Çatlak testi kırıldı...

Muhalefet cenahında dün üç şaşırtıcı gelişme oldu.

Oh olsun, beter olsunlar demenin ötesinde, önemli bir kırılma var, onu konuşmalıyız.

1. Kılıçdaroğlu dün Yozgat'ta gürledi: "Söz veriyorum o Kandil denen terör yuvasını yerle yeksan etmezsem, Kılıçdaroğlu demesinler..."

Önceki gün de Meclis'te; "15 Temmuz darbe girişimi oldu. Hep beraber mücadele ettik. Darbecilere karşı çıkıldı." dedi.

2. İYİ Parti Genel Başkanı Akşener dün partisinin Grup toplantısında HDP'lilere saç baş yolduracak sözler söyledi:

"Biz aylardır ne diyoruz; HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırıyoruz. Kürdistan söylemi, terör örgütünün söylemi.

"Şimdi demin heyecanla konuşurken ben fark etmedim, 'Sayın Öcalan' demişim. Sizden ve milletimden özür dilerim, aklımın ucundan geçmez bebek katiline sayın demek"

3. HDP EŞ Genel Başkanı Sancar, Akşener'i yalancılıkla itham ederek konuştu:

"Kim ki iktidara yaranmak amacıyla iktidarın sözlerine yanaşırsa iktidarın kaderini paylaşacaktır. İktidar ne kadar aciz ise HDP'ye iktidar diliyle saldıranlar da o kadar acizdir."

Neden böyle oldu?

CHP'nin, sınır ötesi harekât izni için gelen tezkereye 'hayır' demesi, muhalefet çatlağını derinleştirdi.

CHP tabanı, doğrudan PKK terör örgütüne destek veren bu 'hayır'ı asla hazmedemedi. Teşkilâtlarda büyük moral yıkıntısı oldu. Kılıçdaroğlu, onları hiç ikna edemedi. Hele CHP adına Meclis'te konuşan emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz'ün, sınır ötesi harekâtları, Suriye'de macera aramak olarak nitelendirmesi, ihanete denk bir tutumdu.

Kılıçdaroğlu işte "Kandil'i yerle bir etmezsem..." kuru sıkı lafını tabanı teskin etmek için söyledi.

Söyledi ama tam bir tezat sergiledi.

Kandil'i yerle bir etmek için sınır ötesi harekât gerekiyor. Bunun için de Meclis'ten tezkere geçmesi gerekiyor. CHP bu tezkereye 'hayır' dedi.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu...

Keza 15 Temmuz için "mücadele ettik" demesi de öyle.

Tankların arasından sıyrılıp, bir eve kapağı atıp televizyonun karşısında yorgunluk kahvesi içmek mi mücadele?

Hem kiminle mücadele etmiş? Sözlerinde, "FETÖ hain terör örgütünün darbe girişimine karşı" diye bir ifade var mı?

15 Temmuz ihanetine tiyatro deyip, sonra da mücadele ettik demek asıl tiyatrodur...

Kılıçdaroğlu teröre karşı laf söylerken de böyle yapıyor. PKK demeden terör karşıtlığı...

HDP'nin söylemiyle aynı. Onlar da "terör nereden gelirse gelsin..." diye söze başlıyorlar.

Kılıçdaroğlu hiç samimi değil. Hiç inandırıcı değil.

Akşener de öyle.

Kalkmış Öcalan için "bebek katili" diyor.

Şimdi mi hatırladınız?

Selahattin Demirtaş, "eşimle kahvaltıya gelsek" dediğinde, Akşener "kapımız açık" dedi.

O Demirtaş, "Daha Apo'nun heykelini dikeceğiz, heykelini..." diye meydanlarda kabadayılık yaptı.

Niye "kahvaltıya gelelim" dediğinde, Öcalan'ın bebek katili olduğunu hatırlamadınız?

Bakınız, muhalefetin temel problemi, Türkiye'nin en hayatî meselesi olan güvenlik konusunda bölücü HDP'yi meşrulaştırmaya çalışmalarıdır.

Daha önce bu sütunda defalarca yazdık. PKK terör örgütü ile mücadele kararlı bir şekilde devam ediyor. PKK bitirildikçe muhalefet partileri HDP ile kavgaya tutuşacaktır.

Muhalefet liderlerinin bu gerçeği görmemeleri mümkün değil.

Ama iki sebepten diretiyorlar.

1. Kendilerine dayatılan bir proje var.

2. Ülkenin problemlerine çözüm için bir araya geliyor değiller. Erdoğan gitsin, isterse Türkiye batsın, kin ve nefretine esir düştüler...

Düşmanını bilmeyen milletler yok olmaya mahkûmdur...

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak arkadaşımın "İçten Dıştan Entrikalar" kitabı, bilhassa genç nesillere şuur kazandırma adına çok önemli bir ihtiyaca cevap veriyor.