Hepimizin en güçlü hayali bu olsa gerek... Ev sahibi olmak... Hadi pek çoðumuzun diye deðiþtireyim. Yani; maaþlý-bordrolu çalýþan, rant geliri almayan, borsada baþka yerde yatýrýmý olmayan kiþiler için en sanýyorum, en büyük hayal budur. Bu benim çocukluðumda çok çok daha uzaktý. Yani benim rahmetli annem hayalini bile kurmakta güçlük çekerdi.. Hýdrellez günleri taþlarý üst üste koyup 'benzedi mi eve?' diye sorardý. Ev hayali öyle bir þey...
**
Artýk geçmiþe göre daha yakýnýz dememin ana nedeni, TOKÝ'nin son 20 yýlda yaptýðý sosyal konut projeleri ve mortgage sisteminin yaygýnlaþmasý. Þimdi belki 30 yaþýnda bir ev sahibi olup 10 yýl borçlanýyor gençler ve eðer iþler yolunda giderse, 40 yaþýnda o eve tam sahip olabiliyorlar. Fakat bundan 20-30 sene evvel ev sahibi olabilmek için emekli ikramiyesine ulaþmak beklenirdi. O da, ikramiyeniz bir ev almanýza yeterse...
**
AK Parti iktidarý iþ baþýna geldiðinden bu yana "kira öder gibi ev sahibi olmak" sloganýyla TOKÝ'yi bunun için çalýþtýrýyor. TOKÝ; yaklaþýk 20 yýldýr, 81 ilde, 5 binden fazla þantiyede, yaklaþýk 1 milyon konut üretip hak sahiplerine teslim etti. Þimdi de kamu bankalarý ile iþbirliði içinde senede 100 bin sosyal konut projesiyle barýnma sorununu ortadan kaldýracak kalýcý önlemler almaya devam ediyor.
**
Fakat her hâl ve þartta kiralýk ev ihtiyacýna olan talep düþmüyor. Her ailenin ev ihtiyacýný giderseniz bile üniversiteye giden iki çocuðu için iki yeni ev ihtiyacý daha doðuyor... Evlenmek için ailesinden ayrýlan gençler de bir arada yaþarken boþanan çiftler de her gün yeni ev ihtiyaçlarýyla talep doðuruyor. Geçici görevle bir baþka kente giden profesyoneller, tayini hiç tanýmadýðý bir yere çýkan memur ve diðerleri. Gücü ev sahibi olmaya yetmeyen ya da çalýþtýðý yerde 10 yýl istikrarlý bir biçimde çalýþýp çalýþmayacaðýný bilmediði için güvenip ev kredisine giremeyen aileler.. Talep yükseliyor. Yükseliyor.. Ve bu talebin TOKÝ ile ya da baþka konut stoklarýyla karþýlanma þansý yok.
**
Talep yükseldikçe bu talebi karþýlama gücünü elinde bulunduranlar, ev sahipleri ve onlarý yönlendiren emlakçýlar, piyasa gerçekliðinin dýþýnda bir sistem kurmaya baþladýlar.. Ýdare hangi önlemi alýrsa alsýn arkasýndan dolaþmayý beceriyorlar. 'Yýllýk kira artýþý belirlenen oraný geçemez' diyorsun, kiracýsýný çýkartýp yüksek kirayla yeni birine veriyor evini... 'Kiracýyý þu þartlar oluþmadan çýkaramazsýn' diyorsun, baskýyla, mobbingle, bezdirmeyle, tehditle-þantajla yine çýkarýyor, yine bildiðini okuyor. Sen daha yeni yasa yaparken onlar o yasanýn delikleri üzerine ihtisaslaþýyorlar. Nitekim manzara ortada.. Affedersiniz, köpek baðlasan durmayacak deliklere bin liradan az kira istemeyen bir utanmazlar sürüsüyle karþý karþýyayýz.. Sebebi her ne olursa olsun, sonucu bu...
**
Þimdi bir çalýþma üzerine yoðunlaþýyor devlet... Satmak için deðil de kiraya vermek için konut üretmek. Ýlk bakýþta problemli gibi görünse de aslýnda eðer planlandýðý gibi hayata geçebilirse muazzam bir piyasa düzenleyici görünmez el olabilir. Þimdi þöyle düþünün.. Ýstanbul'da, merkeze yakýn, standartlarý yüksek 1+1 ve 2+1'lerin yarým asgari ücretle kiraya verildiðini ve 1'er yýllýk sözleþmeyle hak sahiplerine ulaþtýrýldýðýný düþünün. Bu tablo, 'fýrsat bu fýrsat' diyen tamahkâr ev sahiplerini açýða düþürmez mi?.. Onlar da mecburen rasyonel ve gerçekçi seviyelere rakamlarý indirmek zorunda kalmaz mý? Bugüne kadar büyük büyük projelerinden büyük büyük paralar kazanan anlý þanlý müteahhitlerimizin de bu devrim gibi projede devletimizin yanýnda olacaklarýndan hiç kuþkum yok. O piyasa gerçekçi seviyelere gerileyecek. Böyle sürdürülemez.