Ben de aðladým baba

Hapishanede beraber kaldýðým arkadaþlarla yýllar sonra o günleri konuþurken bir arkadaþ, “Biz bir þey yaþamadýk, esas çileyi ailelerimiz çekti” deyince dondum kaldým. Konuþma, 28 Þubat darbe dönemindeki hukuksuzluklarý anlatmak, cuntanýn yargý unsurlarýnýn o dönem vermiþ olduðu mahkeme kararlarýnýn iptali için baþlattýðýmýz kampanyayý duyurmak için televizyon kanallarýna çýktýðým ve yazýlý medyaya mülâkat üstüne mülâkat verdiðim vakitlerde olmuþtu. Arkadaþýmýn “Biz bir þey yaþamadýk, esas çileyi ailelerimiz çekti” demesiyle donup kalmamýn sebebi, ben cezaevlerinde neler yaþadýðýmýzý medyada anlatýrken ailelerimizin dýþarýda neler çektiðini yeterince anlatmadýðýmý fark etmemdi.

Bizler hapishanede kendi dünyamýzý kuruyorduk ama dýþarýda onlarýn dünyasý yýkýlýyordu. 28 Þubat darbe ortamýnda onlarýn sesi olacak ne bir siyasi parti, ne bir medya vardý. Bir iki gazete dýþýnda medya bizlere kapalýydý; haklarýný yemeyeyim aleyhimize sonuna kadar açýktý!

Ailelerimiz, yýllarca destek verdikleri siyasi partilerin kapýlarýndan kovuldu. “Bir çocuða sahip çýkamamýþsýnýz” diye azarlandýlar. Cezaevlerinin önünde asker dipçiði yediler, evlerinde polis tacizine uðradýlar. Kýþýn zemheri soðuðunda yazýn kavurucu çöl sýcaðýnda hapishane önünde özellikle bekletildiler, ziyaretçi bekleme salonuna alýnmadýlar.

Arkadaþýmýn mezkûr sözüyle beynimin en alt raflarýna sýkýþtýrdýðým anýlarým gözümün önünde geçit töreni düzenlemeye baþladý. Bir akþam evimde gözaltýna alýnmamla sadece benim deðil ailemin de 10 yýl sürecek yeni hayatý baþlamýþ oldu! Babamýn Antalya’da tesisat firmasý vardý. O dönem Antalya’da siteler yeni yeni yapýlmaya baþlanmýþ ve babam birçok sitenin tesisat ihalelerini almýþtý. Ýþleri oldukça iyiydi. Ben de okul çýkýþý yanýna giderdim. Ona yardým etmekten daha çok haþarýlýklarýmla çileden çýkarýldým.

14 yaþýnda tutuklanan oðlunun peþinden hapishane hapishane dolaþtý. Ýþi gücü bir kenara býraktý. Zaten benim tutuklanmamla birlikte aldýðý ihaleler inþaat firmalarý tarafýndan iptal edildi. ‘Terörist babasýna’ kimse iþ vermemeye baþladý. Benim peþimde, tam mânâsýyla sýfýrý tüketti.

Her þeye raðmen her hafta ziyaretime geldi. Bir kere olsun sitem etmedi gibi îmâda bile bulunmadý. Seneler sonra arkadaþlar “Turan amca, Yakup yüzünden baþýna gelmeyen kalmadý” dediklerinde onlarý susturur, “Ben oðlumu da davasýný da seviyorum” derdi.

Sadece benim deðil hapishanedeki tüm gönüldaþlarýn dertleriyle ilgilenir, elinden geleni yapmaya çalýþýrdý. Dýþarýda ne yaþarsa yaþasýn ziyaretçi yerinde yüzünden gülümsemeyi hiç eksik etmezdi.

Bir kere aðladýðýna þahid oldum. 1996 senesinde cezaevinde siyasi suçlulara açýk görüþ yasaktý. Adlî suçlulara ise serbestti. Her zaman olduðu gibi o hafta da babam ziyaretime gelmiþti. Yaþým küçük olduðundan gardiyanlar benim siyasi suçlu olduðumu unutup beni adlî suçlularla birlikte açýk görüþ alanýna çýkardýlar. Ben de þaþýrmýþtým ama anlamasýnlar diye hiç sesimi çýkarmadým. Babamý da açýk görüþ alanýna getirdiler. Babam da beni görünce þaþýrmýþtý çünkü o da açýk görüþ yapabileceðimizi düþünmüyordu. Babamla sarýldýk, uzun süredir beni böyle görmemiþti. Yüzümü sevdi ve masaya oturduk. Tam sohbet etmeye baþladýk ki içeriye giren müdür yardýmcýsýyla tadýmýzý kaçýran lâkýrdýyý etti, “Yakup Köse ve ziyaretçisi sizi yanlýþlýkla buraya almýþlar, terör suçlularýna açýk görüþ yasak.” Masadan kalktýk, sarýldýk... Ve ilk defa babamýn gözyaþlarýný orada gördüm…

O gün gardiyanlar aðladýðýmý görmesinler diye için için aðlamýþtým ama pazartesi günü aldýðým haberle, kim görür umurumda olmadan hýçkýra hýçkýra aðladým; telefonun diðer ucundaki aðabeyim, “Yakup, acil buraya gel babam…”

Mübarek Ramazan ayýnda vefat eden babama ve cezaevleri yolunda ömür tüketen tüm geçmiþlerimize Allah’tan maðfiret niyaz ediyorum.

Baþta Cumhurbaþkanýmýz Recep Tayyip Erdoðan olmak üzere, Selçuk-Sümeyye Bayraktar ailesine, Türkmedya Ýcra Kurulu Baþkaný Ahmet Bayraktutar’a, Genel Yayýn Yönetmenimiz Nuh Albayrak’a, yazar arkadaþlarýma, gönüldaþlarýma ve acýmý paylaþan herkese çok teþekkür ederim.