamir eylemi gerektirir. Ama bu süreç aynı zamanda bir iyileştirme, daha iyi hale getirme süreci olmak durumundadır.
Eski noktaya dönmek kötüleşen hale göre ileri bir aşama gibi görülse de asıl ilerleme eski hali de iyileştirmedir.
Türkiye, AK Parti döneminde asker-sivil ilişkilerinden AB ile ilişkilere, ekonomiden ticarete kadar birçok alana ciddi normalleşme başarıları kaydetmiştir.
Gezi olaylarından 17 Aralık kumpasına ve 15 Temmuz kalkışmasına kadar bazı olaylar bu normalleşme süreçlerini baltalamaya yönelik anormallikler olarak ortaya çıksa da Türkiye normallerini demokrasiden ekonomiye kadar her alanda korumayı başarmıştır.
Terör örgütleri kural ve düzeni ifade eden normallerin baş düşmanıdırlar ve eylemleriyle bunu yok etmeye çalışırlar. Türkiye düzen, güvenlik ve istikrar anlamında bu meydan okumalara da göğüs gererek normallerini korumayı başarmıştır.
Şimdi gündemde bulaşıcı hastalığa karşı bir normalleşme hedefi var.
Bütün dünyanın gidişatını, siyasetini, sosyolojisini, kültürünü, ticaretini dramatik değişikliklere uğratma eğilimi taşıyan küresel salgına karşı sağlanacak normalin eski hali yansıtmayacağı ve yeni normal olacağı da çok açık.
Normalleşme süreçlerine karşı siyasi partilerden beklenen dışarıda milli duruşu, içeride milli dayanışmayı desteklemek olmalıdır.
Türkiye'nin son dönemdeki her normalleşmesi büyük bir kazanımdır ve bu kazanımların değeri iyi bilinmelidir.