Kolektif travma

Yahudiler ilk kez Persler tarafından İsa'dan önce 7. asırda Babil'e sürgün edildiler.

Hristiyanlaşan Roma İmparatorluğu İsa'ya inanmadıkları için onları cezalandırdı.

1290'da İngilizler, 1396'da Fransızlar, 1492'de İspanyollar Yahudileri ülkelerinden kovmaya başladılar.

Yakın tarihin en travmatik hadisesi Hitler Almanyasının yaptığı soykırım ise 20. yüzyılın utanç vesikasıydı.

Modern zamanlar insanlığa hafızanın önemini dikte etti. Holokost müzeleri, sinema filmleri, romanlar Avrupa'nın ortasındaki soykırımı hatırlatıyordu.

Nesilden nesile aktarılan hikayeler kolektif travmaya döndü.

Holokost eski Yunan'da "tamamen yakılarak tanrılara kurban edilen hayvan" sözcüğünden geliyordu.

Greko-Latin temeller üzerine inşa edilen modern-Hristiyan Avrupa'da yaşanan Holokost sonrası dünyanın çeşitli yerlerinden travmalı bireyler yeni kurulan İsrail'de bir araya geldi.

1948 sonrası İsrail'de toplanan, dilleri ve kültürleri farklı Yahudilerin ulusal inşası için yaşanan travmalar diri tutuldu. Kolektif kimliği inşa ederken 'Holokost' sistemin merkezine oturtuldu böylece kolektif travmalı bir topluma dönüştü.

İsrail'de her çocuk Holokost'un tarihini biliyor ve verilen kayıpları müzelerde, parklarda, meydanlarda hatırlatan izlerle karşılaşıyor.

Sürgünlerin ve Holokost'un yarattığı "kolektif travma"nın artık Filistinlilere yaşatılan acıyı da görmesi gerekiyor.

Çünkü Filistin halkına kendi yaşadıkları acıyı yaşattıklarını kabul etmek zorundalar.

İsrail halkının Tel Aviv'deki mevcut siyasete dur demesi ve Filistinlilere huzur verecek bir adım atması şart.

Yahudiler asırlar boyunca hiçbir dönemde Müslümanlardan zulüm görmemişti. Bugün bilhassa Müslüman Türkler'den Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde gördükleri yardımları hatırlamaları gerekiyor.

İsrail halkının sokağa çıkma zamanı. Netanyahu hükümetinin sivillere dönük hamlesi bölgeyi ateşe sürükleyecek ve birçok küresel aktör Orta Doğu'yu kana bulayacak.

Hristiyan Batı dünyasının yangına körükle gittiğini görüyoruz. Batı'nın koskoca gemilerinin Holokost'u unutturmak ve Müslüman sivillerin katliamına odun taşımak için geldiklerini söylersek abartmayız.

Milyonlarca Filistinlinin 75 yıldır yurdundan uzakta yaşadığı yevm-i nekbe tekrar etmemeli.

Gazzelileri sürgün ederek onları da aynı kolektif travmaya sokmak İsraillilere asla huzur vermeyecek. Şiddet döngüsünü kırmak, toplumsallaşan paranoyadan kurtulmak zorunda İsrailli sıradan yurttaş.

İsrailliler bir gün kolektif travmadan uyandığında, ülkesindeki kirli siyasete mutlaka dur diyecek ve Türkiye'ye kulak verecek. Bu coğrafyada adaleti tesis eden Türklerin çözümü vakti gelince mutlaka kabul edilecek.