Devletler arasý iliþkilerin dikensiz gül bahçesi olduðu görülmüþ þey deðildir. Ýliþkileri çok iyi olan devletler arasýnda bile sorunlar çýkmýþtýr, çýkmaktadýr.
Türkiye gibi Asya içlerinden Avrupa ortalarýna kadar büyük bir coðrafyada bir þekilde kökleri ve izleri bulunan bir ülkenin iliþkileri elbette ki deðiþkenlik arz eder.
Bugün gönül coðrafyasý olarak adlandýrýlan bölgelerde Türkiye'yi memnun eden geliþmeler olduðu gibi rahatsýz eden geliþmeler ve uygulamalarýn varlýðý da bir gerçektir.
Ýliþkide bulunduðu her ülke ile her þeyin yolunda olduðunu söylemek doðru olmaz.
Anlaþýlan konular vardýr, ihtilaflý alanlar vardýr.
Kimi alanlarda anlaþýlýyor diye ihtilaflý konularda taviz verildiði anlamý çýkmaz.
Türkiye'nin bölgedeki ülkelerle iyi iliþkileri olduðu gibi çok sayýda ihtilafý da var.
Küresel güçlerle iliþkilerde de durum aynýdýr. Mesela ABD ile mesela Rusya ile iliþkilerimiz de öyle.
Ýttifak edilen alanlar da var ihtilafýn devam ettiði alanlar da.
Çin ile iliþkilerimiz de öyle.
Çin artýk önemli bir küresel güç olarak hem ekonomide hem siyasette varlýðýný güçlendirirken Türkiye'nin Çin ile de rasyonel bir dýþ politika yürütmemesi düþünülemez.
Dýþiþleri Bakaný Hakan Fidan'ýn Çin ziyaretine de bu çerçeveden bakýlmalýdýr.
Türkiye'nin Çin ile en büyük sorunu oradaki soydaþlarýmýzýn maruz kaldýðý baskýlardýr.
Doðu Türkistan ya da bugünkü resmi adýyla Sincan-Uygur Özerk Bölgesi'nde yaþayan soydaþlarýmýzýn maruz kaldýðý asimilasyon (https://www.yenisafak.com/yazarlar/taha-kilinc/dogu-turkistana-iceriden-bakinca-4626195) ve baskýlar Türkiye'nin gündeminden hiç düþmemiþtir.
Camilerimizde Gazze için yapýlan dualarýn yaný sýra sürekli Uygur Türkleri için de dua edilmekte ve toplumun hassasiyeti bu konuda zirve yapmýþtýr.
Tam bu ortamda Fidan'ýn ziyareti büyük beklentilere yol açmýþtýr.
Toplumun özellikle muhafazakâr ve milliyetçi kesimi, ziyaretin ana baþlýklarýndan olan ekonomik iliþkiler ve küresel meselelerden ziyade Uygur Türkleri'yle ilgili neler yapýlacaðýna kilitlenmiþtir.
Oysa Hakan Fidan TÝKA'dan MÝT'e bu konulardaki birikimi ve tecrübesiyle toplumun beklentilerine cevap verebilecek donanýma sahip bir bakandýr.
Öyle olduðu için Uygur Türklerinin meselesini diðer meselelerden ayrý tutmamýþ, onlarla birlikte ele alarak toplumun beklentilerine pozitif cevap vermiþtir.
Fidan, ikili iliþkiler baðlamýnda, Çin-Türkiye iliþkileri konusunda muhataplarýna ticaret açýðýný kapatma konusunda somut adýmlar sunmuþtur.
Temaslarýnda Türkiye'nin, Çin'in Asya'da 1'inci, dünyada 3'üncü büyük ticaret ortaðý olduðunu hatýrlatan Fidan, Türkiye aleyhine seyreden ticaret açýðýnýn azaltýlmak istendiðini vurgulayarak, Türkiye'nin tarým ve gýda ürünlerinden daha fazla ithalat yapýlmasýnýn beklendiðini Pekin yönetimine iletmiþtir.
Ayrýca, Çin'den daha fazla turistin Türkiye'ye seyahatinin teþvik edilmesinin ve nükleer enerji dâhil enerji alanýnda iþbirliði yapýlmak istendiðini de dile getirmiþtir.
Görüþmelerde, Çinli þirketlerin Türkiye'ye doðrudan yatýrýmlarýnýn teþvik edilmesi beklentisini paylaþan Fidan, Orta Koridor ile Kuþak ve Yol Giriþimlerinin uyumlaþtýrýlmasý konusunda daha fazla çaba harcanmasý gerektiði üzerinde durmuþtur.
Küresel konular baðlamýnda ise daha geniþ bir perspektif çizmiþtir.
Filistin konusunda hem Türkiye'nin hem Çin'in Gazze'de bir an önce ateþkes ilan edilmesi; iki devletli, baþkenti Doðu Kudüs olan 1967 sýnýrlarý temelinde barýþ saðlanmasýný istediðinin altýný çizen Fidan, Çin tarafýna bu amaçla birlikte çalýþýlacaðý, iki ülkenin Ukrayna meselesinde de adil ve kalýcý barýþýn tesisi konusunda ortak anlayýþa sahip olduðunu görmekten memnuniyet duyduðunu iletmiþtir.
Fidan, Asya Pasifik'teki geliþmelerin de yakýndan takip edildiðini aktardýðý Çinli muhataplarýna, Tayvan konusunda Türkiye'nin tutumunun belli olduðu ve "Tek Çin" politikasýný izlediðini hatýrlatmýþtýr.
Ve Uygur Türkleri konusunda, Türkiye'nin görüþlerini Pekin'de ve Sincan'da samimiyet ve açýklýkla Çin makamlarýna aktarmýþtýr.
Sincan bölgesine 2012'de Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan'ýn baþbakan olarak yaptýðý ziyaretten bu yana en üst düzeyli ziyareti gerçekleþtiren Fidan, 4 Haziran'da Çinli mevkidaþý Vang ile düzenlediði ortak basýn toplantýsýnda, Urumçi ve Kaþgar'ý "Türk-Ýslam þehirleri" olarak tanýmlamýþtý.
Fidan'ýn temaslarýnýn bu açýdan, Sincan'daki durumu doðrudan gözlemlemek ve buradaki resmi makamlara Türkiye'nin görüþlerini net biçimde aktarmak bakýmýndan çok faydalý olduðunda þüphe yok elbette.
Fidan'ýn "Tek Çin" söylemiyle yürüttüðü diplomasi Uygur Türklerini görmediði anlamýna gelmiyor.
Tam tersine, Türkiye'nin etnik, dini ve kültürel baðlara sahip olduðu Uygur Türklerine çok önem verdiði; Uygur Türklerinin Çin ile Türk dünyasý ve Çin ile Ýslam dünyasý arasýnda bir köprü olduðu hususunu paylaþtýðý bir diplomatik adým olarak deðerlendirilmelidir.
Öyle de olmuþtur.
Bakan Fidan, Uygur Türklerinin ve Çin'de yaþayan diðer tüm halklarýn refah ve huzur içinde olmasýnýn Türkiye'yi fazlasýyla memnun edeceði mesajýný vermiþ; görüþmelerde Uygur Türklerinin kültürel haklarýnýn korunmasý ve deðerlerinin yaþatýlmasý konusunda Türk dünyasý ve Ýslam dünyasýnýn hassasiyetlerinin herkesçe bilindiðini hatýrlatmýþtýr.
Fidan, bir bakanýn yapmasý gerekenleri hakkýyla yapmýþtýr.
Hele de Urumçi ve Kaþgar sokaklarýnda gezmesi, Türk çocuklarýyla samimi sohbeti, yaþlý bir Uygur Türkü hanýmla diyaloðu bizi gülümsetmiþ, bizim gönlümüze adeta su serpmiþtir.
Onlarýn sahipsiz olmadýðý bu gücümüzle ancak bu kadar anlatýlabilirdi.
Ýþin garibi Yeni Þafak gazetesinin ayný günlerde 'Çin'in sessiz Ýþgali' baþlýklý haber yayýnlamasýný, seküler kesim, Ýslamcýlarýn Fidan'a operasyonu olarak görmesi ve bunu Atlantikçilerin rahatsýzlýðý þeklinde yorumlamasýydý.
Oysa baþta belirttiðim gibi devletler arasýnda ihtilaflý konular da vardýr ve siyasetçiler zamanýn ruhuna göre hareket ederler. Yeri gelir ittifak konularý ön plana çýkar, ihtilaflý konular buzdolabýna kaldýrýlýr; yeri gelir tam tersi olur.
Bakan Fidan deneyimli bir diplomat olarak bunun gereðini yapmýþtýr.
Yeni Þafak'ýn haberi ise Fidana köstek deðil tam tersine destek olarak da yorumlanabilir.
Muhataplarýyla görüþürken Türkiye'deki bu tepkiyi onlara göstermesi elini zayýflatmaz bence güçlendirir.
Dolayýsýyla bu haberi Atlantikçilerin rahatsýzlýðý þeklinde yorumlamak yerine Çincilerin rahatsýzlýðý diye yorumlamak daha isabetli olabilir.
Sekülerlerin bu tutumu ABD emperyalizmine karþý çýkarken, Çin emperyalizmini savunmanýn baþka bir versiyonu olarak da görülebilir.
Nereden bakýldýðý önemli!