FETÖ hâlâ en kritik yerlerde…

Hâlâ kripto FETÖ’cülerle ilgili gözaltılar, tutuklamalar var.

Bunların çoğu muvazzaf subaylarla ilgili. Hele iki tutuklama çok dikkat çekici.

İzmir’de Ege Ordu Komutan Korgeneral Ali Sivri’nin emir subayı Binbaşı Fevzi Öztürk tutuklandı.

Düşününüz darbe girişiminden bu yana 4 yıl geçmiş ama bir ordu komutanının emir subayı FETÖ’cü…

Bir diğeri, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Tümgeneral Ali Serin'in, Hava Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptığı sırada emir astsubaylığını yapan Kıdemli Başçavuş Murat Kaya...

Düşününüz 4 yıldır soruşturmalar, yargılamalar sürüyor. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın en kritik birimi ile Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'ndaki bu FETÖ üyeleri, acaba hangi mahrem bilgileri sızdırmışlardır?

Hâlâ nasıl varlar, kendilerini hâlâ nasıl gizliyorlar?

Yeri gelmişken başka bir gerçeği hatırlatayım.

FETÖ’cülerle ilgili mağduriyet edebiyatı yapanlar, bizim “sinsi FETÖ’cüler” dediğimiz kişiler, bu tutuklamaları hep görmezden geliyorlar…

Aynı sinsiler, Fetullah Gülen’in Haçlı savunmasına da hiç değinmediler… Bu konularda hep Kararsız kalıyorlar…

15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminden 1 ay sonra FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Pensilvanya’dan şunu söyledi:

“Haçlı'nın ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir. Çünkü sizinle onlar arasında kırmızıçizgiler vardır. Bir kere onlar sizin kadınınıza kızınıza ilişmezler. Mabedinize ilişmezler. İlişmemiş Haçlılar…”

İslam tarihinde, Müslüman Türk’ün tarihinde böylesine bir alçaklık, şerefsizlik görülmedi.

Haçlı seferlerindeki zulümler, katliamlar…

Daha 25 yıl önce Sırpların Boşnaklara yaptıkları… Tecavüzler, işkenceler, toplu katliamlar…

Bu şerefsizliğe, pespayeliğe 4 yıldır, FETÖ’cü bilinen tek kişi itiraz etmedi.

Şimdi karşımızda; TSK’nın her kademesinde, askerî öğrenciden generaline kadar dünyada benzeri görülmemiş bir sinsi organizasyon var. Ve hâlâ kökü kazınmış değil.

FETÖ, sinsi/gizli yapılanmasında anahtar adamlar, “mahrem imamlar”…

Doktorlardan, öğretmenlerden, memurlardan seçilen mahrem imamlara TSK mensupları, öğrenciliklerinden itibaren ikişer ikişer zimmetleniyor. Onların üzerinde bir “abi”, o ağabeylerin üzerinde başka bir “abi”, onun üzerinde, onun üzerinde en nihayet en tepede bir “büyük abi”…

İşte o, doğrudan Fetullah Gülen’e bağlı.

Bunun da dünyada bir örneği yok. En tepedeki mahrem imamlar ise bizzat Gülen’in dizi dibinde 5 yıl yetişmiş elemanlar. İlahiyatçı kökenliler ama birer darbe organizatörü olarak bizzat Gülen’in yetiştirdiği kişiler.

Adil Öksüz, bunların en bilineni ve 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’ndeki darbe karargâhının yöneticisi…

Bu gerçeğe rağmen, Gülen’in Haçlılarla ilgili şerefsizliğine ses çıkarmayanların yaptığı adilik şu: “Darbeciler ‘Hocaefendi’den habersiz hareket ettiler.”

Buna inanıyorlar mı?

Asla.

Yalan söylüyorlar.

Sakın, “biz bunları Müslüman insanlar biliyorduk” demeyin. Bunlar yalanı yemin ederek söyleyen kimseler…

Çünkü Fetullah Gülen bunlara, “yemin ederek yalan söyleyebilirsiniz” diye fetva veriyor. “Şaraba tuz katarak içebilirsiniz” diye fetva veriyor…

Boşuna, “bunların beynine çip takılmış, Pensilvanya’dan yönlendiriyorlar” demiyorum…

FETÖ’cülerin pişman olduğunu gören, duyan yok.

Tam tersine, tekrar geleceklerine, hesap soracaklarına, intikam alacaklarına birbirlerini inandırıyorlar.

İnsan içine çıkamaz hale geldiler. Devletimiz, dünyayı onlara dar etti.

Ama en kritik yerlerde hâlâ varlar.

Acırsak, acınacak hale geliriz. İhanetin bahanesi olmaz, affı da olmaz.

FETÖ ile mücadele gevşetilmemelidir.