Ukrayna ve Rusya kaybetti, ABD kazandı

Çocukların öldüğü hiçbir savaşın kazananı olamaz ama Rusya-Ukrayna savaşının kazananı daha şimdiden var. Üstelik binlerce kilometre ötede, okyanus ortasında güvende!

Ne Rus savaş uçaklarının uğultusunu duyuyor, ne Ukrayna'da durmadan çalan sirenlerin sesini.

Ölen siviller Ukraynalı. Ölen askerler Rus ve Ukrayna ordusunun parkasını giyiyor.

Kan sıçramıyor üzerine, yerle bir olan binalar şehirler onun değil. Çoluk çocuğunu, birkaç parça giysi ve bir iki hatıra fotoğrafı alıp evinden yurdundan çıkanlar onun vatandaşları değil.

Yine değil!

Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de yaşananlar bu kez Ukrayna'da tekrar ediyor.

Devletlerin çöktüğü yüzbinlerce insanın öldüğü, travma üstüne travma yaşayan milyonlarca insanın sığınmacı konumuna düştüğü bunca acının içinden ABD ve İngiltere bir kez daha "kazanan" olarak çıkıyor!

Savaşın Rusya ve Ukrayna arasında geçtiğini sanmak büyük yanılgı.

Evet Rusya hırsla, köşeye sıkışmış vahşi bir hayvan gibi saldırdı. Uluslararası hukukla birlikte kendi itibarını da çiğnedi.

SSCB'nin ABD karşısında havlu atmasından, Varşova Paktı'nın dağılmasından ve Rus onurunun kırılmasından bu yana geçen 23 yılda güç bela toparladığı gücünü, sermayesini, ilişkilerini, itibarını bir çırpıda harcayıverdi Moskova. Dünyayı nükleer silahla tehdit edecek kadar düşürdü seviyeyi.

Ne için?

Şekillenmekte olan yeni dünya düzeninde ABD ve Çin'in yanında üçüncü bir güç merkezi olabilmek için.

Yeni yüzyılda eski SSCB'nin hatırası ve ürküntüsüyle hüküm sürebilmek için.

Gürcistan'dan kopardığı Abhazya ve Güney Osetya, Ukrayna'dan kopardığı Kırım ve Donbass, Suriye'de sahip olduğu alanlar, stratejik havalimanı ve Akdeniz'e açılan liman, Libya'daki varlığı Rusya'nın kısa gün kârı. Şimdi buna Ukrayna'da askeri olarak çizdiği hattı da eklemek istiyor.

Ukrayna açısından durum çok trajik. Geri dönüşsüz şekilde yitiriyor ne yazık ki sahip olduklarını.

Tarih boyunca üstelik doğunun ve batının üzerinde çarpıştığı, tam manasıyla yol geçen hanına çevirdiği acılı geniş coğrafya Ukrayna.

İki blok arasında kalmanın, her sürtüşmede alev almanın yorgunu.

Rusya'nın üzerine düşen gölgesi büyüdükçe ABD'den NATO'dan, AB'den destek bekledi. Demokrasi için, Batılı değerler adına, sarı saç-mavi göz aşkına Batı kol kanat gerer sandı.

ABD'nin Afganistan'a ne yaptığından, oradan nasıl çıktığından, Irak'ı ve Suriye'yi ne hale getirdiğinden ders çıkarmadı kendine. Belli ki bunları öngörecek ve kendini Rusya'ya ezdirmeyecek bir politika kuracak devlet tecrübesinden yoksundu.

Ama işte olan güzelim Ukrayna'ya oldu.

Devlet Başkanı Zelenski zehir zemberek açıklamalar yapıyor her gün. NATO'ya, ABD'ye, AB'ye hitaben "hani" diyor "bizi yalnız bırakmayacaktınız, hani uçak verecektiniz, hani hava sahasını uçuşa kapatacaktınız..."

Tutulmayan sözleri deşifre ediyor Zelinski.

"Rusya'yı durdurmak için neden daha önce harekete geçmediniz, neyi beklediniz."

ABD serinkanlı şekilde cevaplıyor ateş içindeki Ukrayna'yı: NATO Rusya'yı karşısına almayacak, Ukrayna'ya asla asker göndermeyecek."

Ne haliniz varsa görün diyor yani!

Rusya yıpranıp yorulsun, ABD karşısında Çin'in yükselişi dursun diye Ukrayna'ya oltanın ucundaki yem muamelesi yapıldığını Ukrayna bile görüyor artık.

Bu savaşın başka kaybedenleri de var maalesef.

ABD'den bağımsız siyasi ve askeri bir güç olmayı deneyen Avrupa Birliği mesela. NATO'ya her zamankinden daha fazla bağımlı Avrupa.

Brexit'ten sonra Avrupa Birliği ülkeleri hayli dağınıktı. Lidersiz, vizyonsuz, aşırı sağın yükselişe geçtiği, kendi değerleriyle çelişen yorgun kıtaya yaklaştıkça Rus korkusu toparlayacak Avrupa'yı. Aşırı sağ partiler, milliyetçi akımlar zayıflayacak birlik fikri güçlendikçe.

Tek kazananı ABD bu savaşın.

Rusya'yı hata yapmaya zorlayan, böylece durduran, "özgür dünyanın" ve demokrasinin savunucusu olarak kendini lanse edecek. Biden rüzgârı arkasına aldı bile, uçuşta.