Dünyada küresel bir deðiþim dönüþüm yaþanýyor. Bir yandan insan üzerindeki genetik çalýþmalarla 'insan', diðer yandan yeni bir soðuk savaþ dönemini andýran 'kutuplaþmalar' yeni çaða hazýrlanýyor. Ýktisat hocalarýmýzýn þu cümlesi hep kulaklarýmda çýnlayarak bakýyorum bu hýzlý çevrime: Hiç bir ekonomik sistem, siyasi otoriteye dayanmadan oluþmaz ve ayakta duramaz.
Bu açýdan baktýðýmýzda, kontrolsüz þekilde obezleþmiþ liberal uluslararasý sistemin ardýndaki ABD ve onun maddi gücü kadar siyasi sistem olarak dünyaya lanse ettiði hatta Afganistan ve Irak iþgallerinde sebep olarak öne sürdüðü; 'yaþam þekli', geçen yüzyýlda ciddi bir meydan okumaya dönüþmüþtü... Özellikle Sovyetlerin çökmesinden sonra, liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi, toplumsal refaha giden ve demokrasinin temelini saðlamlaþtýran baþlýca yol kabul edildi.
Fakat hatýrlayacaksýnýz bu tek kutupluluk çok uzun sürmedi. Yeni ekonomik güçler baþ göstermeye baþladý, Çin örneðinde olduðu gibi, Kore'de, Endonezya-Malezya'da olduðu gibi yeni kalkýnma modelleri ortaya çýktýkça, ki bunlar ayný zamanda yeni güç çeþitlenmesiydi, ABD hegemonyasýný kýsmen de olsa baskýn 'solo' güç olmaktan çýkarttýlar.
Özellikle Çin'in, 1990'lardan itibaren etkileyici bir büyüme performansý yakaladý. Bu arada Batý dýþý yeni ekonomik-siyasal birlikler ortaya çýktý. BRICS gibi; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika'nýn oluþturduðu yeni bir birlik... Yine, ABD'nin öncülüðündeki liberal modelin 2008 sonrasý dönemde yaþadýðý ve artýk küreselleþmiþ enflasyon krizi, yeni arayýþlarýn pimini çekti...
Yepyeni bir çaðýn baþýndayýz.
Ýkinci Dünya Savaþý'ndan sonra baþlayan Soðuk Savaþ döneminin sona ermesinden ve SSCB'nin daðýlmasýndan sonra Avrasya coðrafyasýnda, Türki devletler ve Balkanlarda yeni siyasal oluþumlar ve devletler ortaya çýkmýþtý.
Bu coðrafyanýn jeo-stratejik konumu ve sahip olduðu enerji kaynaklarý, küresel güçlerin nüfuz mücadelesine giriþmesine neden olmuþtu. Bunun sonucunda bu bölgeler, bilinçli þekilde, dünyanýn en istikrarsýz bölgeleri haline getirilmiþti. Çünkü istikrarsýzlýk dýþarýdan müdahaleyi kolaylaþtýran ana faktördür.
Küresel güç odaklarýnýn hedef bölgeler üzerinde tatbik etmeye çalýþtýklarý stratejiye; "Büyük Oyun" adý verilmektedir. Amerikan fikir babalarýndan Brzezinski'nin kitabýna ad olarak koyduðu "Büyük Satranç Tahtasý" da aslýnda bu büyük oyunun oynanacaðý zemini ifade etmektedir...
Soðuk Savaþ sonrasý dönemde iki kutuplu dünya düzeninin sona ermesiyle sistem içerinde güç projeksiyonu yeniden inþa edilmiþ, Sovyetler Birliði karþýsýnda Amerika Birleþik Devletleri (ABD) üstünlük elde etmiþ ve yenidünya düzeninin temelleri, 'tek kutupluluk' üzerinden atýlmýþtý. Þu anki çok kutupluluk ve yeni insan- yeni dünya hedefleri baðlamýnda ise durum, çok daha karmaþýktýr. Ýki kutuplu yapýsal düzen içerisinde inþa edilen ortak güvenlik tehditleri yerini çok kutuplu yapýsal düzene býrakmýþtýr. Bu durum; devletlerin düþmanlarýný doðrudan tanýmlayamadýðý, hibrit ve asimetrik güvenlik tehditlerinin ön plana çýktýðý yeni bir düzen getirmiþtir. Komþumuz Yunanistan'ýn silahlandýrýlmasý veya PKK, PYD, DAEÞ gibi terör örgütlerinin aracýlýðýyla sürdürülen vekâlet savaþlarý örneðinde olduðu gibi...
Dünyanýn geliþen ve deðiþen þartlarý dolayýsýyla, önümüzde önemli tehditlerin ve ayný zamanda da çok büyük fýrsat ve imkânlarýn olduðu bir dönemdeyiz. Dünya yeniden yapýlanýyor; ekonomik bakýmdan, siyasi bakýmdan, güç mücadeleleri açýsýndan fevkalâde zor ama Türkiye gibi bir ülke için de önemli fýrsat ve imkânlarý içinde barýndýran bir döneme giriyoruz.
Bu bakýmdan tüm devletlerin iç güvenlik meselesini ilk sýraya aldýðý bir dönemeçte, Türkiye'nin uluslararasý adalet ve barýþtan bahsetmesi, baþta deðindiðimiz 'insan' ve 'yeni dünya' idealleri için çok deðerli bir söylemdir.