Yüzyýlýn felaketi ve sessiz kahramanlar!..

Neden sessizler?

-Çünkü bu tür büyük felaketlerde, sesi yüksek çýkanlar deðil, sessizce iþini yapmaya gayret edenler meydanda oluyor.

-Çünkü üzerimizi kara bulutlarýn kapladýðý bu günlerde sesin yüksek çýkmasý(!), yaygara yaptýðý halde, eline bir kap çorba daðýtmak için, kepçe alamayanlarýn kötü niyetleriyle birlikte, fýrsatçýlýðýn yansýmasý olarak tarihe geçecektir.

-Oysa biz toplum olarak, böyle durumlarda açýk arayan deðil, açýðý kapatmak ve o açýðýn kapanmasý için de, sorunu çözme kabiliyeti ile büyük medeniyetler kurmuþuz.

Günlerdir herkes, sahada olanlarý ve medyaya yansýyanlarý; sosyal medyada gündem edilenleri çok iyi gözlemliyor. Ýyi niyet ile kötü niyet, o kadar açýk ve bariz ki tarife ne hacet...

Açýklarýmýz oldu mu? Elbette oldu...

Peki bu acý yaralarý sarma çabasý olmadý mý? Evet oldu ve halen de açýlan yaranýn kapatýlmasý için, devlet elinden geleni fazlasýyla yapýyor.

O halde neden birileri, bu büyük felakette kusur arayarak, halký devlet aleyhinde kýþkýrtýyor ki?

Devlete ve hükumete bu musibette yardým etmek yerine, neden siyasi fýrsatçýlýk devreye sokulmak isteniyor ki?

Burada isimler zikretmeyeceðim.

Halký galeyana getirmek isteyenleri, yalan haberler ile meydanýn boþ olduðu yalanýný devreye sokanlarýn, kim olduðunu gördük ve halen de görüyoruz!

Oysa sessizce yaralarý sarmaya, felaketin döktüðünü toparlamaya gayret eden kahramanlarýmýzýn olduðunu, dün de bugün de millet olarak görüyoruz.

Ýstikrarsýzlýk ve baþý bozukluk, millet olarak bizi nasýl bir ortama sürükler bilmiyor musunuz?

Ülkeyi yönetilmiyor gibi gösterme gayretinin, milli güvenlik sorunu olduðunu ve oluþturabileceði dehþetini hiç düþünmüyor musunuz?

Ýþte bunun için ben, sessizce yara kapatmaya gayret edenlerin hepsini, bu milletin sessiz kahramanlarý olarak görüyorum.

Süleyman Soylu gibi afet döneminde toplumla nasýl konuþulmasý gerektiðini, herkesle birlikte çamurun içinde ve çadýrda yatan , ekibine ve çevreye "Ben geldiðimde ayaða kalkmayýn. Burada ben bir bakan deðilim, sadece ülkemin evladý ve hepinizin kardeþiyim" dediðini duyanlar, halen saðda-solda konuþuyorlar. Bu kameralara yapýlan gösteriþ deðildir. Bu anavatana deðen ruh yapýsýnýn, evlat olma gayretidir.

ÝHH gibi köklü vakfýmýzýn, kimsenin övgüsünü beklemeden, hatta çoðu zamanlarda üzerine üzerine gidilen bu muazzam yapýmýzýn, kadir ve kýymeti bilinmeli bence.

Bosna-Hersek savaþý zamanýnda, devletimizin oradaki kardeþlerimize elinden gelen yardýmlarýn yapýlmasý için, kurduðunu biliyor muydunuz?

Daha sonra nice derde çare olmak için, nice fakire el uzatmak için, nice mazluma omuz olmak için, nice fedakarlýklar yaptýklarýný biliyor muydunuz?

Size Konya'dan gelen "gençlerden" de bahsedeyim.

Yollarda yardým etmek için kuyruk oluþturduklarýný gördükçe, mayasý Selçuklu medeniyeti ile harmanlanmýþ, bu tefekkür sahibi zeminin, hangi bakýþ açýsý ile vatanýna sahiplendiðini gördükçe, üzerine daha çok kýtalar yazýlacak. Anlaþýlmasý çoðu kiþiye zor olan ama söðüt gölgesinde bilge ruhundan maneviyatýný alan aklýn, ülkemizin ve devletimizin geleceðinin temeli olduðunu anlarsýn. Olayýn ilk saatlerinde yollara dökülen, kara ve hava zorluklarýna raðmen kapanmýþ yollarý aþan bu gençlerin, kadri ve kýymeti çok bilinmelidir. Bu gençlik, bizim geleceðimizdir. Bunlar sessiz, görüntüsüz ve gösteriþsiz kahramanlardýr.

Açýklarýmýzý da kendimiz kapatacaðýz. Yapýlmasýnda geç kaldýðýmýz her þeyin hesabýný da, kendimiz tutacaðýz. Devletimiz ayakta dursun diye, kendimizi feda edeceðiz. Ýþte bizi biz yapan ve bizi yarýnlarda daha da güçlü yapacak yönümüz bu!

Geçmiþte de böyleydi, yarýn da böyle olacaktýr...