İmamoğlu ve taklacı güvercin…

Bildik bir çevre/odak/zihniyet; Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul'u kar esir almışken İngiltere Büyükelçisi ile 3 saat balık yemesini, eleştirmeyelim istiyor.

Tam, yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali.

Bir de ne kadar karakter zaafları varsa ortaya saçıldı.

Çok rahat yalan söylediler. Mekân sahibine baskı yapıp, "Dükkân o saatte kapalıydı. Biz erken kapattık, bizde balık yemediler." dedirttiler.

CHP'li milletvekilleri, gazeteciler, sanatçılar yalanlama yarışına girdiler. "Fotoğrafta, kısa kollu tişörtü olan var, demek ki fotoğraf yaza ait" diyenden tutun, "dün gece restoran kapalıydı" diye üfürenlere kadar...

24 saat, yemekte İngiltere Büyükelçisi'nin olduğunu gizlemeye kalktılar.

Çünkü turpun büyüğü torbadaymış...

İmamoğlu'nun balıkçıda İngiltere Büyükelçisi ile olması, işi iyice karıştırdı. İmamoğlu'nu savunanlar tam anlamıyla çarşafa dolandılar.

Düşündüler taşındılar, konuyu özünden saptırmak için "mobese kameraları kaydetmiş, demedik mi bizi dinliyorlar, takip ediyorlar" diye ayağa kalktılar.

En başta inkâr etmeseydiler mobese kameraları ile ispat kimsenin aklına gelmezdi.

Yemekte İngiltere Büyükelçisi olmasaydı, mesele devlet meselesi haline gelmez, mobese kameraları herhalde yine devreye girmezdi. Ne yani bir belediye başkanı, Cumhurbaşkanlığı rüyası görüyor diye devlet kendinden habersiz hem de İngiltere ile iş çevirmeyi takip etmeyecek miydi?

Devlet bu konularda hassas olmasaydı DEVA'lı casusu, AVM otoparklarında görüntüleye bilir miydi?

İmamoğlu ve CHP, bu meselenin üstünü örtemez.

Birincisi, İmamoğlu'nun sorumsuzluğu. İstanbul'da insanlar araçlarında mahsur kalmış kar kıyamet bir şehir dara düşmüş, belediye başkanı üç saat, tam üç saat balıkçıya gidiyor ve doğruyu söylemiyor: "1 saatlik molada yemek yedimse ne olmuş" diyor. Ertesi gün "1-2 saat" diyor, CHP sözcüleri sıkılmadan hala 1 saat diyor.

Taklacı güvercin ise önce "salaklık yaptı" diyor, sonra U dönüşü ile "ne var kardeşim yemek yemişse" diye kıvırtıyor.

Mesele İmamoğlu'nun balık yemesi değil. İstanbul'da işinin başında olması zaruri olan bir durumda sorumsuzca, düşüncesizce görevini ihmal etmesidir.

Ayrıca normal bir günde olsa bile restoran kapatıp İngiltere Büyükelçisi ile üç saat görüşmesi başlı başına bir yanlıştır.

Makamında görüşürsün, belki bir izah getirirsin. Balıkçıda ne görüşüyorsun? Mobeseyi falan kenarda tut, ne konuştuğunu izah et.

Bakınız İmamoğlu yaptığı büyük yanlış olmasına rağmen kendisi ve CHP pişmanlık göstermeyecektir.

CHP zihniyetinde pişman olmak, hatayı kabullenmek yoktur.

Darbecilere/cuntacılara siyasî destek verdiler, bir gün pişman olduklarını söylediler mi?

Ezanı aslından kopardılar, Fethin sembolü Ayasofya Camiini müze yaptılar, Üniversitelerde gençlere başörtü zulmü yaşattılar, bir gün pişmanlık gösterdiler mi?

CHP zihniyeti, ne yapsa doğrudur.

İmamoğlu başından itibaren zırvalayıp durdu.

Neden CHP milletvekilleri ona sahip çıktılar?

Çünkü koskoca İstanbul'un belediye başkanının. "aptalca", "düşüncesizce" davrandığını kabul ederler mi?

Cumhurbaşkanlığı adaylığında ismini geçirdikleri birinin kof çıktığını, çapının artık belli olduğunu kabul ederler mi?

Düştükleri bu haller daha bir şey değil. Yanlışta inat ettikçe daha çok çarşafa dolanacaklar...