Bu baþlýðý attým çünkü seçime dair tespitlerimi bir seri halinde yazmak istiyorum. 14 Mayýs Pazar günü gerçekleþen Türkiye'nin seçimine çýkarýmlarýmý ve gözlemlerimi bu baþlýk altýnda kaleme alacaðým.
Evvela, AK Parti'nin efsane sloganlarýndan biri gelsin; "Durmak yok, yola devam!"
Seçimin çok katmanlý, çok düzeyli analizlerini yapýyoruz, yapacaðýz. Ancak seçmenin kararýný ilk elden herhalde Erdoðan ve AK Parti ile özdeþleþmiþ bu sloganla ifade edebiliriz:
"Durmak yok, yola devam!"
Önce biraz kiþisel sürecimden söz etmek istiyorum. Bir süredir bu köþede yazý yazamýyordum. Sebebi milletvekili olarak sahada çok yorun bir çalýþma temposu içerisinde olmamdý. Az bir farkla listeden çýkamadým. Olanda hayýr vardýr. Asýl deðerli olan netice deðil çabamýz.
35-40 gün süren kampanya boyunca baþka hiçbir þekilde temas etme imkâný bulamayacaðým kadar çok kiþiyle görüþtüm. Sadece selam verip geçmedim; hem dinledim hem anlattým. Bir gazeteci, akademisyen ve siyasetçi olarak cebime koyduðum en kýymetli tecrübe oldu bu çalýþma süreci. Bu fýrsatý veren Cumhurbaþkanýmýza kiþisel olarak da teþekkür borçluyum.
Benimle birlikte sahada çalýþan ve bugün milletvekili listelerinde olmayan çok sayýda arkadaþýmýz var. Her biri büyük bir fedakarlýkla çalýþtý ve günün sonunda olanda hayýr vardýr diyebildi. Bu hususu özellikle vurgulamak istiyorum. Zira AK Parti'nin en önemli avantajlarýndan birisidir bu. Siyaset sahasýnda gösterdiði fedakarlýðýn her zaman bir karþýlýðýnýn olmayacaðýný bilir. Siyaseti dava ve hizmet vesilesi olarak gören insanlarla birlikte çalýþtýk bu süre zarfýnda. Hepsi çok deðerliydi.
AK Parti teþkilatý, Türkiye için çalýþarak Allah'ýn rýzasýný kazanacaðýný düþünen insanlardan oluþuyor. Çünkü Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn gayretini görüyor. Ve onunla ayný davaya inanmýþ olmayý, ayný dava için çalýþmayý þeref sayýyor.
Seçimin neticesine geçmeden birkaç þey daha söylemeliyim; Cumhurbaþkanýmýzýn seçimin galibi olacaðýna dair hiçbir þüphemiz yoktu. Ýlk turda mý ikinci turda mý olacak? Bundan emin deðildik. Sahada gördüðümüz enerji, meydanlarý dolduran kalabalýklar anketlerden daha güvenilir tahminler yapmamýzý saðladý. Seçmen zaferi müjdeledi ancak hükmün yerine getirilmesini iki hafta sonraya erteledi.
Muhalefet büyük bir yenilgi aldý. Neden büyük bir yenilgi diyorum? Sonuçta Kemal Kýlýçdaroðlu CHP'nin genel baþkaný olduðu günden bu yana mütemadiyen yeniliyor. Ama bu sefer beklentiyi o kadar yükselttiler ki artýk kitlelerini Anti-Erdoðanizm ile bile konsolide edemeyecekleri kadar öfkeli ve gerçeklikten uzak bir duruma sürüklediler.
Artýk sorularla devam edebiliriz.
1-Erdoðan mý kazandý, Kýlýçdaroðlu mu kaybetti?
21 yýldýr iktidarda olan bir siyasi lider olarak rakibine 5 puan fark attý. Sinan Oðan ve Kýlýçdaroðlu'nun aldýðý oylarýn toplamý Erdoðan'ý geçemiyor. Dünyanýn neresine giderseniz gidin bu çok büyük bir baþarýdýr. Seçim neticelenmedi belki ama galip gelen Erdoðan oldu.
Erdoðan'ýn karþýsýna çýkabilmek ve yüzde 45 oy alabilmek Kýlýçdaroðlu'nun baþarýsý olarak okunabilir. Bu, kiþisel karizmasý ve siyasi liderlik özellikleriyle elde ettiði bir baþarýsý olmaktan çok yerel yönetimler seçimlerinde çalýþtýðýný düþündükleri ittifak formülü ve kapalý kapýlar ardýnda yürüttükleri pazarlýk siyasetinin neticesi.
Þimdilik burada býrakalým, bir sonraki yazýda seçimin ana belirleyicisini konuþalým.