Darbenin yýldönümünde “12 Eylül”...

12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 42 yýl geçti, onun ardýndan yaþanan 28 Þubat 1997'deki post modern darbe, 27 Nisan 2007'deki e-muhtýra ve 15 Temmuz iþgal kalkýþmasý ile düþünüldüðünde, tansiyon hiç de düþmüþ deðil...

Toplumsal Hafýza Derneði'nin Sancaktepe Belediyesi ile ortaklaþa düzenledikleri "Türkiye'deki Darbeler Arþivi ve Kütüphanesi' tanýtým toplantýsýnda, o eski siyah günlere yeniden gittik...

Ne olmuþtu 12 Eylül darbesiyle?

12 Eylül darbesiyle, 650 binden fazla kiþi gözaltýna alýnmýþtýr ve 1 milyon 683 bin kiþinin fiþlendiði yazýlmýþtýr. 210 bin dava açýlmýþ, 230 bin kiþi yargýlanmýþtýr. 7 bin kiþi için idam cezasý istenmiþ,517 kiþiye idam cezasý verilmiþ ve bunlarýn 50 tanesi ise infaz edilmiþtir. 98 bin 404 kiþi "örgüt üyesi" olarak yargýlanmýþ, 71 bin kiþi 141, 142 ve 163. maddelerden ceza yemiþtir. 388 bin kiþinin pasaportu iptal edilmiþ, 14 bin kiþi vatandaþlýktan çýkartýlmýþtýr, 30 bin kiþi civarýnda mülteci, yurt dýþýna gitmiþtir. Tüm grevler yasaklanmýþ, 23 bin 677 derneðin faaliyetleri durdurulmuþ, 937 film sakýncalý bulunduðu gerekçesiyle yasaklanmýþ, on binlerce kitap imha edilmiþtir. 30 bin kiþi iþten atýlmýþ, 3 bin 854 öðretmen ve 120 akademisyen iþlerinden ihraç edilmiþtir. Siyasi partiler ve derneklerin faaliyetleri yasaklanmýþtýr...

Darbeleri hazýrlayan unsurlar olarak silahlý kuvvetler içindeki bir cunta, darbe koþullarýný kurgulayan medya, buna uygun hareket eden akademi, yüksek yargý, sendikalar ve sermaye çevrelerini sayabiliriz... Ama bizim ülkemizde ve çevremizdeki ülkelerde geliþen darbelerin küresel mimarlarý, üzerinde pek durulmaz, asýl patronaj onlarda olduðu halde... ABD'li yöneticilerin "bizim çocuklar darbe yaptý' deyiþi halen kulaklarýmýzda küpedir...

20.yy'ýn ilk yirmi yýlýna varmadan, üç büyük imparatorluk tarihten silindi; Rus Çarlýðý, Osmanlý Hanedaný ve Avusturya-Macaristan Ýmparatorluklarý yýkýldýlar. Bunlardan boþalan memleketleri, Batý bloku ajandasýyla ve özellikle Sovyetlere karþý yapýlandýrmak ise; sað kalan tek krallýk olan Birleþik Krallýðýn sofistike dokunuþlarýna kaldý...

Dünya konjonktüründe karþýlaþtýrmalý olarak takip edecek olursak, ilginç benzeþimlere rastlarýz bu baðlamda... Bizde 1960 darbesi olurken, komþularýmýzda neler oluyordu mesela? Sözgelimi Baðdat'ta, 1958'de askeri kanat tarafýndan organize edilen kanlý bir darbe yaþanmýþ Irak Kralý, genç Prens ve ailesi eziyet edilerek idam edilmiþler, takiben rejim deðiþikliðine gidilmiþti.

Yine 1952'de Mýsýr'daki Krallýðý yýkarak idareyi ele geçirenler, Nasýr öncülüðündeki Hür Subaylar'dý, dünyaya ama öncelikle Osmanlý hinterlandýnda, ihtilalci subaylara ilham veriyorlardý... Komþumuz Yunanistan ise, 1967-1974 yýllarý arasýnda "Albaylar Cuntasý" sürecini yaþayacaktý...

Görüldüðü üzere, Türkiye ve çevresinde, aslýnda Osmanlý hinterlandýnda, askerlerin öncülüðünde darbe ve rejim deðiþiklikleri yapýlmaktaydý. Bizde 1980 darbesi yaþanmazdan evvel, 1 Þubat 1979 yýlýnda Ýran'da siyasi aktörler deðiþiyor, Þah Rýza Pehlevi yerini Ayetullah Humeyni'ye ve Ýslam Cumhuriyeti'ne býrakýyordu. Türkiye'deki 1980 darbesini hatýrlayalým; darbenin en önemli sebepleri arasýnda Kudüs Mitingi zikrediliyordu... Keza Suriye'de 1982'de Hafýz Esad öncülüðünde tertip edilen Hama Katliamý da, Suriye'deki Ýslami kimliðe yönelik ciddi ölümcül darbelerdendi...

Bölgeye ustalýklý dokunuþlarla, darbeler aracýlýðýyla verilen þekil, aslýnda halký ve rejimleri, Batý Blokuna uygun bir hayat tarzýna zorunlu kýlýyordu.

Darbeleri bölgemizde mukayeseli bir okumaya tabi tuttuðumuzda; "Batý', "asri hayat' veya "modern dünya' olarak tabir edilen; ekonomik ve kültürel trend patronajýna sahip ülkelerin etkisi ve bu etkiyi en yoðun olarak yaþayan elit kesimin, silahlý güçlerle yaptýklarý ortaklýk ile gerçekleþen darbelerin felaketli sonuçlarýyla karþýlaþýrýz.

Rahmetli Esas Teþkilat Hocamýz, Prof. Selçuk Özçelik; "Kiþilerde enfarktüs ne ise, devletlerin esas teþkilatlarýnda darbe de odur derdi'... Darbelerle dolu 2 asýrlýk acý dolu bir tecrübeden sonra 15 Temmuz 2016'daki darbe ve iþgal kalkýþmasýný elinin tersiyle iten bir milletin mensubu olmak elbette deðerli...