İsrail'in zulmü, Doğu ve Batı arasında kırılma noktası olabilir mi?

Baktığımızda uluslararası ne hukuk ne de sistem, İsrail'e "dur" demiyor, bilakis savaşın daha fazla genişlemesi için cesaret veriyor.

Peki bu dehşet dolu siyasi tarih, bizi hangi noktaya götürüyor?

ABD, bu durumu fırsat bilerek Ak denizde aktif hale geldi. Ayrıca İngiltere devrede. ABD bu süreci kanallar ve denizler üzerinde yeni hat oluşturma stratejisine uygun bir zemin olarak görüyor.

Öte yandan meydana Çin de çıkmaya başladı. Yani küresel kriz, her an çıkabilir sinyali meydanda...

ABD, Rusya'yı Ukrayna ile meşgul ederken, Çin ile niha-i hesaplaşması sırasında, herkesin bitkin ve yorgun olmasını tasarladı.

Rusya istedikleri gibi çökmedi ve görünen o ki; Bu süreçten tam tersi manen çıkacak.

İran, Rusya ve Türkiye hattı kritik bir hattır.

ABD, ticari yollar ve koridorlar üzerinde hegemonyası için Filistin meselesi, kırılma noktasıdır.

Kuşatma sadece Filistin için değil,

Türkiye için de kuşatılma söz konusudur.

Gazze'ye bu kadar saldırı ve Biden yönetiminin destek vermesi, bu yüzdendir.

O nedenle insanları göçe zorlayarak yol açma gayreti ile karşı karşıyayız.

Bu sebeple ABD, İsrail'in kara harekatını pek arzu etmiyor.

Çünkü savaşın genişlemesi işine yaramıyor.

Geldiğimiz süreç ise, herkesin sinir uçlarını zorlamaktadır. Mesele sadece Filistinliler meselesi değil, paylaşım savaşında küresel savaşa geçebilecek vahim bir durumdur.

Kırılma noktası engellenemez ise, büyük savaşa evrilir ve Doğu-Batı arasındaki "büyük felaket"e dönüşür.

Ayrıca Filistin'e yapılan zulüm, dünyadaki dayatma ve zalimin hükmünün geçerli kılınmaması için kırılma noktasıdır.

Türkiye, tarihsel görevini üstlenmek zorundadır. Ve bu akıl ile devrede. Akıl ve diploması yolu ile barışın kapısını açmaya çalışıyor. Anadolu insanı dünyadaki vicdanın sesi olarak meydanda.

Rusya, dengeyi doğru tutmaktadır. Ve vicdandan yana tavır sergilemektedir.

İran açıktan bu savaş topuna girmemeye gayret ediyor

Mısır ve Ürdün, tarihi misyonunu gerçekleştirmek için, çaba harcıyor.

Bu süreç tarih karşısında bir sınavdır.

Beklenen Türk misyonu devrede.

Vicdanın sesi olarak da dağılan küresel sisteme, vicdani sistemin ölçüsünü öğretme konusunda da devrede.

İsrail ne yapmak istiyordan daha ziyade, İsrail'e bu yolda olma misyonunu verenlerin, ne yapmak istediğini doğru görmemiz gerekiyor.

İsrail'in bile kullanılıyor olması, bize küresel dizaynı hafife almamamız gerektiğini izah ediyor.

Dolayısı ile İsrail'i kullanan ABD için, sınırlar nereye kadar geniştir sorusu elzemdir!

İsrail'i kullanan ABD, genişletilmiş savaş istemiyor...

Peki, ABD'ye rağmen İsrail kara harekatına başlar mı?

Netanyahu ABD'nin sınırlarını zorlamayacak. Çünkü tek başına bir şey ifade etmiyor, onu bu kadar eşkıya kılan şey; arkasındaki destek ve verilen cürettir.

Onu aşarsa Doğu ve Batı arasında keskin hattın oluşumunu tetikler.

ABD bunu istiyor mu?

İsterse kazançlı çıkar mı?

Bundan pek emin değilim...