10 yýllýk parantez kapanýyor mu?

'Normalleþme' adýmlarýndan söz ediliyor.

Türkiye'nin uzunca bir süredir sorunlar yaþadýðý Suudi Arabistan, Mýsýr, Birleþik Arap Emirlikleri ile girilen temaslarýn yaný sýra Ýran ve Suudi Arabistan'ýn temsil ettiði iki kutbun rekabetindeki yumuþama da normalleþmeye dahil.

Kuþkusuz normalleþme süreçlerinin de kendine özgü çatýþmalý dinamikleri vardýr. Yani dün birbirine operasyon çeken ve Suriye'de, Körfez'de vekalet savaþý veren ülkelerin bugün ani bir kararla normalleþme adýmlarý atmaya baþladýðýný ve bu sürecin tereyaðýndan kýl çeker gibi olacaðýný zannetmek hata olur.

Fakat ne þekilde olursa olsun, bu sürece iyimserlikle bakmak gerek. Hem Türkiye açýsýndan hem bölge ülkeleri, en çok da Suriye açýsýndan... Zira bu süreç, Suriye'de siyasi çözüme doðru rota kýrmaya vesile olabilir.

Denilebilir ki Suriye'de ABD ve Rusya hesaplaþamadýktan sonra çözüme dair iyimser olmak için henüz erken. Evet, Suriye vasatýnýn siyasi çözüme doðru yol almasý en baþta bu iki ülkenin kozlarýný paylaþýp paylaþmadýðýyla ilgili ama Türkiye, Ýran ve Suudi Arabistan'ýn bölgesel normalleþme için elini taþýn altýna koymasý çok önemli bir tetikleyici güç olacaktýr.

Bir süredir devam eden Mýsýr'la iliþkilerin yeniden dizayný da bu sürecin kolaylaþtýrýcý unsurlarýndan olacaktýr.

Bugün yürütülen diplomatik çabayý anlamak için, bugüne nasýl geldik sorusu mutlaka tüm detaylarýyla yeniden masaya yatýrýlmalý. Ýçinden geçtiðimiz 10 yýlý iyi analiz edebilmek için de, "Aktörlerin pozisyonlarý nasýl deðiþti, Arap Baharý'ný tetikleyen þartlar nelerdi, o baharý kýþa hangi etmenler çevirdi?" sorularýna en realist cevaplar verilmeli.

Ki bin bir badire atlattýðýmýz son 10 yýl, ülkemiz ve bölgemiz için barýþ ve refah saðlayacak politikalara zemin olabilsin ve bu parantez böylece kapansýn.

Baharý kýþa çeviren 'üst akýl'!

Bu süreci düþünürken iki husus hiç aklýmdan çýkmýyor. Ýlki, Arap Baharý'nýn hemen öncesinde, Türkiye'nin 'Arap sokaðýnda büyük heyecan yarattýðýnýn konuþulduðu bir dönemde Lübnan'da katýldýðým bir programdan.

Türkiye'den TESEV ve Ýngiltere'den Chatham House'un hazýrladýðý "Arap sokaðýnda Türkiye algýsý" konulu bir raporun sunumu için Beyrut'taydýk. Raporun ortaya koyduðu netice, o dönem çok popüler olan "model ülke Türkiye" algýsýný doðrular nitelikteydi.

Yönetici elitlerde deðil de halktaki Türkiye algýsýný ölçüyordu araþtýrma.

Halkýn bu eðiliminin ýsrarla ölçülmesinin sebebi hikmeti neydi?

Raporun sunumunun ardýndan aralarýnda Filistinli, Lübnanlý, Türk ve Batýlý akademisyenlerin katýldýðý bir akþam yemeði yenildi.

Dikkatimi çeken husus, raporun Türkiye ile ilgili ortaya koyduðu olumlu görüþlerin o akþamki yemek masasýnda pek kabul görmediðiydi.

Türkiye demokratik bir ülke olarak Arap sokaðý tarafýndan ilgiyle izleniyor, örnek alýnýyordu ama bunu tespit eden akademisyenler o zaman baþbakan olan Tayyip Erdoðan ve AK Parti hakkýnda pek de iyimser yorumlar yapmýyorlardý.

Bu tenakuz kafamda bir soru iþareti olarak kaldý hep.

Akabinde Tunus'ta yakýlan devrim ateþi Mýsýr'da Mübarek'in devrilmesiyle sonuçlandý. Yine gazeteci olarak orada bulunduðum bir sýrada, Obama, Erdoðan ve Mursi'nin resimlerinin bir arada bulunduðu posterler gördüm.

Sanki bir el kazanýn altýný yakmýþtý ve içindeki bizler baþýna örülen çoraptan habersiz haþlanmaya baþlamýþtýk. Çok kýsa süre sonra Türkiye'de gezi kalkýþmasý baþ gösterdi ve Mýsýr'da Sisi darbesi oldu. Sonrasý malum Suriye iç savaþý ve kayýp 10 yýl. Bu süre zarfýnda Türkiye'nin baþýna gelenleri bilmem saymaya gerek var mý?

Türkiye'nin bu tezgahý devirebilmesi 15 Temmuz darbe giriþimini bastýrmasýyla mümkün oldu. Bölgede TSK içindeki FETÖ'cü hainlerin etkinliðini kýrdýktan sonra ancak varlýk gösterebildi. Suriye, Libya, Doðu Akdeniz, Karabað hamleleri yoksa baþka nasýl mümkün olacaktý.

Bunlarý niye hatýrlattým? Eski kaldýrým taþlarýnýn nasýl döþendiðini iyice anlamak çok önemli. Türkiye'nin devlet kapasitesini geliþtiren, diplomaside ve askeri anlamda bir üst lige çýkartan bu süreci hatasýyla sevabýyla ve kompleksiz þekilde analiz edebilmek gerek.

Sürecin eski aktörlerini, bugün baþka partilerde atýp tutarken izliyor olmamýz da ayrýca manidar.